Aydın-Ankara-Afyon-Aydın

27 Eylül perşembe günü sabah 8’de Ankara‘ya doğru yola çıktım. Ve bugün saat 18’de Aydın’a ayak bastığımda geride 25 saati şehirlerarası otobüslerde geçen yorucu bir yolculuk bırakmıştım. Başka bir şehirden gelip Aydın’ın havasını soluduğumda yeniden doğduğumu hissediyorum. Bunu bugün yine yaşadım.

Ankara’da kuzenim Arif‘le birlikteydik. Kızılay’da servisi çok ağır bir yerde oruç açtık. İftar çadırına gitmek istedim önce. Kuzenimle yola düştük ama iftar çadırındaki uzun kuyruğu görünce bu hevesimden vazgeçtim. 9 saatlik yolculuktan sonra iftar çadırında kuyruk beklemek zor geldi. Yemekten sonra Kocatepe Camii‘ndeydik. O ne ihtişamlı, güzel bir ibadethaneydi öyle… Kocatepe’nin ışıklandırması, tepeden tam ortaya sallanan büyük küre şeklindeki avizesi en çok dikkatimi çeken özellikleriydi. Yan taraftaki kitap fuarını da gezip metroya doğru yola koyulduk. Arif, metroya nereden nasıl bineceğimi anlattı. Bir süre daha Ankara metrosu işime yarayabilirdi :)

Cuma günü iftarı Afyon‘da Fatih’in yanında yapmak istediysem de bu amacıma 35 dakika geç kavuştum. Otobüs firmasının azizliğine uğramıştım ve Fatih de mecburen çoktan karınını doyurmuştu. Ama Yeşil Cami’nin yanındaki parkta çay içme zevkinden de geri kalmadım.

Anlatılması gereken çok şey yaşadım. Pek çoğu ailemle paylaşıldı zaten. Bir de yaşanıp yazılamayanlar var ki asıl merak konusu da bu oluyor :) Ankara’da amcamın torunu Arif’le, Afyon’da liseden sınıf arkadaşım Fatih’le birer gün geçirdiğimi notlara düşmekten başka bir şey yapmıyorum şu an. Haftaya yeniden Ankara’da olacağımı da not edip kafaları iyice karıştırabilirim. Yorgunum, yol yorgunu…