İçerik Üretimi ve Yeni Medya söyleşilerinin ikincisini Tarık Çayır‘la yaptık. Süleyman Demirel Üniversitesi İİBF İşletme Bölümü adına gerçekleştirdiğimiz söyleşi, üniversitenin Bilim TV YouTube kanalından canlı yayımlandı. Tarık’la YouTube başta olmak üzere video içerik üretiminin önemini masaya yatırdık.
Video çekip YouTube’da veya Instagram’da paylaşmaktan önemli şeyin “format geliştirmek” olduğunu düşünüyorum. Tıpkı Tarık gibi, tıpkı projesi Çay Kahve İnsan gibi. Orijinal içerik düşünüp tasarlamak ve bunu hayata geçirmek, üstelik yıllarca istikrarlı bir şekilde bu format çerçevesinde video içerikler üretmek büyük başarı. Tarık da bu başarının Türkiye’deki canlı örneklerinden biri benim için.
Öyle ki o, projelerini YouTube üzerinde konumlandırmış gibi görünse de “video içerik yapımcısı” olarak hayallerini tüm dijital mecralara yönelik geliştiriyor:
Özellikle platform bağımsız düşünüyorum. Çünkü bugün veya yarın YouTube kapanabilir. Kapandığı zaman ne yapacaksın? Alternatif çözüm yollarına gideceksin. Instagram’a, Facebook’a, Linkedin’e içerik üreteceksin. Onun için burada YouTube sadece bir araç. Şekil değiştirebilir ama önemli olan video ürettiğin zaman istediğin her bir platforma üreteceksiniz. Yeri gelecek TikTok’a bile içerik üreteceksin çünkü hedef kitle oradaysa ve orada görünmek istiyorsak bence platformun hiçbir önemi yok.
İnsan seni neden takip edecek?
Peki, bir genç “Abi ben YouTuber olmak istiyorum” diye kendisine geldiğinde Tarık’ın önerisi n’oluyor?
Öncelikle neden Youtube’a içerik üretmek istediğini sorarım. Bir, para kazanmaksa kesinlikle bir yıl boyunca -ki önceden altı aydı şu an bir yıl oldu, bu pandemi ile beraber reklam gelirlerinin düşmesinden mütevellit- bunu kafasından atmasını söylüyorum. Arkasından insanlar seni neden takip edecek? sorusunu soruyorum.
Eğer gerçekten elle tutulur bir şeyi yoksa -ki on altı yaşındaki bir çocuğun ne kadar bir deneyim olabilir ki insanlara ne aktarabilir? O bakımdan zaten kurgu olayı bir nokta işin içine girdikten sonra kervan yolda düzelir mantığında düzeliyor. Öncelikle gelen bu şekildeki taleplere, “Neden içerik üretiyorsun, insanlar seni neden izleyecek? sorularının cevabına karar ver ve bunu ondan sonra tekrar konuşalım” diyorum. Zaten yüzde doksan doksan beş oranında başka kimse gelmiyor.
Günün sonunda Tarık Çayır var, bir marka yok
Tarık’ın başarılı projelerinin yanında üç yılın sonunda farkına vardığı bir “keşkes”si de var:
Ben Çay Kahve İnsan olarak bir marka konumlandırdım. O alanda içerik ürettim ve haliyle arkasında kim olduğu bilinmiyor. Dışarıdan algı; siz büyük bir şirkete bağlısınız, profesyonel içerikler üretiyorsunuz. İyi anlamda herkesin ihtiyacını karşılıyorsunuz ve sizi takip etmemize, izlememize gerek yok, zaten kendi ayaklarınız üzerinde durabiliyorsunuz diye bir algı var. Çünkü markalar dışarıdan böyle göründüğü için çok kurumsal durabiliyorlar ama kişi hayatları boyunca nefes aldığı, yaşayabildiği için direkt seninle samimi olabiliyorlar, sohbet edebilecek seviyesinde olabiliyor.
İnsanlar markayı takip etmiyor çünkü marka ona dolaylı yoldan bir şey satmak isteyebiliyor, yanlış algılanabiliyor. Ben bunu üç yıl sonunda farkettim. Keşke Çay Kahve İnsan değil de bir marka adından değil de adım soyadım Tarık Çayır olarak içerik üretseydim insanlar benimle daha çok samimi olabilirdi. Ve daha fazla insana ulaşabilirdim. Çünkü günün sonunda Tarık Çayır var orada, bir marka yok. Kişisel olduğu zaman istediğini söyleyebiliyorsun çünkü insanlar seni, sen olduğun için kabul edebiliyor.
e-vren günlüğü sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
Çok teşekkür ederim Fatma ;)
ne güzel bir söyleşiydi
yüreğinize sağlık
Mehmetçim, estağfurullah. Çok teşekkür ederim. Aydın’a geldiğimde mutlaka görüşelim. Sevgiler ;)
Örnek aldığım insanlardan birisin abi. Memleketimden birinin böyle başarıları olması beni sevindiriyor. Bundan uzun zaman önce seni tanıma şerefine erişmiştim. İnşallah daha iyi konumlara gelirsin. Yüreğindeki o insan sevgisi beni her zaman etkiledi. İyi ki varsın :)