Erkek Adaylardan Biri Muhtar Seçilirse Çok Üzülürüm!

Muhtar adayı Sevgi Yartaş ve ailesiyle söyleşi sonrası özçekim hatıramız

Muhtar adayı Sevgi Yartaş ve ailesiyle söyleşi sonrası özçekim hatıramız

“Betonlara sıkıştırdılar insanları. Komşuluklar da güven de o betonların arasına sıkıştı kaldı ve biz böyle yapayalnız kaldık. Yapayalnızız!”

Böyle sesleniyor Sevgi Yartaş, üzerinde 25 kat daha yükselen mütevazı dünyasından muhtarlığına aday olduğu mahallesine. Akevler Mahallesinin muhtar adaylarının da saygıyla bahsettiği Sevgi Hanım, kabul ettiği söyleşi teklifime karşılık kendisi de beni evinde ailesiyle birlikte ağırlamayı teklif etti. Diğer adaylarda da olduğu gibi karşımda afişlerden ve tanıtım kâğıtlarından çok daha farklı bir muhtar adayı vardı. Aile ortamında gerçekleşen sıcak ve samimi sohbetimiz sırasında Yartaş’ın anaç kişiliği en çok dikkatimi çeken özelliği oldu. Zaten kendisi de muhtar olması durumunda tüm mahalleyi bu özelliği ile kucaklama isteğini dile getiriyor.

Samimiyetleri, misafirperverlikleri, sıcacık sohbetleri ve nezaketlerinden dolayı Sevgi Yartaş’a ve ailesine çok teşekkür ediyorum. Evinin kapılarını bir blog yazarına açmakla kalmayıp bir de özçekim gerçekleştiren bir muhtar adayı olarak Sevgi Hanım kendisini nasıl anlatmış, adaylığıyla ilgili neler söylemiş, bir bakalım:

Sevgi Yartaş

Sevgi Yartaş

Tunceli Dersimli olan Sevgi Yartaş, 1966 Elazığ doğumlu ve 2 çocuk annesi. Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı’nda (Bu Nedir?) sağlık danışmanlığı ekipleriyle uzun yıllar saha çalışmaları yaptıktan sonra özel bir şirkette ofis yöneteciliği görevini üstlenmiş. Son iki 2 yıldır ev hanımı.

Bunca yıl çalışıp emek harcadıktan sonra tam da dinlenmeniz gerekirken niçin muhtar adaylığı?

Muhtarlık bireyseldir, hiçbir partiyi hiçbir kurumu bağlamaz. Ben muhtar olmak istedim, muhtar olmak için adaylığımı koydum. Artık kadınların da bir yerlerde bir şeyler yapması gerektiğine inanıyorum. Kadınlara yönelik daha fazla çalışmalar yapabilmek, onlarla daha fazla vakit geçirebilmek, onlara daha farklı hizmetler götürebilmek için muhtar olmak istiyorum. Günümüzde kadınlara yönelik şiddet, taciz, tecavüz olaylarının arttığı da hepimizce malum.

Bir mahalle muhtarı, kadına yönelik şiddet olayları karşısında ne yapabilir?

Küçük yerlerden başlayıp daha büyük yerlere sesimizin duyurulabilmesini sağlar. Kadınlarımıza bu anlamda ve daha başka konularda da yardımcı olmak istiyorum. Muhtarlığa aday olmamdaki tek sebep insana yönelik. Diğer yandan bir muhtarın neler yapabileceğini ya da muhtarın görevlerinin nelerle sınırlı olduğunu biliyoruz. Onların dışında da bir şeyler yapma gayretindeyim fakat kendi yetkilerimi aşmadan.

Benim için Önce Kadın İlle de Kadın!

Sizin söylemlerinizden muhtar olduğunuzda daha çok kadın merkezli çalışacağınız anlaşılıyor. Yanılıyor muyum?

Öyle değil. Mahallem için daha güzel ve özel çalışmalar yapmak istiyorum. Akevler mahallesi, çok büyük bir alana yayılmıyor. İnsanlarla fikir alışverişi yaparak, mahalle sakinleriyle birlikte yüz yüze konuşarak, tartışarak ‘burası için neler yapabiliriz?’ sorusuna cevap aramayı düşünüyorum. Ama bunların içinde yine “kadın kadın kadın!” diyorum; öncelikli konularım kadın.

Akevler mahallesinde gözlemlediğiniz veya bizzat yaşadığınız sorunlar neler?

En büyük problem ulaşım! Çünkü insanlar iki vesayetle işe gidip gelmek yerine tek vesayetle gidip gelmek istiyorlar. Herkesin ekonomik durumu çok da iyi değil. Hepimizin bu konuda zorlandığını biliyorum. Ben de halkın içinden biriyim, çok farklı bir yerden gelmiyorum; o sorunları tabi ki biliyorum. Ayrıca dere boyunda yarım kalan yerin ve metrobüse giden minibüslerin geçtiği caddedeki çalışmaların tamamlanması. Oralarda, parkın içinde gece çocuklarımızın gençlerimizin bonzai illetinin pençesinde olduğuna şahit oldum; birçok insanın da buna şahit olduğunu biliyorum. Bu konuda farklı kurumlarla birlikte ortak çalışmalar yapabiliriz. Bunlar da benim önceliğim olmalı. İki tane evladım var, ben anneyim. Gençlerimizi bu illetten nasıl kurtarabileceğimiz; annelerle, ailelerle birlikte neler yapabileceğimiz hakkında konuşmak istiyorum.

Kimseyi Oy Vermesi için İkna Etmek İstemiyorum!

Tüm adaylar benzer söylemlerde bulunuyor. Niçin size oy verelim?

Belki kadın olmam belki anne olmam belki de insanlarla daha rahat iletişim kurabilmem. Mahalle sakinlerini ‘oyunuzu bana verin’ diye ikna etmek istemiyorum. İnansınlar, güvensinler, güvenerek tercih yapsınlar istiyorum. Ne kadar samimi olduğuma inansınlar. Bir kadının o makamda neler yapabileceğini görmeleri için elbette oy vermelerini istiyorum. Beni tanımaları, neler yapabileceğimi görmeleri için bana bir şans verilmesi gerekiyor, yanılıyor muyum? O şans verilmediği sürece hiçbir şey yapamam, sadece söylemlerimde kalır eyleme dönüştüremem. Bunları eyleme dönüştürebilmem için o insanların bana şans vermesi gerekiyor ve ben bu yüzden bana oy versinler istiyorum.

Seçim günü hızla yaklaşıyor. 8 Mart öncesi bir muhtar adayı olarak nasıl bir saha çalışması gerçekleştiriyorsunuz?

Akevler mahallesi sadece sitelerden ibaret değil. Hiçbirini atlamadan her kapıyı çalarak seçmenle bire bir görüşüyorum. Ev ziyaretlerinde bulunuyorum, insanlarla tek tek tokalaşarak kendimi tanıtmaya çalışıyorum. Görüştüğüm vatandaşlara sorduğumda da benim az önce size sıraladığım sorunlar dışında farklı şeyler söylemediklerini gördüm. Herkesin söylediği hemen hemen aynı şey. Ben bütün bu eksikleri aslında vatandaştan aldığım duyumlara dayanarak söylüyorum.

Seçimin 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne denk gelmesinin ve bir kadın aday olmasının muhtarlık seçiminde kendisine avantaj sağlayacağını düşünüyor.

Erkek Adaylardan Biri Muhtar Seçilirse Çok Üzülürüm!

Muhtarlık seçiminde kadın olmanızın sizi ön plana çıkaran bir özellik olduğu bir gerçek. Ancak sizden başka bir kadın aday olduğu gerçeği de var. Kadın olmanızın haricinde sizi diğer adaylardan ayıran, ön plana çıkaran başka bir özelliğiniz nedir?

Süheyla Hanım da bir kadın ben de bir kadınım; o da bir anne ben de bir anneyim. Ben seçilmezsem, Süheyla hanım seçilirse hiç üzülmeyeceğim. Ama ne Süheyla Hanım ne ben seçilmezsek bir erkek aday muhtar olursa ben çok üzüleceğim. Evet bunu açık ve net söylüyorum: Çok üzüleceğim! Neden çok üzüleceğim? Ben erkeklerin kadınlara fırsat vermesinden yanayım. Önümüzü açsınlar, kadınların neler yapabileceğini görsünler istiyorum.

Ben anneyim, ben anaç bir kadınım. Beni onlardan ayrıştıracak tek özelliğim bu olur. Ben neler yapabileceğimi, kapasitemi biliyorum. İnsanlar bana bu fırsatı versinler, beni görsünler, tanısınlar.

Muhtarlık Seçimini Yarış Olarak Görmüyorum!

Her şeyi bir kenara bırakırsak, 8 Mart’ta Akevler’in yeni muhtarının Sevgi Yartaş olacağına inanıyor musunuz?

İnancımı hiç kaybetmedim, inanıyorum. Kaybedersem çok üzülürüm ama ben yarış olarak görmüyorum. Üstüne basa basa söylüyorum ben bunu bir yarış olarak görmüyorum. Kendime, insanlara güveniyorum. Edindiğim izlenimlerin sahte olduğunu düşünmüyorum; görüştüğüm insanların samimiyetine çok inandım, çok güvendim. Bu yola onlarla birlikte çıkacağım, tek başıma bir şey ifade etmiyorum. Üzülürüm çünkü benim planlarım, yapmak istediğim şeyler var. Onları yapabilmek için muhtar olmaya ihtiyacım var.

Bir muhtarın sadece kaymakamla değil aynı zamanda belediye başkanıyla da iletişiminin iyi olması gerektiğini söylüyor. Muhtar olarak kaymakam, belediye başkanı ve azalarla bir ekip çalışmasının gerekliliğine inanıyor.

Azaları neye göre belirlediniz?

Birkaçı ev hanımı; onların da benim gibi düşündüklerini biliyorum. Ortak düşüncelerimiz onlarla bir araya gelmemi sağladı. Görüyorum ki aynı şeyleri düşünüyoruz, aynı şeyleri istiyoruz. Bir fikir birliği içindeyiz. O insanların da bu konuda benim kadar hassas olduğunu düşünüyor, onların hassasiyetlerine inanıyorum. Farklı sitelerde oturan 6 kadın 2 erkek azamı az önce sıraladığım çerçevede belirledim.

Ben muhtarlık binasına gittiğimde hiç Aza görmedim. Azalar seçilir ama onları pek görmeyiz. Gerçekten muhtar ve azalar arasında bir ekip ruhu olduğuna inanıyor musunuz?

Çok samimi konuşacağım; İnanmıyorum! Diyeceksiniz ki inanmadığınız insanlarla mı yola çıkıyorsunuz? Öyle değil ama şu anda bir ekip çalışması, ekip ruhu var. Canla başla çalışıyoruz, çok da memnunum. Fakat muhtarlık seçiminden sonra siz oraya gittiğinizde kaç defa azaları gördünüz veya şu anda azaları tanıyor musunuz? Ben tanımıyorum, siz de muhtemelen tanımıyorsunuzdur. Şu anda çok güzel ekip ruhuyla çalışıyoruz tamam organize olmuş bir şekildeyiz ama daha sonra belki de onlara ihtiyaç duyduğum dönemlerde yanımda olacaklar. Toplantılarda, bir karar anında yanımda olmalarını isteyeceğim veya bir şeyler yapılacağı zaman elbette onların fikirlerine ihtiyacım olacak; manevi anlamda onların gücüne ihtiyacım olacak. Yanımda olmalarını istiyorum, umarım olur. (Gülüyor) İşin rengi daha sonra değişsin istemiyorum. Sonuna kadar onlarla birlikte yürümek, bu maratonu onlarla birlikte koşmak istiyorum.

Diğer muhtar adayları da sitelerin mahalle muhtarlığı seçimine ilgisiz olduğunda hemfikir. Bu konuda siz de mi aynı düşüncelere sahipsiniz?

Çok sıcak bulmadım aslında. Kapılarda o kadar güzel karşılıyorlar ki bir kadın aday onları çok mutlu ediyor. Çok iyi, çok güzel ama çoğunu samimi bulmuyorum. Muhtarlığı çok önemsediklerini düşünmüyorum. ‘İhtiyacım olduğunda, bir ikametgah lazımsa gider alır gelirim’ bu kadar! Bu gözle bakıldığını gördüm, bunları da izlenimlerime dayanarak söylüyorum.

Sitedekilerle Mahalledekilerin Muhtara Bakışı Çok Farklı!

Bu ilgisizliği sitelerin mahalle bilincinden yoksun olmasına bağlayabilir miyiz?

Kesinlikle. Dışarıdaki ziyaretlerimde o insanların bakış açısı başka, yüksek sitelerdeki insanların muhtara bakış açısı daha başka. O insanlarda mahalle bilinci, komşuluk var. Ben kendi katımda kim otuyor bilmiyorum, iki yıldır buradayım bitişiğimde oturan insanı bilmiyorum. İnsanlarda bir güvensizlik var. Bu da boş değil; yazılı ve görsel basında bir sürü olumsuzluklar görüyoruz. İnsanların birbirine güvenmemesi bana normal geliyor.

‘Ben muhtar seçilirsem Mahalle – Site ayrışmasına da son vereceğim’ diyebiliyor musunuz?

Aynen öyle! İnsanların güven içerisinde yaşamasını istiyorum. Komşusunun kapısı açıldığında diğerinin kendi kapısını alelacele kapatıp içeri girmesini istemiyorum. Tam bir mahalle kültürü gibi olsun istiyorum. Burası site orası mahalle diye ayrıştırmak istemiyorum. Tıpkı birilerinin ötekileştirdiği gibi ben ötekileştirmek istemiyorum. Herkes eşit olsun, herkes aynı muameleyi görsün. Sitedeki muhtar tarafından çok iyi muamele görsün de mahalleli görmesin; yok öyle bir şey! Benim için herkes aynı olmalı.

Komşumun Gözündeki Güvensizliği Görebiliyorum!

Ben tam bir mahalle kültüründe büyüdüm, çocukluğum da genç kızlığım da mahallede geçti. 25 yıl Güngören’de mahalle kültürü içinde yaşadık, çocuklarım öyle bir ortamda büyüdü. Ve biz çok memnunduk, çok mutlu insanlardık. Çok güzel ilişkilerimiz vardı. Komşularımızla diyaloglarımız inanılmaz güzeldi. Gece kapımı kilitlemeden yatabiliyordum; çocuğumu komşuma bırakıp işlerimi halletmek için gidebiliyordum. Artık büyük sitelerde insanların bunları yapabildiğine, yapabileceğine inanmıyorum. Kimse birbirini tanımıyor, kim oturuyor, nedir, necidir, nereden gelmiş, ne iş yapar ya da ben buna güvenebilir miyim güvenemez miyim… Böyle bir şey yok! Ben de burada oturuyorum, bu kapıdan girip çıkıyorum ve insanların gözlerine baktığımda o güvensizliği görebiliyorum. Asansöre binerken tedirgin olan insanları da görüyorum.

Muhtar seçilmesi durumunda savaş açacağı konuların başında sitelerdeki aile yaşantısına ve ortak kullanım kültürüne zarar veren uygunsuz durumlar geliyor. Günlük kiralanan daireler ve fuhuşa dikkat çekerek ‘Siteleri o tür insanlardan temizlemek için elimden ne geliyorsa yapacağım’ diyor.

3 büyük siteden 3 aday olmasına nasıl bakıyorsunuz? Sizce bu, siteler arası bir muhtarlık yarışına da dönüşmüş olabilir mi?

Hayır ben öyle görmüyorum. Ben inanıyorum ki diğer adaylar da bu sitelerle ilgili benimle aynı düşüncelere sahipler. Aynı konulardan muzdarip olduklarını düşünüyorum. Belki de onların bu işe girmelerindeki en büyük etken de budur. Sitelerdeki olumsuz şeyler ve mahalleden ayrıştırılması beni olduğu gibi onları da rahatsız etmiş olabilir. Onların da benim gibi düşündüğüne inanıyorum. Sırf bu nedenden dolayı da aday olmuş olabilirler.

Muhtarı Belirleyen ‘Komşuculuk’ Olmayacak!

Bir aday olarak büyük bir sitede otuyor olmanız ‘benim hazır yüzlerce oyum var’ gibi size bir güven hissettiriyor mu?

Hayır öyle bakmıyorum.

Bunu şunun için soruyorum. “Diğer sitelerden aday çıkmamış olsaydı daha avantajlı olurdum.” diyor musunuz?

Tabi ki bunu diyorum. Şimdi adaylardan biri Regnum’da oturuyor; komşusu benim yerime tabi ki onu tercih edecektir. Son çıkan adayımız da Solarkent’te oturuyor; tabi ki komşusu benim yerime onu tercih edecektir. Ama biraz da şöyle bakıyorum: Bu komşuculuk oynar gibi değil. Keşke öyle olmasa da şöyle olsa: Bu aday bizim için neler yapabilir? Bu aday benim komşum ama Ntowers’taki Sevgi Hanım belki daha güzel şeyler yapabilir. Bu aday Regnum’da oturuyor, benim komşum ama Sevgi Hanım belki bizim için daha farklı şeyler yapabilir diye düşünülse. Komşum ama benim için hiçbir hizmet yapamayacağına inanıyorsam Ntowers’taki de aynı şeyi söyleyebilir. ‘Tamam Sevgi Hanım bizim komşumuz ama diğer aday bana daha sıcak geliyor’ diyebilirler. Bu çok normal. Muhtarlık seçimini çok da komşuculuğa bağlamıyorum aslında. Katkısı olur mu adaylara, evet olur ama o insanların bununla sınırlandıracaklarını düşünmüyorum. Aydın ve demokrat insanlar var; daha objektif bakacaklardır. Komşuluğa değil adayın neler yapabilirliğine bakacaklar ve seçimlerini buna göre yapacaklardır.

Akevler mahallesinin bu kadar yüksek binalardan oluşması onu da rahatsız ediyor. Deprem ülkesinde yaşadığımızı hatırlatıyor ve 30 katlı binaların güven vermediğini söylüyor. Gökdelenlerin gölgesinde ‘çocukların çocukluklarını çocuk gibi yaşayamadığı’ndan şikayet ediyor.

Hem muhtarlık seçiminin yapılacağı hem de Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün kutlanacağı 8 Mat’ı nasıl geçirmeyi planlıyorsunuz?

8 Mart’ta çok heyecanlı olacağım. O sandıklar sayılana kadar benim nabzım kalp atışım nasıl olur bilmiyorum. Belki o gün bu muhtarlık seçiminin bir yarış olduğunun farkına varacağım ama benim için güzel olacak. Olumlu bakmak istiyorum.

Sevgi Yartaş’la gerçekleştirilen bu söyleşi sonrası sosyal sorumluluğa dikkat çekmek adına Lösemili Çocuklar Vakfı‘nın (LÖSEV) Bir Tuğla da Sen Koyar mısın? projesine Evren Soyuçok / e-vren günlüğü tarafından bağışta bulunulmuştur. 

lösev_birtugladasenkoy

Bu söyleşinin muhtar adayını tanımanızda size yeterli gelmediğini düşünüyorsanız Sevgi Yartaş’ın Facebook Profili‘ni de inceleyebilirsiniz.

Bir sonraki yazıda diğer muhtar adayı Ali Değerli ile gerçekleştirdiğim söyleşiyi paylaşacağım. Bütün muhtar adaylarına ait söyleşileri {şuradan} okuyabilirsiniz.

Evren’i Sosyal Ağlarda Takip E+


e-vren günlüğü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bu yazıya katkı sunun