Sabah saat 07.00 “Evren amca saçıma cöle sürer misin?” diyor bizim civciv. Okulunun bayram etkinliğine gidecek, şiir okuyacak ve yakışıklı olmak istiyor :) Önce saçlar “cöle”leniyor, sonra kahvaltı eşliğinde bir taraftan çizgi film seyrediliyor diğer taraftan da az sonra okulda okunacak şiirin tekrarı yapılıyor:
Dalgalan bayrağım benim canımsın
Toprağa dökülmüş şehit kanısın.
Niçin ayın var niçin yıldızın var
Yaşayacak ulusun sonsuza kadar!
Seninle başım dik yüreğim güçlü
Yüce bir varlıksın yücelttin Türk’ü
Her zaman yurduma düşmeli gölgen
Böyle olmazsa yaşayamam ben
Böyle seslendi Hüss, öğrenim hayatının ilk Cumhuriyet Bayramı‘nda, okul arkadaşlarına. “Bayrağım“ şiirini ana sınıfında ezberlemişti ve o gün bu gündür sürekli dilindeydi. Gün geldi, bu gün 29 Ekim oldu ve Hüss, ilkokulun ilk basamağında mikrofonun başına geçip, o çok sevdiği Türk Bayrağı‘nın adına yazılmış şiiri okudu. Cumhuriyetimiz 85 yaşına basınca daha bir anlamlı, daha bir özeldi 29 Ekim 2008 tarihi. Ülkemiz, terörle ve global ekonomik krizin etkileriyle boğuşurken Cumhuriyet’e daha çok sahip çıkmamız gerektiğini daha iyi anlıyor muyuz, bilemiyorum. Anlayanlar her şekilde ve her fırsatta elinde Türk Bayrağı ile ya sokakta, ya balkonda, ya pencerede ya da arabasında. Ama Cumhuriyet’in ve Bayramı’nın en güzel tadını çıkaranlarsa yine çocuklar.
En Küçük CUMHURİYET!
Hüss’ün okulundaki 29 Ekim töreninde minik Tuğba da vardı. O, bu gün oradaki “en küçük Cumhuriyet“ti, bir cumhuriyet bebeğiydi. Tuğba, e-vren’in objektifi’nden yansıyan “utangaç ayaklar“ın sahibi, Hüss’ün sınıf arkadaşının da kardeşi :)
Cumhuriyet, bitmeyecek bir rüya! Bu rüya bir kere daha kutlu olsun. Özel birkaç kare evrengunlugu/flickr‘da