Hoş Geldin Ramazan!

Ramazan

İyi ki Geldin; Hoş Geldin*

Akşam ezanı okunmuştu bütün hüznüyle ve hüzünle açmıştık son orucumuzu. Yıl 2003’tü ve gün 2003 Ramazanının son günüydü.

Bir dosttan ayrılmak kadar zor oldu Ramazan’dan ayrılmak. Ardından hemen bir bayram geliyordu belki ama koca bir ay yaşanan huzur, üç gün yaşanacak bayram sevincinden daha çok değerliydi benim için. Kim bilir belki senin için de…

Yine karşımdasın. Koskoca 30 günün var, henüz daha 1 günün bile eksilmeden. 11 Ay’ın Sultanı olarak ismine yaraşır bir şekilde bütün asaletinle yeryüzünün üstüne serilmeyi bekliyorsun. Herkes farklı yaşayacak yine seni, farklı hissedecek, farklı değerlendirecek. Ama sen asaletinle yeryüzündeki bütün yüreklere aynı huzuru, aynı sükûneti ve aynı mutluluğu vereceksin.

30 günlük bir hazinesin sen. Öyle ki sandığının kapağı açıldığında insanlar daha çok sevmeye başlayacak birbirlerini, daha çok yardım etmeye başlayacak birbirine… Ve daha çok dönüp bakacak kendisine.

Yeryüzüne sen inince Ramazan, kıyıda köşede yarım yüreğiyle duran kimsesiz çocuğun yüzüne daha çok göz değecek. İhmal edilen yaşlılar daha çok aranılacak, unutulanlar bir bir hatırlanacak. Yani sen inince yeryüzüne Ramazan, çoraklaşmış yürekler yeniden yeşerecek, yüzler daha çok gülecek, gönüller daha da ferahlayacak. Sen gelip oturunca soframıza unuttuğumuz öz değerlerimizi sanki yeniden anımsayacak, bir tür geri dönüş yaşayacağız. Sen gelince…

Peki ya sen gidince? Yine geldiğin gibi, tüm asaletinle geri döndüğünde… 30 gün boyunca yeryüzüne ve kalplere saçtığın nur tohumlarını ardında bırakıp gittiğinde… Kaç kişi bıraktığın yardım, sevgi ve huzur tohumlarını sulamaya devam edecek? 23 defa seni gördüm ve yaşadım. Ve her seferinde ardından gözyaşı döktüm. Çünkü varlığınla aydınlattığın bu dünya, bir mükâfat olarak sunduğun 3 günlük bayramın ardından yine karanlıklara boğulacak. Ve ben 30 günlük dev gibi huzuru 3 günlük bayram sevincine tercih edip, gidiyorsun diye ağlayacağım ardından yine.

Nerede o eski Ramazanlar, bayramlar deriz her gelişinde. Oysa sen hep aynı Sen’sindir. Seni yaşayanlar, algılayanlar farklıdır yeryüzüne her inişinde. Biz değiştikçe seni yaşama biçimimiz de değişiyor, bayramı kutlama tarzımız da…

Sen yine asil, yine nurlusun… Çünkü sen bize Rab’dan bir lütuf, bir armağansın. Kalplerimizi nurlandıran, bizi bize döndüren 11 Ay’ın Sultanısın. İyi ki varsın, iyi ki var olmaya devam ediyorsun, iyi ki yeniden geldin… Hoş geldin!

Hepimizin gözü aydın. Hayırlı Ramazanlar

*Bu yazı, ilk önce Anadolu’nun Sesi Dergisinin 2. sayısında (2004) yayımlanmıştır.

**Bu yazı, 07.10.2005 tarihinde Radyo Gençlik’ te Salih GÜRBÜZ tarafından seslendirilmiştir.