Site icon e-vren günlüğü

engelliler.biz’in Oturan Boğası ile interaktif söyleşi

Yine bu sayfalarda kaleme aldığım “Özür’üm Var” başlıklı yazımın sayesinde tanıştım engellilerin internet sitesiyle. Yaklaşık 3 aydır keşfetmeye çalışıyordum bu güzel insanların sanal dünyasını. O zamanlar Engelliler.Net çatısı altındaydı hepsi. Ama birgün internet dünyasında eşine az rastlanır bir olay gerçekleşti. Engelli vatandaşların en büyük internet sitelerinden biri Engelliler.Net bir gecede ikiye bölündü. İki engelli site arasında çıkan bu sanal savaşın ortasında kaldık bir anda. Öyle ki ben bile bu üzücü çatışmadan nasibimi aldım. 

Bu konuya burada nokta koyup, engellileri sanal aleme taşıyan asıl ismi, Engelliler.Bizin editörü   Bülent KÜÇÜKASLAN’ı, pek de bilinmeyen özellikleriyle misafir etmek istiyorum sayfamda. Engelliler.Biz’e girer girmez sımsıcak tebessümüyle ziyaretçileri karşılayan KÜÇÜKASLAN, yine sımsıcak cümleleriyle cevap verdi sorularıma.

“Engellilerin kahramanı” tanımlamamın “yanlış aanlaşılabilir” düşüncesiyle buraya eklenmemesini rica edecek kadar mütevazı biri o. “Forumlarda neden Oturan Boğa rumuzunu kullandığına yönelik soruma, “1.90 boyumla boğa gibi görünüyorum” diye cevap verebilecek kadar da kendisiyle barışık, aynı zamanda alçak gönüllü birisi KÜÇÜKASLAN.

İşte Engelliler.Biz’ in Oturan Boğası ile çok özel röportaj ve bütün sakatlığına rağmen bir insanın neleri başarabileceğinin kanıtı:

Çünkü omurilik felçli olduğum için sürekli oturuyorum ve 1.90 boyumla da –boğa gibi- biraz büyük görünüyorum.

1999 yılında silahla yaralanma sonucu omurilik felçli oldum. Tekerlekli sandalye kullanıyorum. Evden çok az çıkıyorum. Bu hem sakatlığımdan hem mimari koşullardan hem de “evcil” biri olmamdan dolayı böyle. Diz ve kalça eklemlerim bükülmediği için transferim zor, toplu ulaşım araçlarını kullanamayıp özel otomobile ihtiyaç duyduğum için bir yerlere gitmek pahalı ve gideceğim yerde yaşayabileceğim tuvalet sorunu… Bunlara bir de ev yaşamını çok sevmemi, ailemle harika zaman geçirmemi, arkadaşlarımın beni evde ziyaret etmelerini ve siteyle olan meşguliyetimi ekleyin…

Sabah 10 gibi kalkarım ve çok küçük bir kahvaltının ardından bilgisayarı (ben buna tükan’ı diyorum) açarım. Akşam yemeğine kadar (19:00) bilfiil siteyle ilgilenirim. Forumları düzenlerim, gerekli mesajları yazarım, e-postalarımı kontrol eder ve hepsini cevaplarım. Bu işler bitince, genel bir internet turu yaparım. Gazeteleri okurum, sürekli takip ettiğim siteleri kolaçan ederim. Engellilikle ilgili araştırmalar yapar ve bulduğum bilgilerin sahipleriyle iletişime geçip, konuyla ilgili görüşmeler yaparım. Arada bir makale yazarım… Bu şekilde siteyi sürekli güncel tutmaya çalışırım.

Sonuç olarak işlerim hiç bitmez. Gün yetmiyor…

Akşam yemeğinden sonra ailemle sohbet etmeyi seviyorum. Biraz da televizyona bakarım. Eğer ilgimi çeken bir şey olmazsa, ilerleyen saatlerde 1-2 saat daha siteye bakarım, biraz da internette arkadaşlarla muhabbetleşip, yatarım.

Yukarıda da dediğim gibi, dışarı çok az çıkıyorum. Eğer o esnada olumsuzlukla karşılaşırsam, mutlaka üstüne gider ve aşarım. İnternette verdiğim mücadeleyi dışarıda da veririm yani…

İnternet sitesinin adı benim için hiç önemli değil. Zaten önemli olsaydı, zamanında yıllık 12 dolar verip, istediğim alan adını kendi adıma tescil ettirirdim. İsimlerin önemsiz olduğunu bildiğimden, ancak en uç noktaya gelip mecbur kaldığımda Engelliler.Biz adını satın aldım. Bu olmasaydı başka ad olurdu… “Karıştırılma” işine gelince, kimse karıştırmaz… İnsanlar siteleri içerikleri için ziyaret eder, isimleri için değil.

Bu konu biraz uzun. O yüzden ilgilenen arkadaşları, engelli/sakat/özürlü kelimeleri hakkındaki düşüncelerimi yazdığım bir makaleye yönlendirmek istiyorum: www.engelliler.biz/Makaleler/bulent/oncesirinlesin.htm

Bu soruya cevap vermek istemiyorum. Başka siteler ya da kişiler umurumda olmadığı için, birileriyle kıyaslamak gibi algılanabilecek sözler söylemek istemem. dört bine yakın üyemiz var. Bunlardan yedi yüz tanesi haftada en az bir defa, bin beş yüz tanesi de ayda en az bir defa foruma çevrim içi olurlar. Yani bunlar forumun müdavimleridir… Bunun dışında üye olup, misafir olarak gezenler de var; bunlar günde bin-bin iki bin kişidir.

Hepsinden önemlisi, arayan buluyor, beğenen kalıyor… Her şey ortada :)

Bu konuda kesin bir rakam vermek mümkün değil. Ama %60 engelli, %30 engelli yakını, %10 da meraklı ve duyarlı kişilerden oluşuyor diye düşünüyorum. Tahmin tabii.  “Konum”a gelince, elbette ki herkes eşit!  Forumlara yazılan mesajlarda çoğu zaman kimin engelli olup olmadığı anlaşılmıyor bile…

Eğer kastınız sakat olarak gelmekse, tabii ki sakat olmayı tercih etmezdim :) Ama sakat olarak geldikten sonra, elbette yine OturanBoğa olurdum. Keza bugün kendi tercihimle buradayım zaten. Çok da mutluyum…

Samimiyetin için, Oturan Boğa olarak ayakta dimdik durabildiğin ve internette engelli vatandaşların sesi olmayı başardığın için sana yürekten teşekkür ediyorum Bülent KÜÇÜKASLAN ! Allah hayatın her noktasında yardımcın olsun.

Bu yazı 15.04.2017 tarihinde blogcu.com’daki ilk kaydından buraya taşındı.

Exit mobile version