29 Ekim Cumartesi günü bir koşu kardeşim Ziya‘nın yanına gidip geldim ;) (‘Bir koşu gidip geldim’ diyorum çünkü sabah 10.30’da indiğim şehirden saat 15.00’te ayrıldım.) 29 Ekim, en büyük milli bayramımız olduğu gibi Ziya’nın da doğum günü. Kardeşimin yeni yaşamaya başladığı yerde geçireceği ilk doğum gününde yanında olmak istedim. 3,5 saatlik de olsa değişik bir doğum günü buluşması oldu. Sabah arayıp ‘doğum gününü kutlamak için İstanbul’dan az önce geldim.’ dediğimde Ziya’nın telefondaki şaşkınlığını ve cümle kuramayışını unutamam. Ziya öğrenene kadar ailemden kimseye bu yolculuktan bahsetmedim; sürpriz ziyaretime en çok şaşıran ve sevinense şüphesiz annem oldu.
Bu yolcuğun süre istatistikleri:
- Birkaç saatliğine de olsa doğum gününde kardeşimi mutlu etmek için günü birlik yaptığım bu yolculuk için iki şehir arasında gidiş gelişte harcadığım süre ortalama 3 saat.
- Ancak İstanbul içinde evden havalimanına gidiş gelişte harcadığım süre ise ortalama 8 saat.
- Ziya’nın yanında kaldığım süre ortalama 3,5 saat (toplamda 4,5 saat)
- Sonuç: Beylikdüzü dolaylarında oturuyorsanız Sabiha Gökçen Havalimanından uçma fikrinden kesinlikle vazgeçin ;)
Cumartesi gününün yol yorgunluğuna rağmen pazar sabahı erkenden kalktım ve blog yazarı Banu Özkan Tozluyurt‘la yapacağım söyleşi için son hazırlıklarımı tamamladım. Blog Yazarları Söyleşilerinin üçüncüsü için Banu’yla Taksim’de bir araya geldik ve -sanırım- 3 saate yakın keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. İlk defa yüz yüze görüşmemize rağmen Banu’nun karşısında hiç yabancılık çekmedim. Beni daha da rahatlansa blogundaki ve sosyal medya hesaplarındaki Banu ile karşımda oturan Banu’nun aynı doğallıkta, aynı içtenlikte olmasıydı. Şimdi bu yazıyı yazdıktan sonra söyleşiye ait 1,5 saatlik ses kaydını çözümlemek için kolları sıvayacağım ve birkaç gün içinde söyleşiyi yayımlamaya çalışacağım. Siz o arada daha önce yapılan söyleşileri okuyabilir veya Banu’nun dünyasını keşfe çıkabilirsiniz ;)
Banu’yla söyleşimizi tamamladıktan sonra koşar adımlarla Şişli’ye İbrahim‘le buluşmaya gittim. Trafiği yoğun hafta sonumun en uzun mesaisini İbrahim’le yaptık ;) İstanbul’un bugüne kadar gördüğüm en tenha AVM’sinde önce yemek yedik sonra kahvemizi içerken İbrahim’in pazartesi günü yapacağı -kariyerinin en önemli- sunumu üzerinde çalıştık. Çalıştık derken aslında sunumun formatını -istemeden de olsa- bozduğumu itiraf etmeliyim. Bilgisayar, tablet, akıllı telefonlar, flaş bellekler vs vs teknolojinin ortasında tam bir mağduriyet yaşadık. Neyse ki amaç, İbrahim’in ne anlattığından çok neyi nasıl aktaracağıydı ve büyük oranda bu ana fikri oturtmayı başardığımızı düşünüyorum. Bu satırları yazmaya başlamadan kısa bir süre önce İbrahim’le ilgili çok güzel bir haber aldım ancak bunu daha sonra ayrı bir yazıda paylaşacağım ;)
Daha başka neler neler?
- Aralık sonuna kadar bir koşturmaca içinde olacağımı zannediyorum.
- Yeni medyayla ilgili yüksek lisans yapmak birkaç yıldır aklımdaydı, geçen haftalarda ALES’e başvurdum ve 18 Aralık’ta sınava girip ne yapıp yapamayacağıma bir bakacağım.
- Önümüzdeki günlerde blog dünyası ve dijital medya alanında benim için en önemli isimlerden biriyle tanışacağım. Beni heyecanlandıran bu buluşmanın enerjisi umarım iyi olur da ayrıntılarını blogumda paylaşabilirim ;)
- Banu’yla söyleşiyi yaptıktan sonra Kasım ayı için Ramazan Bedük‘le (Kimdir?) sözleştik. Bu defa farklı bir şey deneyip blogu ve blog yazarlığıyla ilgili kendisiyle video röportaj yapmayı planlıyorum.
- Ve Blog Yazarları Çalıştayı 2016 ;) Ön Formu şu ana kadar 17 kişi doldurdu ve her biri birbirinden kıymetli görüşler paylaştı. Hali hazırda 20 kişinin blog yazarlığının geleceğini belirlemeye gönüllü olduğunu görmek umutlarımı daha da artırdı. İçime tam anlamıyla sinecek şartlarda bir çalıştay yapabilmek için özellikle mekan konusunda -kimilerine göre gereksiz bir şekilde- titiz davranıyorum. 15 Kasım’a kadar çalıştaya dair tarih ve mekan gibi ayrıntıları kesinleştirmeye çalışacağım.
En çok buralardayım: Instagram | Facebook | Twitter
e-vren günlüğü sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
Türkçe blog kültürü adına söyleşilerin önemli birer arşiv olduğunu düşünüyorum Cem; arkadaşları dinlerken de çok şey öğreniyorum. Umarım okuyanlara da geçiyordur.
Söyleşileri merakla bekliyoruz. O söyleşileri okumak büyük bir zevk doğrusu.