Ben, bu dünyaya ilahi bir sınava tabi tutulmak üzere gönderildiğimize inananlardanım. Ama fâni sınavlara kapılıp hakiki sınavı layıkıyla verebildiğine de inanmayanlardanım. Çoğu zaman ilahi bir sınavın sürecinde olduğumu unutsam da bazı durumlar vesilesiyle bu durum aklıma gelebiliyor. Lakin şıkların ne kadarını doğru işaretliyorum, kestiremiyorum.
Kestiremediğim bir şey daha var: Şeytan, Allah‘la iddialaşmasaydı; Hz. Adem ve Hz. Havva nefislerine aldanmasalardı şu an nerede ne şekilde olacaktık?
—
facebook’evreni ] facebook sayfası ] twitter’evreni ] RSS abonelik
—
evrengunlugu.net
2010-2011 dönemindeki yayın süresince Acil İhtiyaç Projesi Vakfı‘nı, AİP Vakfı’nın proje ve çalışmalarını gönüllü olarak desteklemektedir.
”Kestiremediğim bir şey daha var: Şeytan, Allah‘la iddialaşmasaydı; Hz. Adem ve Hz. Havva nefislerine aldanmasalardı şu an nerede ne şekilde olacaktık?”
—Büyük ihtimal bu soruyu hepimiz kendimize sormuşuzdur.Adem ve Havva aldanmasaydı cennette olur, belki münasebetsiz şeytanla hiç karşılaşmazdık , O tuba ağacı benim şu süt ırmağı senin deyip zevk-i sefa eylerdik .Peki o zaman ”cehennemin yaradılışı” fuzuli mi olcaktı?
Ki ben ikisinin (bize anlatılan kadarıyla )varlığını sorgulayan biriyim.. Kimse dudak buruşturup , bak şu kafirin dediğine demesin :) Şöyle düşünün;sadece cenneti istediği için iyi olan birisi, cenneti hak edebilir mi;s Hadi cenneti hak etti diyelim, Allah’ın muhabbetini hak edebilir mi?
Gelelim cehenneme, Allah bu kadar büyük merhamet sahibiyken,kendi yarattığı kulu günahkar dahi olsa, çatur çutur yakar mı, yakacak mı? Zalimler için yaşasın cehennem diyenler kızmasın , cehennem yok demiyorum ama öyle kor, ateş yığını bir yer değil gibi geliyor.Evet yanmak acı verir, ama o yangın bedeni anlamda bir yangın değil ruhun ızdırabıdır bence . Sonra Hz. Adem o küçük aldanışının hesabını çok cefayla ödemiş , o küçük aldanışı kendi lehine çevirmiştir.Gelelim encama aahhh keşke bizde her aldanışı kendi lehimize çekebilip, o rahmeti evreni sarana yakınlık vesilesi yapabilsek..
Boşnot:Bu arada,yorumları okurken de en az yazıyı okurken kadar keyif aldım;D Leyla çan eğrisini hristiyanlara kullanıyorlarmış, bize hilal eğrisi, ona göre çalış :p
güzel bağladınız Evren bey,saygılar:)
Hepimiz şeytan bacaklı mıyız’a çok güldüm ;) Bu yazıda maksat, dini bir gerçeği sorgulamak vs değil. Sadece aklıma takılan küçük bir ayrıntıyı yazıya dönüştürdüm ;) Elbet, gönderildik madem hakkıyla yaşayacağız. Sonrasını hep beraber göreceğiz zaten ;)
Sultan hanım, bizim de zaten tek güvencemiz mahşer gününün adaleti, “çan eğrisi” latife sadece:) Evren bey, “Aşk” kitabının 18. kuralını hatırlarsak, şeytanın dışarıda bizi bekleyen bir mahluk olmadığı, içimizdeki ses olduğundan bahsediyor. Ben şeytanın gururunun sonucu cezalandırma gibi sınava tutulduğumuzu düşünmüyorum, her koyun kendi bacağından asılmamış oluyor o zaman, hepimiz toptan şeytan bacaklı mıyız yoksa:) Belki de bilgi eksikliğinden yanlış yorumlar yapıyoruz, bilen biri anlatsa keşke:(
Leyla, işte şeytanın gururlu inadı sonucu mu biz bu sınava tabi tutulduk? Mesele bu. Ki Allah’ın kâinatı Hz. Muhammed’in aşkıyla yarattı diye de biliyorum. Çan eğrisi… İlahi Leyla ;)
Sultan; ilahi sınavın uygulama şartları eşit gelmiyor olabilir kimseye ama değerlendirilmesinin şaşmaz bir adaletle gerçekleştirileceği muhakkak. Çok şükür ki öyle…
Şeytan Allah ile iddialaşmasaydı ne olurdu bilemiyorum ama her şey zıttıyla anlamlı, madem ki ilahi bir sınavdan geçiyoruz, iyi ile kötünün mücadelesi her zaman da olacaktır, yani şeytan olmasaydı bile daha doğrusu o melek şeytan olmasaydı bile cennetin ayaklarımızın altına serileceğini düşünmüyorum. Bu arada umarım çan eğrisi uygulanır, yoksa ben de işaretlediğim şıkların sonuçlarından emin değilim:(
Lost’un senaryosuna benzer bir senaryo çıkardı ortaya, o son sorunla beraber:)
Ben de bu ilahi sınavın sebebini tam anlayamayanlardanım, bildiğim hiçbir sınav eşit şartlarda yapılmıyor çünkü.