Tüyleri diken eden bir hata üzerine:
Siz, siz olun; engelli vatandaşlarımız için ayrılan araç park yerlerine, özürlü değilseniz kendi aracınızı park etmeyin.
Haydi, böyle bir hata yaptık diyelim. Bir özürlü vatandaşımız tarafından uyarıldığımızda karşımızdaki kişiye “salak şey” vb hakaretlerde bulunmayalım.
Siz, siz olun; bir banka ya da herhangi bir kamusal alanda, kanunların özürlü vatandaşlarımıza verdiği işlem önceliği hakkını kullanan özürlü vatandaşımızı insanların içinde rencide edip, olay çıkartmayın. Hele hele kalkıp, hem bu hakkini kullanan hem de bu hakki kullanmasına ses çıkarmayan (ki ses çıkartılamaz zaten) banka, postane vb personelini üst mercilere şikayet etmekle tehdit edip de, artistlik taslamayın!
Üstüne üstlük, kibar bir dille durumu izah etmeye çalışan özürlü vatandaşımıza “özürlü olduğun alnında mı yazıyor?” deme küstahlığında asla bulunmayın!
Siz siz olun, kanunlar engelli vatandaşlarımıza böyle haklar vermemiş olsa bile, siz vatandaşlık görevinizi yerine getirip onlara bu hakları kendiniz verin.
Biz, biz olalım; mesleğimiz, makamımız, maddi durumumuz ne olursa olsun özürlü vatandaşlarımız karsısında HADDİMİZİ BİLELİM!
29 Ağustos 2005 Pazartesi günü öğle sıralarında herhangi bir şehrin herhangi bir Sakatlar Derneği Başkanı engelliler için özel ayrılmış otoparka aracına park eden bir bayanı uyarıyor ve karşılığında hakarete maruz kalıyor. Bu talihsiz olaydan dakikalar sonra ayni dernek başkanı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kendisine verdiği özürlü haklarını kullanarak, bankada işlem önceliği hakkini kullanmaya kalkıyor ve statü sahibi bir vatandaşın -ki mesleğini yazmak saygın bir camiaya saygısızlık olacak- sert tepkisiyle karşılaşıyor. Ortada ne hak kalıyor, ne de hukuk!
Şimdi sen, sen ol; bireysel sorumluluğunu, toplumsal alanda özürlülerin haklarına saygı göstererek yerine getir!