{Kasım ’06 MisAfiR KaLeM Yazısıdır}
Bir kıvılcım; her şeyin başlangıcı… Kalbine düşen kıvılcım gelecek olan aşkın habercisi, aklına düşen kıvılcım ise fikirlerin ilham kaynağı. Her ateşin ‘görünmez’ kaynağıdır kıvılcım. Biz de kıvılcımın…
Hedeflerimiz vardır hani şu 12’si olan. Hedefi 12’den vurmaya çalışmak ise ayrı bir hedef değil midir? Yani hayat uzun bir zincir kümesinden ibaret. Ortasından bir halka koparmak zordur ve hatta imkansızdır da. Bu yüzden, ya zamanında ilk halkayı düzgün seçeceğiz ya da son halkayı değiştireceğiz. Bir kıvılcım halkayı koparırken, diğeri bağlayacak. Attığımız ok hedefi vurmayabilir. Hatta dışarı çıkıp başka bir yere saplanabilir. Eğer elimizde atacak başka bir ok kalmadıysa, son atışın saplandığı yeri 12 olarak düşünmeliyiz. Yeni bir ‘hayat’ tahtasını şekillendirmeye başlamalıyız, içimizdeki kıvılcımı söndürmeden. Tehlikeler mi olacak? Olsun! Zaten hayata gelmek de tehlikeleri göze almaktır bir nevi. Kendinizi ateşe atmanız da gerekebilir. Ama ateşe atladığınızda yanmamak için kalbinizde kıvılcım olmalı. O zaman körükleyen olursunuz. Buz kaplamış bir yürekle atlarsanız, erirsiniz… Su olur, akar, gidersiniz…
Güneşe yaklaşabilmek için önce yıldız olmak gerek. Önce ışık saçmalı, sonra ısıtmalısınız. Yoksa kendi ateşinizin kurbanı olur, yanar, duman olursunuz. Anlatmak istediğim şu ki; zincirleri sırasıyla bağlamak lazım. Yüreğinizdeki kıvılcımlar sona ermesin, gözlerinizde parlasın içinizdeki ateş. Umutlu ve mutlu olursunuz umarım.
—
2006 Kasım Ay’ı Misafir Kalem’i Emin Buğra SARAL, 1988 doğumlu ve Trabzon / Of’da yaşıyor. Rize Anadolu Öğretmen Lisesi 2006 Mezunu olan SARAL, www.rahmetli.info adresinde kişisel e-günlük tutuyor. Şu an Koç Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünde okuyor.
e-vren günlüğü sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.