İMDAT, TEKNOLOJİ!

Her şey televizyonun başının altından çıktı. Evlere bir girdi, ne saygı kaldı ne sevgi. Baş köşeye kurulduğu yetmedi; kadını kocasına, kaynanayı gelinine karşı kışkırttı. “Hey sen çocuk!” dedi, “boş ver annenle babanın söylediklerini, benim sözümü dinle!”Cep telefonuyla konuştukça yalnızlaşmıyor muyuz? Cepten mesajlaştıkça yalnızlığa itilmiyor muyuz?

Messenger, Skype, Gtalk, ICQ kullandıkça yalnızlaşmıyor muyuz? E.posta yazdıkça yalnızlığa itilmiyor muyuz?

70 ekranı, plazması, LCD’siyle televizyonlar; uydusu, Digiturk’u, d-samrt’ıyla kanallar; webcamıyla, mikrofonuyla, milyonlarca sitesiyle internet; hatlısı hatsızı, 10 dakikası 2 kontörüyle, 250 kontöre 100 sms hediyesiyle GSM operatörleri; kameralısı, WAP’lısı, GPRS’lisi, bluetooth’lusu, “canı sıkılan bir adam”ıyla cep telefonları hepten koparmıyor mu bizi hayattan, kalabalıklardan, sevdiklerimizden. Uzakları bu kadar yakın etmek, her şeye ve herkese böylesine ulaşılabiliyor olmak büyük bir kolaylık, akıl almaz bir nimet midir acaba…

Geçen Pazar önce Harun geldi Manisa‘dan. Çok şaşırdım ve mutlu oldum. Akşamları telefonda konuştuğumuzdan daha çok konuştuk. Sonra Mutlu geldi İzmir‘den. Arka arkaya iki sürpriz. İnternette yazışmalar kısırdı Mutlu’yla. Yüz yüze öyle çok sohbet ettik ki. Aynı günün üçüncü sürprizi Mehmet‘ti. Fransa‘dan tatile gelmişti. Mehmet’le internet teknolojisi bile buluşturamıyordu bizi. Yılların hasretini giderdik. Bunu ne sms’ler, ne e.postalar ne de webcamlar yapabilirdi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir