Kimsesi olmuyor insanın değil mi bombalar yağarken tepesine…
Kurşun askerlere özenirdim yıllar önce. Kaplumbağalara imrenirdim. Kendimi hiç sevmezdim. Yorganın altında saklarken küçücük bedenimi, dünyadaki hiçbir sesi bir daha duymak istemezdim. Keşke, bir kaplumbağanın kabuğuna sahip olan bir kurşun asker olarak büyütseydi hayat beni.
Ateş düştüğü yeri yaktığında, yapayalnız bırakıyor dünya seni değil mi?
Eşyalarımı toplayıp gitmek isterken -isterken değil bunu gerçekten yaparken- seni gördüm bir pencereden bakarken. Sonra yaklaşınca, penceredekinin aslında ben olduğumu anladım. Öyle mahzun bakacaktım ve sen yanımda olmayacaktın. Yine savunmasız, yine korumasızdım. Bıraktım eşya toplamayı, kapattım çekmeceyi. Kaçışı yoktu bu yaşanılanların.
Tek başına kalakalıyorsun değil mi bütün yollar tıkanıp kaldığında.
Ben bir fotoğraf çekiyorum, içine seni de koyuyorum. Ben bir resim yapıyorum, içine seni de çiziyorum. Ben bir aşk yaşıyorum, yüreğimde seni de büyütüyorum. Ben seni seviyorum, işte o zaman geçmişimi siliyorum. Ben artık tek satırlık bir nefes alıyor, tek nefeslik bir aşk yaşıyorum.
—
facebook’evreni ] facebook sayfası ] twitter’evreni ] RSS abonelik