Hayatımdaki fazlalıklardan kurtulmaya karar vermiştim, bu yönde ilk adımları atmaya başladım. İhtiyacım olmayan veya Freecycle‘ın sloganında olduğu gibi 6 aydır kullanmadığım için başkasına verme vakti gelenleri tespit edip dünyamı arındırmaya, tenhalaştırmaya çalışacağım. Söz konusu sadece eşyalar değil; kitaplar da buna dahil.
Son gidişimde Aydın’daki kitaplığımı iyice gözden geçirmiş ve kitapların neredeyse hepsini üniversitenin kütüphanesine bağışlamayı düşünmüştüm. Hafta başında da Adnan Menderes Üniversitesi Merkez Kütüphane’deki Timur Akyüz Bey ile yazıştım. Kendisiyle Aydın’daki kitaplarımın büyük çoğunluğunu kütüphaneye nasıl vereceğime dair ayrıntıları netleştirdik. Önümüzdeki haftalarda Aydın’a gittiğimde yıllardır kitaplığımda bekleyen ve benden başka kimseye faydası olmayan kitapları (özellikle de edebiyat bölümlerinde kullanılan kaynakları) daha çok öğrencinin faydalanabilmesi için kütüphaneyle buluşturacağım.
Konu kitaplara gelmişken son okuduklarımdan Feyza Hepçilingirler’in Rüzgârın Göğe Savurduğu Türkçe Günlükleri 3 adlı eserinden notlarımı birkaç maddeyle listeleyeceğim. Hepçilingirler’in Türkçe Günlükleri serisinin tamamını almıştım ve sırasıyla okumaya devam ediyorum. Bakalım serinin bu kitabında Türkçe adına yaptığımız hangi yanlışlara dikkat çekmiş:
- ‘Hatırlatma yapılır’ mı yoksa ‘hatırlatılır’ mı karmaşasına düşmek yerine en güzeli Türkçesini, ‘anımsatılır’ı kullanmalı
- ‘Yapmak’ eylemi varken sürekli ‘gerçekleştirmek’ kullanılmamalı. Kısa bir yürüyüş gerçekleştirmek yerine yürüyüş yapmak gibi
- “İçin, uğruna” vb. sözcüklerinin yerine de sürekli ‘adına’ ifadesi kullanılmamalı
- “Türkçe’ye, Türkçe’de, Türkçe’nin” değil “Türkçeye, Türkçede, Türkçenin” yazılışları doğru. Dil adları büyük harfle yazılır ancak aldıkları çekim ekleri kesme işaretiyle ayrılmaz.
- ‘Çok satan kitap’ olmaz, ‘çok satılan kitap’ olur.
- “Ve, ile, ki, ya, ya da” gibi bağlaçlardan önce ve sonra herhangi bir noktalama işareti kullanılmaz.
- “Ama, fakat, lakin, ancak, çünkü” gibi bağlaçlardan önce noktalı virgül (;) konur; gerekli görünürse sonrasında virgül de kullanılabilir.
- ‘Konur’ demişken ‘konulur’ ifadesindeki ikinci edilgenliğe gerek olmadığını bu sebeple ‘konur’ ifadesinin yeterli olduğunu vurgulamakta fayda var.
- Annesiz olana ‘öksüz’, babasız olana ‘yetim’ denirken annesi ve babası olmayana ‘latim’ denir.
- Mecaz anlamını bir kenara bırakırsak ‘hergele’nin asıl anlamı ‘binilmeye, arabaya koşulmaya, yük taşımaya alıştırılmamış binek hayvanı’dır.
- ‘Kim bilir’ ayrı yazılır.
Yeni yazılardan haberdar olmak için
(…) Bu bahçenin bakım sorumluları (…) olmalıymış, yazdığıma dikkat etmemişim. Özür dileyerek düzeltiyorum.
Ben teşekkür ediyorum böylesine önemli bir konuyu dilegetirmiş olduğun için.
Keyifli okumalar ve öğretici paylaşımlar diliyorum.
Çok haklısın Fikret; dilimizi doğru kullanmak bizim sorumluluğumuzda, İngilizin, Amerikalının değil. Bunun için dil bilimci, Türkçe öğretmeni vs olmaya da gerek yok. Türkçe yazan, konuşan ve yaşayan her vatandaşın görevi. Arada bu tarz kitaplar okuyarak da bahsettiğin bahçenin -ki çok güzel bir benzetme olmuş- bakımı pek mümkün. Teşekkür ederim katkın için.
Teşekkürler yerinde uyarılarınız için.
Dil de, tıpkı bir bahçe gibi bakım ister; temizlemekte, sulamakta, ayrık otlarını yolmakta geciktiğinizde tanınmaz hale gelir.
Bu bahçenin bakım sorumluluğu ise öncelikle bunun bilincinde olan bizler ve giderek hepimiziz.
Saygılarımla
Fikret Yıldırım