{Şubat ’07 MisAfiR KaLeM Yazısıdır}
ALLAH’IN “EVREN”İNDEKİ “HİKMET” TESADÜF MÜ?
Bir zamanlar hiç anlayamadığım, bir gerekçe bulsam da saçma dediğim veya tesadüfe bağladığım şeyler olurdu. Her şeyi tesadüfe bağlamak kadar kötü bir şey yokmuş meğer…
Tanışalı uzun zaman olmadı ama o kadar çok şey öğrenmişim ki senden, ilk görüştüğümüz vakti hatırlıyorum. Ben bir heveskâr, sen çoktan yolunu çizmiş bir üstad. Ben sadece olması gerektiği gibi davrandığımı düşünürken yazmanın da ne kadar zor bir şey olduğunu ilk sende hisseden kişi… Çocukça gelen “aaaa hemşo” tarzı tanışmadan sonra bu kişinin hayatımda önemli bir yere sahip olacağını hiç tesadüfe bağlamadım.
Belki erken belki de geç oldu yüz yüze görüşmemiz. Ben o kadar saçma sapan baktım ki ilk anda bu karşılaşmaya, o kadar yapmacık düşünmüşüm ki arkadaşlıkları, ne kadar nazik olmaya çalışsam da kendim gibi olamadığımı her zaman anladım. Sen karşılıksız arkadaş olmanın ilk tohumlarını, adam gibi adam olmanın ilk şifresini bana veren ve bu anlamda hayatıma farklı bir tadı tattıran “Evren”im oldun.
Dedim ya belki tesadüfe bağlanmaması gerekenlerin içinde en üst sıraya layık olan sen vardın. Övülmeyi sevmezsin bilirim. Seni en güzel açıklayan sloganı da senden çalmayı istemem; “evren” olmak bir yana, seni kendi kabuğunda (görebildiğim kadar) tanımlamak ve geniş “evren”ini sana anlatmak isterdim. Tesadüfle başladım ya yazıya, bunun da bir sebebi, hayatta tanımam gerek dediğim insan tiplerinde seni toplayabilmemdir. ‘Demek ki her şey tesadüf değil’ önermesini sende yakalayabildiğim için seni böyle tanımlamak istedim.
Garip bir duygu senin arkadaşlığın, olması gerektiği düzeyde olması ve bir o kadar da samimi olması ne kadar büyük bir uyumu sende yakalamış anlamıyorum. Belki düşünüldüğünde mübalağa gibi görünse de her zaman bu duyguyu yakalamak çok zor hatta imkansıza yakın. Senden öğrendiklerimi düşündüğümde kurduğum kelimelerin basitliği o kadar çok gözüme batıyor ki, belki de bundan dolayı düz yazı yazmaktan kaçındım. Ama bunları anlatacak bir nazım örneğini de hayatım boyunca uğraşsam yazamam sanırım.
Her ne kadar yeni tanışıyoruz sayılsa da, her görüşmemizde insanlara dair yeni anlamlar vermek, yeni anlamları öğrenmek seninle çok güzel. Dedim ya bunlar mübalağa değil, belki de anlatabileceklerimin yarısı.
Düz yazıyı her ne kadar layıkıyla yazdığımı düşünemesem de bunu şiirlerle tamamlamak sanırım beni seni anlatmama az da olsa yardımcı olacak.
Bakarsın böylelikle Allah’ın ‘Evren’inde bir ‘Hikmet’ yerini bulur.
HAYLİ OLMUŞ SENDEN VAZGEÇELİ
Uzun zaman olmuş sana dokunmayalı,
Uzun uzun ruhuna bakıp kaybetmeyeli kendimi,
Hayli zaman dökememişim duygularımı kaleme
Acı acı kıvranmayalı, gözyaşımı tutalı çok olmuş
Seni başkasıyla görmeyeli, düşüncelerini öğrenmeyeli
Hayli olmuş senden vazgeçmeyeli
Sigaramı yarıda söndürmeyeli
Gözlerine yalvarmayalı, zorla gülmeleri özleyeli
Hayli zaman olmuş ruhumun defterine dalmayalı.
Sensiz ellerimin ısınmağını unutalı çok olmuş
Gözlerimden akmadığın zamanı yaşamayalı
Hele bir de sana dokunmayalı, bir müddet susarak yatmayalı senle.
Senden geçeli çok olmuş,
seni sensiz bırakalı ise daha taze gül gibi…
Ben Sana Şair; Sana Şiirdim Ben
ben sana şair; sana şiirdim ben
dudağımda lal olurken her zerren
ben sana erkek; sana güvendim ben
aguşumda uyumandan çekindim ben
ben sana dost; sana sırdaştım ben
sözlerimden sakınırdım sen susarken
sen sana deli; senle deliydim ben
sana aşık olmamdan belliyim ben
—-
e–vren günlüğü Şubat Ay’ı Misafir Kalemi Hikmet GEZER, 1985 Aydın doğumlu. Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği 2008 mezunu. Ayrıca hikmetgwzer.blogcu.com adresinde yazılarını da paylaşıyor.