Bugün bizim çocuklar {İbrahim, Ziya, Deniz ve Ozan} ile Mustafa filmindeydik. Eğer daha önce Çağan IRMAK bu isimle bir film çekmemiş olsaydı “Mustafa Hakkında Her Şey” ismi Can DÜNDAR‘ın “Mustafa“sına daha çok uyardı. Uyar mıydı? Aslında uymazdı :)
En son söyleyeceğimi en başta söyleyeyim: Filmin DVD’sinin çıkmasını bekleyebilir, evinizde seyredebilirsiniz. Medyanın, köşe yazarlarının, gazete sütunlarının etkisinde kalarak aşka gelip “ben bunu illa sinemada seyretmeliyim” derseniz, benim gibi uykunuz gelebilir, bir bardak çay aranır durursunuz.
“Mustafa” biyografik bir belgesel. Kronolojik bir sıra takip edilmiş. Tarih kitaplarında okuduğumuz her şey farklı bir üslupla yeniden özetlenmiş. Tekrarlardan ibaret. Atatürk’ün evlatlık edindiği 12 yaşındaki erkek çocuğuna yer verilmesine rağmen manevi kızının adı bile anılmıyor. Bunun gibi bildiğimiz ama filmde göremediğimiz Atatürk’e dair birkaç detay daha es geçilmiş. Gerçi Atatürk’le ilgili her şeyi 2 saatlik bir filme ekleyecek olsak işin sonu da gelmezdi.
Can Dündar ve Yetkin Dikiciler‘in ses tonları ve üslupları harika. Görüntü, müzik ve kullanılan görsel teknoloji müthiş. Hem Atatürk’e ait fotoğraflar hem de filmin sanatsal kareleri çok başarılı verilmiş. Lakin bu filme gidip de vatan millet aşkına sahip olmak, manevi hazza ulaşmak pek mümkün değil. Peki, bir film Atatürk’ü konu ediniyorsa ve adı da Mustafa ise vereceği mesaj, kazandıracağı duygu illaki böyle mi olmalı? Bilemiyorum, tartışılır.
Ben filmi şişiren ve “2,5 milyon insan mutlaka syeretmeli, seyredilmezse işte o zaman vay halimize“ diyenleri yadırgadım Mustafa’yı seyrettikten sonra. “Hani ben de etkilenip gittim“ belki ama Mustafa hakkında okuduğum köşe yazılarının çok az kısmı bu filmi beğendiğini dile getiriyordu.
Keşke Atatürk’ü İş Bankası reklamında olduğu gibi Haluk Bilginer canlandırsaydı. Ya da en azından bu filmde Atatürk’ü canlandıran kişinin makyajını, İş Bankası reklamını yapan ajansın makyözleri yapsaydı. Kötü bir Atatürk tiplemesi olduğunu düşünüyorum. Hatta filmin ikinci yarısında arkadaşlarıyla masada yemek yiyen Atatürk’ün karşı aynadaki görüntüsü Ahmet Necdet Sezer‘i andırıyordu.
Can DÜNDAR Mustafa filminin resmi web sitesinde diyor ki:
“10 Kasım 2008, Atatürk’ün ölümünün 70. yıldönümü…
Türkiye 70 yılda Ata’sı için dört başı mamur bir film yapamadı. Onu Türkiye’ye, dünyaya, yeni yetişenlere tam anlatamadı.
Yapılan belgeseller, Türkiye ölçeğiyle sınırlı, belli bir dönemle kısıtlı ve resmi bir dilde tutsak kaldı.
Selanik’ten Dolmabahçe’ye kadar hayatını başından sonuna mercek altına alan, onu şablonlardan uzak olarak askeri, siyasi, insani boyutlarıyla anlatan bir filmin eksikliği hep hissedildi.
“Mustafa”, işte bu ihtiyaca cevaben hazırlandı. “
Üzgünümkü bugün sinema salonundan çıkarken ben o cevabı bulamadım. Baktım, etrafımdakiler de öyle…