Cevri Kalfa ve Cevri Kalfa Sıbyan Mektebi

İstanbul’un tarihî ve eğitim mirasının önemli unsurlarından olan, Osmanlı’nın son dönem sanat anlayışını yansıtan mimarisiyle de dikkat çeken Cevri Kalfa Sıbyan Mektebi, Osmanlı Devleti’nde kız çocuklarının eğitime katılımını artıran öncü kurumlardandır. III. Selim döneminde haremde görev yapan Çerkez asıllı saray çalışanı Cevri Kalfa’nın adını taşıyan bu yapı, kadınların eğitim hakkının yaygınlaşmasına öncülük eden bu kurum olarak tarihe geçmiştir. 

Cevri Kalfa Kimdir?

1808 yılında yaşanann Kabakçı Mustafa İsyanı sırasında, IV. Mustafa’nın adamları, Osmanlı tahtında rakipsiz kalması için III. Selim’i öldürdü ve Şehzade Mahmud’a yönelmiştir. Merdivenden çıkan cellatların gözlerine kül serperek zaman kazandırdığı Şehzade Mahmud’un kaçmasını sağlayan Cevri Kalfa, bu cesur müdahalesiyle Osmanlı tahtının devamlılığını sağlamış,  II. Mahmud’un ilerleyen yıllarda padişah olmasına zemin hazırlamıştır. II. Mahmud, kendisini kurtaran bu fedakâr kadın için Büyük Çamlıca’da bir köşk yaptıran, buradaki su kaynağını “Cevri Kalfa Suyu” adıyla Üsküdar’da bir çeşmeye bağlatan II. Mahmud’un diğer lütfuda Divanyolu Caddesi üzerinde, Firuz Ağa Camii’nin karşısında inşa ettirdiği Cevri Kalfa Sıbyan Mektebidir. İstanbul’daki sıbyan mektepleri arasında döneminin hacim bakımından en büyüğü olan mektep, Batı sanat akımlarınınn etkisiyle empire (ampir) üslubunda inşa edilmiştir. Mektebin giriş kapısında ve çeşme üzerinde Keçecizâde İzzet Molla tarafından yazılmış manzum kitabeler yer almaktadır. Giriş kapısının üzerinde dört satır ve iki sütundan oluşan kitabelerin bulunduğu yapının tamamen mermer kaplı cephesi, Osmanlı eğitim yapıları içinde farklı bir estetik anlayış sunar. Mekteb inşa edilmeden önce Cevri Kalfa vefat ettiğinden dolayı ortada yer alan çeşmenin tarih manzumesinde “Merhûme Usta’nın iç rûhiyçün âb-ı zemzem” (1235/1819-20).” ifadesi geçmektedir. 

Osmanlı’daki İlk Kız Rüştiyesine Dönüşüm

Başlangıçta elli öğrenci ve on iki çalışanla sıbyan mektebi olarak faaliyete başlayan kurum, 10 Kasım 1858’de Cevri Kalfa İnâs Rüştiyesine dönüştürülerek Osmanlı’nın modern eğitim sistemine entegre edilmiştir. Bu düzenlemeyle Osmanlı’daki ilk kız rüştiyesi açılmıştır. Maarif Nezareti tarafından finanse ve idare edilen, Cevri Kalfa Vakfı tarafından desteklenen mektepte Arapça, Farsça, hesap, coğrafya, rik’a, imla gibi temel derslerin yanında nakış, dikiş ve ev idaresi dersleri de verilmiştir.

1873 yılında İstanbul’da faaliyet gösteren sekiz kız rüştiyesi içinde 224 öğrencisiyle en büyük okul olan Cevri Kalfa Rüştiyesinde 1877 Osmanlı-Rus Savaşı süresince bir süre muhacirler barındırılmış; 1879’da muhacirlerin tahliyesiyle de bina, Evkaf Nezareti tarafından tamir ettirilerek tüm ihtiyaçları Cevri Kalfa Vakfı’nca karşılanmıştır.

1905-1906 yılları arasında “Hazinedar Usta Cevri Kalfa Mekteb-i İbtidâîsi” olarak anılan binadaki kitabenin bir kısmı, 28 Mayıs 1927’de çıkarılan “Türkiye Cumhuriyeti Dâhilinde Bulunan Bilcümle Mebânî-i Resmiyye ve Milliyye Üzerindeki Tuğra ve Methiyelerin Kaldırılması Hakkında Kanun” çerçevesinde kazındı ancak Müze Müdürü Halil Ethem’in müdahalesiyle kitabelerin bir kısmı kurtarıldı. Çeşitli resmî amaçlarla kullanılan yapı, 1929-1930’da Devlet Basımevinin matbaacılık okulu olarak hizmet vermiş, 1932’de Adliye Sarayı yangını sonrası mahkeme salonlarına ev sahipliği yapmıştır. Bir dönem Başbakanlık Arşivi deposu olarak da kullanılan yapı, 1945’te tekrar ilkokul olarak eğitime açılmış, 1955’te adı yeniden “Cevri Kalfa İlkokulu” olmuştur. Bina, 1985 yılından beri tahsis edildiği Türk Edebiyat Vakfı tarafından edebiyat ve kültür hayatına hizmet etmekte; birçok edebiyat semineri, atölye, eğitim ve toplantılara ev sahipliği yapmaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir