Sanırım ilk defa ilk iftarımızı Aydın dışında yaptık. Ramazan’ın ilk dört günü Kuşadası’ndaydık. Oruçlu oruçlu denizi seyretmek, yüzenleri görüp de yüzümemek tuhaf bir duygu. Her yıl 11 gün geri gelen Ramazan, önümüzdeki yıllarda hepten yaz aylarına denk gelecek ve “işte asıl ağır sınav sanki o zaman“ verilecek. İki gün arka arkaya denizi seyretme şansım oldu. Pazar günü tek başıma yola düşüp gazetemi alıp bugüne kadar keşfetmediğim bir tepeyi keşfedip orada 1 saate yakın bir süre oturdum. Kuşadası Devlet Hastanesi‘nin hemen altında bakımsız ama muhteşem bir manzaraya sahip bir parktaydım bu sabah. Büyük bir turist gemisinin limana yanaşmasını seyrettim dakikalarca. Deniz dalgalı, hava rüzgarlı ancak bir o kadar da yakıcı bir güneş…
Artık akrabadan da öte, anneannemiz yerine saydığımız Huriye Teyzenin evindeyiz. İlk iftarımızı onunla açtık. Ramazan’ın ilk dört gününü beraber geçirdik. Bulunduğu yerde ezanı duymak mümkün değil. Genelde ingiliz komşularla çevrili etrafı. Birkaç Türk komşusu var. Hatta Ramazan Ayına girildiğinden haberi olmayan Türk komşuları bile var… İlk gün imsakiyemiz olmayınca ben ve kardeşlerim Kuşadası’ndaki arkadaşarımızdan yardım istiyoruz :) Ada’ya Ramazan pek uğramamış. Yollarda sigara içenler, yemek yiyenler çoğunlukta. Gözünü turizmle açıp turzimle kapatan bir şehir olmak Ramazan’ı unutmayı gerektiriyor sanki. Birkaç büyük otelin Ramazan geceleri düzenlediğini görüyorum reklam afişlerinde. Sadece otellerde var Ramazan. Şehir büyük bir uykuda sanki. Akşamüzeri Huriye teyzemizi de alıp geri dönüyoruz Aydın’a.
e-vren günlüğü sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.