Aslında kitap, Banu AVAR’ın kaleminden çıkmış bir kitap değil. Bu kitabı önemli kılan, programcı Cem KÜÇÜK‘ün AVAR’la Kasım 2007’de televizyonda yaptığı söyleşinin yazıya dökülmüş şekli olması. Nobel Edebiyat Ödülü’nün perde arkasını, Avrupa Birliği’nin gerçek yüzünü ve Türk milletine yutturulmaya çalışılan pek çok yalanı, hazırladığı televizyon programlarında ve yazdığı 3 kitapta cesurca gözler önüne seren Banu Avar; Demokrasi Projeleri kitabının sayfaları arasında öyle acı gerçeklere işaret ediyor ki kayıtsız kalmak mümkün değil.
Örneğin milyonları ekrana kilitleyen televizyon programlarının asıl yapılış amacıyla ilgili Yugoslavya’dan bir örnek veriyor Banu AVAR:
“B 92 televizyonuna gittim. Başındaki adam halkı uyutma operasyonunun pembe dizilerle başladığını söylemişti. Bunlar Yugoslav halkına sunuluyor. Önceleri köylü çiftçi gece erken yatıyor, bu dizileri pek seyretmiyor. Dizileri öğlen saatlerine alıyorlar. İnsanlarda tiryakilik yaratıyorlar. Bir müddet sonra bunların arkasına son derece siyasi bazi belgeseller konmaya başlanıyor. Yıllar içinde yeni bir hükümet arayışı ekranlarda yer alıyor. Bir yandan da Hırvatlar, Boşnaklar, Sırplar içerideki çeşitli etnik gruplar üstüne müthiş çalışmalar yapılıyor. Yugoslav lafı ortadan siliniyor. Alt kimlik, üst kimlik tartışmaları başlıyor. Yugoslav halkı birbirinden iyice ayrıştırılıyor, batılı akıl hocaları eşliğinde felakate sürükleniyor. Orada basının rolünü çok kapsamlı görebilirsiniz. Batı tüm araçlarıyla geliyor, bir yandan özelleştirmeler yapıyor. Bir yandan çağdaşlık, küreselleşme vs adları altında çalışıyor, kültürel kimlik üzerine çalışmalar yapıyor, etnik kimlikler alt üst ediliyor, dille oynanıyor. Oyunu farkedip sesini yükseltenler pasifize ediliyor, sağcının ve solcunun arasına kendi elemanlarını sokuyor, dini ve kültürü bozuyorlar.“ (.23-24)
Kitapta daha pek çok önemli ayrıntıya parmak basılıyor:
Mustafa Kemal’in İzmir Amerikan Koleji’nde iki Amerikalı öğretmenin Hıristiyanlık propagandası yapıldığını öğrenir öğrenmez o koleji kapattırdığı örnek gösterilip günümüzde hiçbir siyasetçinin buna cesaret edemeyeceğine gönderme yapılıyor.
Batı, sözde Ermeni soykırımı ile bizi köşeye sıkıştırmaya çalışırken; Fransa’nın Cezayir Seite’de 1 gün içinde 45 bin kişiyi kurşuna dizmesinin; hemen ardından 1,5 milyon Cezayirliyi daha öldürmesinin; İsveç’in 1980’e kadar 13 yaşındaki genç Sami kızların yumurtalıklarını bağlayarak biyolojik soykırım uygulamasının ve buna bağlı olarak İsveç’teki bütün Sami ırkını göreceli olarak yok etmesinin; Belçika’da bir asır boyunca 10 milyon Kongolu’nun katledilmesinin; Fransızların Ruanda’da 1 milyon kişiyi katletmesinin; İtalyanların yüzbinlerce Libyalıyı içme sularına zehir katarak öldürmesinin hesabını verememekte; hatta adını bile anmamaktadır.
Profil Yayıncılık’tan çıkmış 79 sayfalık bu kitabın bazı gerçekleri görebilme konusunda “üzerimizdeki uyku tesirini” kaldırmada yardımcı olacağını düşünüyorum.