Bugün Feyza Hepçilingirler’in Rüzgârın Göğe Savurduğu Türkçe Günlükleri 3 kitabını okumaya başladım. Bitirince kitapla ilgili notlarımı ayrıntılı paylaşacağım ama daha ilk sayfalardaki şu uyarıyı yazmadan edemeyeceğim:
“Kısaltmanın hangi dilde yapıldığı önemli değildir. Hangi dilde kullanıldığı önemlidir. Kullanıldığı dilde o harfler nasıl okunuyorsa kısaltmada da öyle okunur. Zaten hangi kısaltmanın hangi dilde yapıldığını bilmemiz her zaman olanaklı değildir. Hangi dilde yapılmış olursa olsun İngilizceye göre okumak da onurlu bir davranış değildir.”
Öğleden sonra İstanbul Ticaret Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren Ticaret Hukuk Kulübü‘nün başkanı Melik Şeker ve yönetim kurulu üyesi Elif Balat‘ı ağırladım. Hem hoş sohbet hem de Trabzonlu birer hanımefendi ve beyefendi ile tanışmış olmanın mutluluğunu yaşadım. Kendilerini sivil toplumla ilgili uğraşılara, üretmeye adayan gençlerin bende yeri ayrıdır. Elif ve Melik’le sohbet ederken üniversite yıllarımı sık sık anımsadım. O yıllardan bu yıllara üniversite gençliğinin ‘adam sendeci’ tavrı ile üniversite yönetiminin ‘dünyayı kurtarmaya çalışan gençlere mesafeli duruşu’nda pek bir değişiklik olmamış. Ne acı.
Bir de gençler okumuyor. Okumadığı gibi yazamıyor, konuşamıyor; düşündüğünü karşısındaki birkaç insana sunamıyor, aktaramıyor. Bölümü hiç fark etmez; hukuk, edebiyat, iktisat bölümlerinde okuyan öğrencilerin çoğu bu durumda. Aralarından Elif ve Melik gibi birkaç pırlanta çıkarsa çıkıyor. Yoksa durum hakîkaten vahim. Melik de doğruluyor bütün bunları; aslında dertleşirken durum tespiti yapıyoruz. Yapıyoruz ama ne fayda. Televizyon, dün bir nesli zehirlerken bugünkü nesil, internet – cep telefonu iş birliğiyle helak oluyor.
Arkadaşların projelerini dinlerken sohbet arasında kulüplerine ait güzel bir odalarının olduğunu öğrenince İstanbul Ticaret Üniversitesi’ni takdir ettim. Öğrenci kulüpleri, üniversitelerin ismini duyuran en önemli faktörlerden biri. Bunun bilince olan -özellikle vakıf üniversiteleri- öğrenci topluluklarına gereken önemi veriyor, yatırımı yapıyor zaten. Bu anlamda bünyesinde bulundukları üniversiteyi en iyi şekilde temsil eden Ticaret Hukuk Kulübü’nün bu farkını da göz ardı etmemeli.
Konu buraya gelmişken Hepçilingirler’in Türkçeyle ilgili yukarıdaki uyarısını tekrar hatırlayıp hayaller – gerçekler tezatlığına bir dil yanlışlığı örneğiyle noktayı koyayım: TRT’yi TeReTe diye telaffuz ederken TRT FM’yi yarı Türkçe yarı İngilizce TeReTe eFeM diye telaffuz etmek niye?
Evren’i Sosyal Ağlarda Takip E+
e-vren günlüğü sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.