Nur, 30 Ekim 2008 tarihinde yazdığım “Tek Satırlık Nefes“ başlıklı yazımı çok beğendiğini ve radyoda panosuna asıp onu her gün okuduğunu söylediğinde böyle bir videoblog hazırlamak aklıma gelmişti. Nur yine kırmadı beni; mikrafonun başına geçti. Buğra da her zamanki gibi imdadıma yetişti. Böylece “Aşk Bir İnkılaptır“dan sonra ikinci yazım da dile gelmiş oldu. Nur’un sesine, Buğra’nın da ellerine sağlık… Seslendirilen yazıyı {burdan} okuyabilirsiniz.
e-vren günlüğü sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
Statusune mi bakalim? Yani sizi eleştirenler konum yaş vs vs olarak sizden üstün mü olmali? Peki bu üstünlüğü belirleyen bi statü ölçer var mı?
Eğer kastınızda ki statu buysa, kimsenin kimseye bir üstünlüğü yok. Beğenilme kaygınız yoksa niye bozuluyorsunuz onu da anlamadım.
Hııı dinlemedim, dinlemiyeceğim de, statu farkından dolayı ;)
buğra teşekkür ederim..
elbette eleştirilmeli insan ama bunu yaparken eleştirdiğiniz kişinin statüsüne bakarak bu yapılırsa sevinirim!
kimse beğensin diye okumadım.. öyle bir kaygım olmadı..
evet farklı yerlerde seslendirdik yazıyı..
kimbilir belki birgün yanyana okuruz. O ZAMAN DA PROFESYONELLİK ADINA eleştirirsiniz..
Saygımla…
Nur Şentürk
Evren bir açıklama yapmış mı yorumlara bilmiyorum ama ben de ‘yorum yapmadan geçmek’ istemedim. Bu iki sesin sahibi farklı evlerde yaşayan farklı insanlar, tek ortak yanları sadece ‘seslerinin’ aynı video üzerinde olması. Aynı stüdyoda birlikte durup, aynı duyguyla okuyamadılar, bu yüzden profesyonel olmayan bir videoya profesyonel eleştiri yapabilmek için önce profesyonel olmak gerekmez mi ?
Teknik bir kopukluktan ziyade, Nur hanımın sesinde ‘bence’ -amatör olarak- fazla neşe vardı. Belki de bu yazıyı okurken yüzünde tebessüm vardı.
Demek istediğim şu ki, bu yazıyı her okuyanın kalbinde farklı bir duygu uyanması normal bir durum olduğundan dolayı ikisinin de aynı tonda, aynı histe okuması beklenemezdi.
Kopukluk?
Kısmen var. Evet. Evren daha içten, tonlu bir sesle hikeyisini anlatıyor. Daha çok insanda dinleme isteği uyandırıyor. Şahsen, ben, kendim eğer bu parça 8 sayfa olsaydı yine dinlerdim diyebildim. Ve son kelimelerde, duyguyu gerçekten hissettim. Ve bu duyguyu ‘abartmamak’ en önemlisiydi, çünkü yapaya kaçmasına sebep olacaktı. Dozajını yerinde ayarladığından dolayı ağzına sağlık diyorum burdan da.
Sonuç olarak, dehöytt!
Birşey demeden geçmek istemiyor insan ama diyecek çok da şey yok aslında… Çok güzel olmuş..
Evren yazını okuduğumda çok beğenmiştim ama bence videodaki iki ses birbirinden çok bağımsız olmuş görüşündeyim ve bence biraz daha duygulu okuyabilirdin biraz soğuk bir ses olmuş fena olmamış (:
çoookk güzelll
evrencim bu yazını okuduğumda da çok beğenmiştim, senin sesinden dinlemek ayrı bi keyif bu güzellik için önce teşekkür ediyorum.. videoya gelince sanıyorum aynı anda yapılan bi kayıt değil, o yüzden müzikteki ve senin sesindeki dinginliğe kaptırmışken aralardaki soru kısımlarının daha coşkulu bi sesle okunmuş olması dinleyende bi an kopukluk yaratıyor ya da ben öyle hissettim.. emeğinize, yüreğinize sağlık devamını bekliyoruz;’))
güzell ellerinizee sağlıkk:))