Yıllık iznimden birkaç gün kullanarak Kurban Bayramı tatiline erken çıktım. Uçağım, Çarşamba’yı Perşembe’ye bağlayan gece 00.10’da kalkacaktı ama yarım saate yakın bir gecikmeyle havalanabildik. Rötarlı kalkıştan dolayı Adnan Menderes Havalimanı’na geç inince HAVAŞ’ın servisini kaçırıp bir sonraki servis için 1,5 saat havalimanında beklemek zorunda kaldım. Bu yüzden gece 00.30’da İstanbul’dan başlayan yolculuğum ancak sabah 5’e doğru Aydın’da son bulabildi. Son yıllarda İstanbul’dan Aydın’a en yorucu yolculuğumu yapınca Perşembe günü de bir türlü kendime gelemedim.
Tatilimin ilk günü gündemimizin ana konusu Hüseyin’in lise kaydıydı. İlk iki tercihinde yerleştirildiği okulları istemeyen Hüseyin, üçüncü tercihinde benim öğretmenlik stajımı yaptığım ilk liseye yerleşti. Kayıt için yapılması gerekenleri öğrenmek amacıyla okulu aradığımda telefonu açan hanımefendi “30 liralık posta pulu, 3 top 80 gr’lık fotokopi kağıdı ve 10 adet pencereli zarf”ı kayda gelirken getirmemizi istedi. Kayıt ücreti alınıp alınmadığını sorduğumda ise ‘O konuda bir şey söyleyemiyorum’ cevabını aldım.
Okulların kayı esnasında saçma sapan taleplerinin bizim öğrencilik yıllarımızda kaldığını sanıyordum ki 2016 yılının sonlarına yaklaştığımız bugünlerde Hüseyin’in okul kaydı vesilesiyle bazı şeylerin değişmediği gerçeğiyle bir kez daha yüzleştim. Posta pulu hâlâ ne için istenir, nerede kullanılır? Öğrenci başına 3 top fotokopi kâğıdını ne yapacaklar, okul idaresi yıl boyu oturup onca kağıdı yiyor mu; ilginç. Bu fotokopi kağıtlarını veriyoruz tamam da yazılı yapılacağı zaman öğrenciden fotokopi parası da toplanmaya devam ediyor; o zaman ben de sorarım: 3 top fotokopi kağıdı bağışlamıştık, onlara ne oldu?
Bu eleştirilerimi bloga yazmadan önce kendisiyle paylaştığımız devlet memuru bir ablamız, “Evrencim, idarecilere de hak vermek lazım, devlet çok az ödenek gönderiyor okullara” savunmasında bulundu. Hâlâ mı aynı bahaneler? Kayıtta benden istediği pulu, zarfı, fotokopi kağıdını sadece benim öğrencim için ‘gerçekten kullanacaksa’ helal olsun ama devletin ödemediğini iddia ettikleri kendi idari işlerinin giderlerine harcıyorlarsa bazı konularda hâlâ çok gerilerdeyiz demektir.
Biz kayıt için istenilenleri alıp okula teslim ettik; güle güle kullansınlar. Neyse ki kayıt esnasında ‘kayıt ücreti’ veya ‘okula bağış’ gibi bir talep olmadı. Eğer okul kayıt parası isteseydi, bu yazının içeriği gerçekten bambaşka olacaktı ;)
Bu arada Aydın’a geldim, resmen kemiklerim ısındı. Geçen haftalarda İstanbul’a üşütüp doktora gitmiştim. Aydın’ın 40 derece yaz sıcaklarını kaçırsam da canım memleketimin havası suyu beni kendime getirmeye yetiyor.