İnci ARAL, kendisini karşılamaya gelen BESYO’lu gençleri görünce “Adnan Menderes Üniversitesi’nde Edebiyat öğrencisi yok mu?“ diye sorduğunu söylüyor. Beden Eğitimi Öğretmenliği’nde okuyan öğrencilerin İnci ARAL’ı tanıyor olması güzel elbette ama belki de o bir yazar olarak en büyük hedef kitlesi Edebiyat öğrencilerini görmek istiyordu karşısında. Öyle de oldu. Ayak üstü dakikalarca sohbetler yapıldı…
Kendisi de Edebiyat bölümlerinin eğitimindeki aksaklığın farkında. “Edebiyat okuyunca edebiyatçı olunmuyor.“ diyor. Hatta edebiyatçı olmak istemiyorsan Türk Dili ve Edebiyatı Bölümüne gitmek gerek tarzında da bir ifade kullanıyor. “Edebiyat öğrencisi olduğumu söyleyince -sen iyi şiir de yazarsın- diyorlar hemen. Oysa bize şiirin nasıl yazıldığına dair bir eğitim verilmiyor.“ diyorum. O, yazar olmak isteyen ve bunun için Edebiyat Fakültelerine giden pek çok kişiden de duymuş bunu. Yazmak için gitmişler, daha az kitap okur olmuşlar. Biraz acı olacak ama ben bu durumu şöyle özetliyorrum: Türkiye’de en az kitap okuyanlar edebiyat öğrencileridir. Ama en çok korsan kitap okuyanlar da yine edebiyat öğrencileridir.
Bugün bir edebiyat dergisinde tek bir yazımızı yayınlatmak neredeyse imkansız bir şey. Çünkü sanki oralar isim sahibi olmuş, belli yazarlar / şairler tarafından zaptedilmişti. “Haklısın“ dedi İnci ARAL; “Yazar olmak için çok okumak, çok yazmak ama dehşet yazmak gerekiyor.“ Bunun için kültürün, edebiyatın kalbi İstanbul’da olmaya da gerek yoktu. “Bak ben mesela taşrada yaşıyordum. Manisa’da kendi halinde bir yaşamım vardı. Birgün bir arkadaşımın ısrarıyla birkaç öykümü dergilere yolladım ve bütün o dergiler beni arayıp öykülerimi yayınlamak istediklerini söylediler“ diyor. Hatta Varlık Dergisi‘nin sahini Yaşar Nabi kendisine “Siz Türk Edebiyatının en büyük isimlerinden, romancılarından biri olacaksınız” bile demiş vakti zamanında.
Üstüne üstüne vurguluyor İnci ARAL, “dehşet yazacaksınız! Öyle dehşet yazacaksınız ki, yer bulamadığınız dergiler sayfalarını çarşaf gibi önünüze serecek…”
e-vren günlüğü sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
Valla yazı yazılalı 10 sene olmuş, hiç yorum yapılmamış ben bu yazıya ne yorum yazayım? Bilemedim.