Blog, bir hâkimiyet meselesi

Yazmaya başladığımız ilk andan itibaren blog, aslında çoğumuz için internette, sosyal ağlar karşısında, en çok da kendi dijital evrenimizde bir hâkimiyet meselesi değil mi? Ben buradayım, şu konuda uzmanım, sosyal ağların algoritmalarının kölesi değil kendi evimde, kendi bloğumda söz sahibiyim, tüketen değil üreten taraftayım demenin bir yolu blog.

Continue reading →

Açılış konuşması mı açış konuşması mı?

Uzun süredir vakit ayırıp üzerine yazmak istediğim bir konuydu “açış / açılış konuşması” arasındaki fark. İtiraf edeyim, yakın bir zamana kadar aradaki farka çok hâkim değildim ve sıklıkla “açılış konuşması”nı kullanıyordum; onu da yanlış yerde kullanıyordum ;)

Öncelikle şunun altını çizeyim: Açış konuşması mı açılış konuşması mı? İkisinden biri değil çünkü ikisi de doğru. Anlamları ve buna bağlı olarak kullanım yerleri farklı. Her zamanki gibi dayanağım Türk Dil Kurumu (TDK). TDK Sözlük’te açış ve açılış konuşmaları arasındaki fark, gayet iyi anlaşılacak şekilde veriliyor. Ama yazının devamında TDK’nin kendi içinde yaşadığı tezatlığa da değineceğim.

Continue reading →

“Daha İyi Türkçe” için!

Çevrim içi eğitim olarak inşa etmeye çalıştığım – “çalıştığım” diyorum çünkü neredeyse bir yılı aşkın süredir üzerinde ara ara çalışıyor ama hep ağırdan alıyordum- Diksiyonun Temel Kuralları eğitimini tamamladım. Aslında tamamlayabilmemi, Fatih Belediyesi Neslişah Sultan Kültür Merkezi bünyesindeki Fikir Atölyesinde planlanan 13 Aralık tarihli program sağladı. Fikir Atölyesindeki seminer netleşince, yüzde 90’ı zaten hazır olan “Diksiyonun Temel Kuralları”na son bir ayda titiz bir çalışmayla son hâlini verdim. Böylece çevrim içi ve bire bir olarak kurguladığım eğitimin Güncelleme 1 (GN.1) hâlini sahada yüz yüze deneyimleme, Türkçe sevdalılarıyla buluşturma imkânı buldum.

Continue reading →

Dijital zehirlenme ve beyin çürümesi (brain rot)

Türkçede “beyin çürümesi/beyin erimesi” olarak karşılık bulan “brain rot” kavramını ilk duyduğumda irkilmedim değil. Ancak sebeplerini ve belirtilerini okuyunca da şaşırmadım açıkçası. Çünkü telefon ve bilgisayar ekranında saatlerimizi pasif bir şekilde cömertçe harcamanın elbet bir faturası olacaktı. Bu kadar ekran ışığı, kaydırmalar, boşuna geçirilen edilgen zaman karşısında okumayan, yazmayan, düşünmeyen, üretmeyen beynimizin çürümemesi zaten anormal olurdu. Bu arada brain rot ile kast edilen fiziksel bir beyin çürümesi değil. Bu ayrıntı az da olsa içimizi rahatlatıp hemen Instagram hikâyerine geçiş yapmayalım ;) Konunun ayrıntılarına şu soruyla geçiş yapayım: Dün akşam kaydırdığımız yüzlerce reels’ın hangisini hatırlıyoruz? Hemen hemen hiçbirini. Çünkü çoğunlukla düşük değerli sosyal medya içerikleri tüketiyoruz.

Continue reading →

Yazıya yeniden hayat veren teknik: Metin değiştirim

Kendimi bildim bileli yazan biri olarak son on yılım yoğun şekilde redaksiyon yaparak geçiyor. Redaksiyon yapmak, benim için bulmaca gibi ve inanılmaz bir tutku. Hem yazmaktan hem de metinlerle oynayıp onları düzeltmekten büyük zevk alıyorum. Birgün redaksiyon üzerine ayrıntılı bir yazı yazmayı planlıyorum. O yazıyı yazana kadar, ön hazırlık olması adına, ayrıca bir metni yenilemek ya da daha güçlü hâle getirmek için neler yapılması gerektiğini merak edenlere yol göstermesi için “metin değiştirim” kavramından bahsedeceğim.

Continue reading →

Günümüz evliliklerinin sınavı: İnternet

İnternet evli bireyler arasında iletişime engel olur mu? Kamuran Yazgan’ın bu sorudan yola çıkarak hazırladığı Evli Bireylerin İnternet Kullanımının Birbirleriyle Olan İletişimlerine Etkisi başlıklı yüksek lisans tezi Google Alerts sayesinde e-postama düşünce ilgimi çekip okudum ve bununla ilgili blogda yazmak istedim. (Tezde Yazgan’ın e-posta bilgisine ulaşamadım, umarım blog yazımdan bir şekilde haberdar olur. Çalışmasından dolayı kendisini tebrik ederim.) Evli çiftlerin birbirleriyle olan iletişimlerinde internetin etkisine odaklanılan tezde, uzun saatleri aşan internet kullanımının çiftlerin iletişimini nasıl etkilediği analiz edilirken evlilik üzerindeki sonuçları ortaya koyulmaya çalışılıyor.

Continue reading →

Yazmanın bana kazandırdığı 7 farkındalık

Temmuzdan beri her gün yazmaya devam ediyorum. Ayrıntılarını daha önce burada da paylaştığım, her gün yarım saat aralıksız yazmanın bendeki etkileri, derin oldu. Yazılacak olanı önceden belirlemeden, kâğıdın başına oturup aklına geleni, ara vermeden yazmak, insanın kendisine ve zihninin kıvrımlarına yolculuğuna öyle büyük bir yardımda bulunuyor ki… O yarım saatlik yazma sürecinde düşün(e)mediklerimi düşünmeye, kendimle ve hayatla ilgili fark etmediklerimi fark etmeye, en önemlisi de olayları ve duygularımı daha net anlayabilmeye başladım. Yaklaşık üç aydır uyguladığım bu yazma tekniği, bu kadar kısa bir sürede bende bazı önemli farkındalıkları sağladıysa, yazmaya düzenli devam etmem durumunda bunun bir yıl sonraki, yıllar sonraki etkilerinin çok daha olumlu olacağını düşünüyorum. Peki, her gün ve aralıksız yazmanın bendeki ilk olumlu etkileri neler oldu?

Continue reading →