Bugün ders arasında arkadaşlarla üst üste yığılmış Melik‘in dizüstü bilgisayarında film seyrediyoruz. Filmi bu kadar ilgiyle seyretmemizin ve e-vren günlüğü’nde bunu konu edinmemin ise önemli bir sebebi var:
Hiç Kimse ve Benzeri… 10 dakika 34 saniyelik bir kısa film. 2005 yılında çekilmiş ve bu yıl Altın Portakal‘a başvurulması düşünülen “savaş çocuklarına“ ithaf edilen harika bir eser. Onu bizim için önemli kılan en önemli ayrıntılardan biriyse sınıf arkadaşımız Melik’in (yanımda, duvar kenarında oturan) filmde oynuyor olması. Üstelik filmin merkezinde… Türkçe bilmeyen, Arapçayla da derdini anlatamayan bir Filistinli kendisi. Filmin aynı ekip tarafından ikincisi çekilmiş. Melik’in rol aldığı ve bugün seyrettiğimiz film ise henüz internete yüklenmemiş. Belki ilk defa Antalya’da görücüye çıkar.
Burada vermek istediğim mesaj gayet açık: Türk Dili Edebiyatı okuyup illa ki öğretmen olmak gerekmiyor. Soner arkadaşımız gibi başarılı bir şair, Melik arkadaşımız gibi harika bir oyuncu olabilmek adına önemli adımlar atabilirsiniz. Edebiyat eğitimi alıp da, kendinizi sadece öğretmen olmaya şartlandırırsanız iyi bir haber spikeri, yazar, şair, editör, radyo sunucusu vb olma ihtimallerinizi de baştan yok etmiş olursunuz. Uzun lafın kısası (sözüm önce kendime) sınırları geniş, hedefleri yüksek tutmalı. Yapabildiğinin en iyisini yapmak, bu ülkeye de en iyi hizmet olacaktır. {Helal bana, son derece sosyal içerikli bir mesaj verdim kamuoyuna :)}