Haberi okuduğumda önce üzüldüm: Neden Babam ve Oğlum Değil? diye…
Kültür Bakanlığı nezdinde kurulan bir seçici kurul, Şubat ayında yapılacak Amerikan Film Akademisi Film Ödülleri Oscar aday adayı olarak Türkiye’yi Dondurmam Gaymak‘ın temsil etmesine karar vermiş. Babam ve Oğlum ise Dondurmam Gaymak’tan 3 puan eksik oy aldığı için 79. Oscar törenine katılma şansını kaybetmiş. Dondurmam Gaymak’ı seyredemedim henüz, cd’si de piyasaya çıkmamış daha. Babam ve Oğlum’un bugüne kadar yapılmış en iyi Türk Filmi olduğunu düşündüğüm ve belki de bu filmle aramda duygusal bir bağ kurduğum için üzüldüm 79. Oscar Ödülleri aday adaylığına seçilememesine. Bugün objektif karar verebilmek adına Dondurmam Gaymak’ın vcd’sini almaya gittim ama elimde GEN’le geri döndüm.
Mustafa Hakkında Her Şey, Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak, Babam ve Oğlum, Türev… Yeşilçam’a külahını ters giydiren yeni nesil yönetmen ve oyuncuların Türk Sinemasında ne büyük başarılara imza attıklarını bir kere daha gördüm GEN‘i seyrederek. Dersler, sınavlar, gereksiz stresler arasında boğulmaktan ne kadar çok başarılı yapıtı kaçırdığımı bugün fark ettim. Doğa RUTKAY‘ı pek sevmezdim ama bu filmden sonra gözümde devleşti adeta. Filmin müziğinden görüntülerine, makyajından sesine kadar her şey diğer Türk filmlerinden çok ama çok farklıydı. Olayın geçtiği hastahane ve bahçesinin son derece kasvetli hali, senaryonun ürperten ilerleyişi, diyaloglardaki incelikler, oyuncuların seslerindeki korkutucu tonlar… Filmin sonuna doğru insanın kanını donduran iki önemli sürpriz var ki, GEN böylece sinemaseverlerin hafızalarındaki yerini başarılı bir şekilde alıyor.
e-vren günlüğü sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.