Blog yazarlığının ilk yılları, yazılarımın farklı bloglar tarafından noktası virgülüne aynen yayımlandığını görüyordum. Üstelik bunu kaynak göstermeden yapıyorlardı. O dönemler yazıların kopyalanıp yapıştırılması çok yaygındı. Neyse ki kopya içerik olayı eskisi kadar yaygın değil. Belki de artık benim başıma gelmiyor, geliyorsa da ben fark etmiyorum.
Kitap okumayan, araştırmayan kişinin özgün içerik üretmesi zor. Özgün bir yazının ilk anahtarı bol bol okumak, okuyarak gelişen bir kelime hazinesi. Okumak derken; internetten okuma, okuma değildir. Hatta Google’dan araştırmayla kitaplardan araştırmayı da bir tutamayız.
Diğer yandan kitap okumadığı için özgün yazılar da yazamayan arkadaşlar markaların reklam amacıyla gönderdikleri hazır metinleri yayımlayarak günü kurtarmayı tercih edebiliyor. Bir de retweet misali (hatta editörlük mesleğinde rewrite diye de bir kavram var) başkası tarafından yazılmış bir yazıyı yeniden yazanlar var.
Geçen haftalarda yayımladığım şu yazıda Türkiye’deki kitap okuma oranlarını vermiştim. Yazının paylaşıldığı bir forumda “Kitap Okunmayan Ülkede Niçin Blog Okunsun?” başlığının anlaşılamamasından dolayı bazı olumsuz eleştiriler yapılmıştı.
O olumsuz eleştirileri yapanlar, sadece başlıktan yola çıkarak hakarete varan yorumlarda bulundular. Halbuki benim şahsi iddiam olmayıp kaynaklara dayandırdığım o istatistiklerin ait olduğu kaynaklar yazının sonunda veriliyordu. ‘Okumuyoruz’un haklılığı da böylece söz konusu kişilerin o tavırlarıyla kanıtlanmış oldu.
Sosyal medyanın artık terbiye olması imkansız bireyleri maalesef her zaman var olmaya devam edecek. Bizler, bloglarımızda bazen ahlaklı bazen saygılı ama ille de özgün karakterler inşa etmeye ‘inatla’ devam etmeliyiz.
Evren’i Sosyal Ağlarda Takip E+
e-vren günlüğü sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
İlk zamanlar bilmezdim, bende kopyalama yapardım başka sitelerden. Fakat artık alıştım ve kendi makalemi kendim yazıyorum.
Değindiğin nokta da işin başka tartışılır bir yönü Alp Abi, haklısın.
Evren o kadar, güzel değinmişsin ki! Etkinlik etkinlik gezmek, eşantiyon almak, şirketlere pazarlama aracı olmak blog yazmak anlamına gelmez.
Düşüncelerin için teşekkür ederim, demirciyim.
Anlaşılan o ki kitap okumadıkları gibi hazır okunmuş kitap tanıtımlarıyla da geçiniyorlar Kitap Cumhuriyetim ;)
Zamanında benim yazılarımı kopyalayanlarla hunharca mücadele etmiştim.Okuduğum kitapları kendimce bloğumda yayınlıyorum sonra bir bakıyorum ki adam resmi bile değiştirmemiş.Direk kopyalamış.Alıntı olduğunu bile belirtmiyorlar.Özgün içerik üretemeyenler maalesef bu tarz çalıntı içerikle karşımıza çıkıyorlar.Emeğe zaten saygı yoj o ayrı konu:) Kitap okumayan insanların içerik üretememesi konusunda hemfikirim ben de;)
Bu soruları şu an olduğu gibi yıllardır soruyoruz Emre, kimse de çıkıp ‘çaldım, pişmanım’ demiyor ;)
kopyala/yapıştır yapan kişiler bile blog’um var diyor artık günümüzde. nerde üreticilik? özgünlük? içerik üretme?
Uzun süre güncellenmeyen ölü blogların arama sonuçlarından çıkarılması bence de çok mantıklı Gökhancım ;) Ayrıca çok teşekkür ederim.
Bir de şöyle bir şey var, örneğin, blog açan kişi bloğu açıyor ordan buradan kopya içerikleri alıyor ve bir süre sonra blog yazmayı bırakıyor. Sonra ortalık çöp bloglar ile doluyor :), Bence Google şöyle yapmalı, özellikle bloglar için , belli bir süre içerik girilmeyen siteyi aramalarda’da göstermese hatta arama motorundan silse gerçekten insanlara faydalı olmak için blog yazanların blogları ilk sıralarda çıkar bu durumda blog sahibinin daha çok içerik üretmesine neden olur. Belki yanlış düşünüyorum ama Google çöp blogları arama sonuçlarında çıkarmasa harika olur.
Rica ederim Evren abi, senin her yazını zevkle okuyorum.
Bahsettiğin konudan hepimiz muzdaribiz Gökhan, hevesle açılan ve sonra ölüme terk edilen yüzlerce blogla dolu internet. Önümüzdeki günlerde yayımlamak üzere bu konu hakkında bir yazı hazırlıyorum. Herkes blog açıp hevesini alsın elbette ama heveslerini bizim üzerimizden almasınlar ;)
Söz konusu kopya içerikli blogların, asıl kaynak siteye göre Google’da üst sırada çıkması ise apayrı bir sorun. Burada Google’ın algoritmasının hatasının olduğunu düşünüyorum. Katkın ve yorumun için teşekkürler.
Hak yemek maddi – manevi her anlamda mevcut; haklısın Mustafa. Dijital dünyada böylesi sorunlar bitmeyecek. Bize onlara aldırmadan yazmak, araştırmak, üretmek düşüyor. İlle de kopyalamaya, çalınmaya devam edilecekse söylenecek tek söz var: Taklitler, asıllarını yaşatır. Katkın için teşekkür ederim.
Günümüzde her önüne gelen blog açıyor bir iki makale girdikten sonra hemen başka sitelerden içerik çalmaya yöneliyor çünkü yazacak konu bulamıyor. Daha önce benim başıma da gelmişti yazılarımın çalınması ve kaynak gösterilmemesi ayrıca o siteler benden daha ön sıralarda çıkıyordu. Fakat artık o kadar kalmadı
”Kitap okumayan, araştırmayan kişinin özgün içerik üretmesi zor.” Görüşüne aynen katılıyorum abi
Güzel bir konuya değindiğin için teşekkür ederim. Evren abi , kalemine sağlık
Yaşanan o kadar çok olay varken yazılacak birkaç satır bulamıyorsa insan bari emeğe saygı gösterip alıntının kaynagını göstersin.
Ama malesef biz toplum olarak bencilliğe alıştığımız için bu daha kolay geliyor. Kaynak gösterince kişiler kendi bloglarını değilde diğer bloğu okuyarak ziyaretçi kaybına uğrayacaklarını sanıyorlar. Ne kötü bir düşünce. Hak yemenin insanlar sadece maddiyat olduğunu sandıkları için bu durumdalar, bilselerki hak haktır maddi veya manevi farketmez. Özgün içerikli günler diliyorum herkese. Sizede Emeğinize sağlık paylaşım için TEŞEKKÜRLER diliyorum.
Gayet güzel yazıyor, güzel düşünüyor, güzel çiziyorsun Onur ;) Kitap okurken uykusunun geldiğini söyleyen çok kişiyle karşılaşıyoruz; ben bunun aslında tam da kişinin kendisine hitap eden, ilgisini çeken doğru kitaba denk gelmediği için olduğunu düşünüyorum. Kitap seçimlerini mi değiştirsen acaba diyeceğim gerçi ama kışın zaten sabahlara kadar kitap okuyabiliyormuşsun ;)
Bu arada çizimlerindeki cümlelerini (ve yazılarının başlıklarını) çok ama çok sempatik buluyorum; çok hoşuma gidiyor ;) Kalemine, hayal gücüne sağlık; daha da iyi şeyler ortaya koyacaksın inşallah. Sahi, beden gücüne dayalı bir mesleğin olduğunu belirttin; ne işle meşgul olduğunu merak ettim.
Güzel yazmak isterdim, fakat bende şöyle bir durum var; ifade edemiyorum, bağlayamıyorum ya da işlediğim konu birbirinden kopuk cümlelerden oluşabiliyor ama okumayı severim. Yaptığım meslek beden gücüne dayalı bu yüzden ne zaman elime bir kitap alsam bir kaç sayfa okuduktan sonra hemen uykuya dalıyorum. Yeniden okumaya başladığımda ise kesinlikle baştan başlıyorum ama ne yazık ki yine uyuyorum. Kış aylarını severim, deli gibi sabahlara, akşamlara kadar kitap okur sonra hepsini birbirine karıştırırım.
Diyeceğim şudur; sevgili Evren, siz hep yazın ben de hep okuyayım sonra aklımdan geçenleri çizeyim, daha sonra siz yazın ben onları da çizeyim hatta siz söyleyin ben çizeyim. Bazen iyi çizerim bazen kötü, seneler sonra utandığım da olur ama biz özgün yazıp özgün çizelim
Rica ederim, sevgiler
Cevabınız ıcın teşekkür edeırm,
Merhaba Deniz; yaşadıklarımızdan yola çıkarak yazdığımız günlüklerin kopyalanıp başka yerde yayımlanması elbette pek mümkün değil, akla da mantıklı gelmiyor zaten. Kopyalanan içerikler daha çok bilgi içeren, uzun araştırmalar sonucu oluşturulan yazılar. Geçen yıllarda benim de e-vren günlüğü’nde kendisine yer verdiğim bir blog yazarının yazılarının neredeyse tamamının başka bir yerden kopyalandığı iddia edilmişti. Sadece şehir ve insan isimleri vesaire değiştirilmiş. iddiada bulunan yazılarının çalındığını söyleyen kişiydi. Ben olaya taraf olmamayı tercih ettim; suçlanan arkadaşa da bu konuyu hiç yansıtmadım. Ama bu iddianın gerçekliği varsa eğer gerçekten çok üzücü. Bunun birçok örneğinin olduğuna inanıyorum.
Yazılarındaki bir cümleyi kopyalayıp Google’da aratmak, içeriklerinin kopyalanıp kopyalanmadığını tespit etmenin bir yolu. Birkaç yazın için bu yöntemi deneyebilirsin.
Facebook başta olmak üzere sosyal ağ hesaplarımdaki çevremi son birkaç yıldır iyice sınırlamış durumdayım. Görgüsüzlüğün ve ahlaksızlığın kol gezdiği böylesi bir mecrada belki de en doğru tavır bu. Ziyaretin ve paylaşımın için teşekkürler.
Sımdıye kadar hıc ıcerık ya da yazı konusu sıkıntısı cekmedım cunku ben kendım ıcın yazarım, başkasına bılgı verme, yol gösterme gıbı bır mısyonum olmadığı ıcın rahatım. Ozellıkle çalıntı ıcerık konusunu sık görmeye başladım ve korkmaya başladım aslında nasıl farkedıyorsunuz bunu? bırısı benım yazılarımdan kopyaladıysa bunu nasıl anlarım onu da bılmıyorum.
Sosyal medya maalesef bır kavga alanı olmuş. Bu yüzden oraları ıyıca bıraktım ama bakıyorum sımdı bloglarda da o nezıh, anlayışlı, saygılı ılıskıler azalıyor. Ben genelde ıcerıge degıl samımıyete bakıyorum. Ins blog dünyası da dıger sosyal paylaşım sıtelerı gıbı kullanıcıların hırsları ve kavgalarına kurban gıtmez