Yazmaya başladığımız ilk andan itibaren blog, aslında çoğumuz için internette, sosyal ağlar karşısında, en çok da kendi dijital evrenimizde bir hâkimiyet meselesi değil mi? Ben buradayım, şu konuda uzmanım, sosyal ağların algoritmalarının kölesi değil kendi evimde, kendi bloğumda söz sahibiyim, tüketen değil üreten taraftayım demenin bir yolu blog.
15 Şubat Cumartesi günü Fatih Belediyesi Neslişah Sultan Kültür Merkezi Fikir Atölyesinde, tam da blog yazarlığımın ve tabii en eski ve hâlâ güncel Türkçe bloglardan e-vren günlüğü’nün yirminci yılında, “blog, bir hâkimiyet meselesi” temasıyla bir sunum gerçekleştirdim. Katılımcılardan biri, blog yazarlığıyla ilgili etkinliğe gittiğini söylediği kızının “Anne, blog mu kaldı?” diye alaycı bir tavır sergilediğini söyledi. 1993-94 yıllarında internette varlık göstermeye başlayan bloglar, 2024 verilerine göre dünya çapında 700 milyonu aşmış durumda. İnsanlık tarihinde medeniyetin, yazı üzerine kurulduğu gerçeği şüphesiz internet medeniyeti için de geçerli ve internet medeniyeti en büyük gücü bloglardan alıyor. Twitter’ın X platformuna dönüştüğünden beri her bir kullanıcının hesabının -tabii ücretini ödemesi koşuluyla- uzun makaleler yayımladığı bir mikrobloğa dönüştüğü gerçeğini de göz ardı etmemeli. İnternet kullanıcıları artık bloglarda yazmadıkları için blog denen şeyin kalmadığını düşünmekte haklı olabilirler. Ama yazmaya – bir anlamda blog yazmaya – Instagram’dan X’e kiracı konumunda devam ediyorlar zaten.
Hosting ücreti ödenen bir sistem ne kadar sonsuz ve özgür olabilir?
Atölyede blogger.com veya medium.com gibi yerlerde ücretsiz blog açılabileceğini ama yıllık belli bir ücret ödeyerek alan adı ve hosting sahibi olarak blog da açılabileceğini söyledim. Bir katılımcı, özgür olduğu iddia edilen blogların da kapitalist düzenin parçası hâline döndüğünü söyledi. “Siz öldüğünüzde yirmi yıllık blog, hosting ücreti ödenmediğinden demek ki kapanacak” dedi. Blog sayesinde yazı ve yayınlarının ömür boyu yayında kalacağını zannettiğini, bu ayrıntıyla aradığının pek de bu olmadığını anladığını ifade etti.
Yirmi yıllık sürede bloğuma barındırma hizmeti veren firmaya alan adı ve hosting ücretini ödemekte zorlandığım zamanlar oldu. Bu risk her zaman var. Katılımcılının “ya siz öldükten sonra?” dediği konuyu bugüne kadar ben zaten çokça kez düşündüm. Birgün blog yazılarını sadece kendim için basılı bir kitap hâline getirmeyi düşünüyorum. Ancak bloğun benden sonra sonra kaç yıl yayında kalacağı, maalesef ki muamma. Hatta yazıyı yazarken, hizmet aldığım hosting firmasıyla da konu hakkında yazıştım. Kendilerinden cevap geldiğinde yazıyı güncelleyeceğim.
e-vren günlüğü sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
Hosting ücreti ödenen bir sistem ne kadar sonsuz ve özgür olabilir?
Can alıcı soru bu aslında. Aynı şeyi düşünen tek ben değilmişim. Sizin de söylediğiniz gibi bizden sonraya kalması mümkün görünmüyor bloglarımızın. Sırf bu yüzden bazen bloğumu “blogspot.com” uzantısına taşımayı bile düşündüm. Ki orası da Google’ın bu hizmeti sunmaya devam etmesine bağlı.
Belki de hemen her yazarın yaşadığı temel bir sorundur bu, yazılarının kendisinin ölümünden sonra ne olacağı konusu. Bir miras olarak kalsın istiyor insan. Üç beş insan arada gelip okusun yazılanları. Yazarların kendi evlatları sahip çıkıyor mudur acaba yazılanlara? Sabah sabah kafamda bir sürü soru yine.
Geriye hiçbir şey kalmayacak olsa bile yazmak güzel. 🙃
Merhaba Hakan, öncelikle bu yirmi yıllık süreçte senin gibi uzun yıllardır blog yazan arkadaşları hâlâ görüyor olmaktan hem çok mutlu oluyor hem de güç alıyorum. Sosyal ağlar, bazı konularda hayatı kolaylaştırırken olumsuzluklar da katıyor hayatımıza. Konuya “paylaşım yapmak” kolaylığı açısından baktığımızda blog yazmak zaten bambaşka ve ayrıcalıklı bir yerde duruyor. Yorumun gelince hosting firmasının cevabını yazıya eklemeyi unuttuğumu fark ettim ;) O cevabı da ekleyeyim yazıya. Katkın ve varlığın için teşekkür ederim.
Merhaba;
Geniş bir konu, oturulup konuşulması gereken…
Ancak sosyal medya özellikle instagram / Twitter ve türevleri gerçek anlamda blog yazımını ve blogların okunmasını zorlaştırdı diye düşünüyorum. Eskisi gibi içerik üretemiyorum çünkü bi yerden sonra baktım ki sosyal medya daha kolay ancak hala arada bi kaç ayda bir olsa da yazıyorum. İstek var. Yine de dediğin gibi işin en sinir edici bölümü hosting ve hostinge ücret ödemek:)) unutursak yandık… düzenli yedek alıyorum o yüzden.