Arda Kutsal: Blog yazarlığından Webrazzi patronluğuna

Arda Kutsal’ın Kolektif House Maslak şubesindeki söyleşisine katıldım. Webrazzi’yi kurma hikâyesini anlatmaya 2005 yılında açtığı bloğundan bahsederek başladı. Hâlâ açık olan ve eski yazıların yayında olduğu ardakutsal.blogspot.com’a girip baktım. 8 Temmuz 2005 tarihinde yazdığı ilk blog yazısında Arda, “Bir süredir kendi yazdığım sistemlerin dışında global bir BLOG ile çalışmak istiyordum. Düşünüp taşınıp Blogger.com’a karar verdim. Buraya ne tür yazılar mı yazıcam? Canım ne isterse, ne konuda yazmak istersem hepsini, herşeyi. Ama hepsinin sonunda amaç hep aynı olacak. Paylaşmak” demiş. Takipçisi az olmasına rağmen enteresan bir ilgi gördüğünü söylediği bloğunda bazen günlük hayatını bazen profesyonel yazılarını bir arada yayımlamasından dolayı kişisel ile profesyonelliğin aynı yerde olmasının kendisine bir süre sonra anlamsız görünmeye başladığını anlattı. Sonrası malum. Profesyonel yazlarını profesyonel bir marka altında yayımlamaya karar verip Ağustos 2006’da ismi “web paparazzi”den üretilen Webrazzi’yi açar, Temmuz 2007’de de bu siteyi şirketleştirir. 2005 yılında açtığı blog, aslında Arda Kutsal’ı Webrazzi’ye götüren sürecin de başlangıcı.

“Webrazzi’nin yüzde 75’i bende. Gül gibi geçinip gidiyoruz.” diyen Arda’nın söyleşisinden aldığım notlar şu şekilde:

Arda Kutsal – Webrazzi Kurucusu

Webrazzi yazdıysa doğrudur

  • Webrazzi’de şu an 16-17 kişiyiz. Ekip bir ara 21-22 kişiyi gördü, o noktada bende delirme başladı. Tekrar 17’lere çektik çünkü bizim yapımızda bir şirket için verimlilik azalmaya başlıyor.
  • “Webrazzi yazdıysa doğrudur” diye bir algı vardır. Yazdığımız ve olmayan bir duyum büyük olasılıkla bugüne kadar ikidir. Yazdığımız genelde doğru çıkar.
  • Webrazzi konferanslarına bugüne kadar “geldik de hiç beğenmedik” diyeni görmedim. Dediyse de çok başka bir beklentisi vardır. Bugüne kadar yapılan tüm etkinliklerden herkes memnun kalıyor. O yüzden Webrazzi konferansları her zaman doludur. Çoğunlukla biletler erken biter.
  • Etkinliklerle ilgili en önemli ayrıntı: Webrazzi davetiye vermez.
  • Webrazzi’de bugüne kadar “Para verdim haberimi yaptılar” diyen bir insan olamaz, mümkün değil. Sponsorlu içerik var ama üzerinde sponsorlu içerik yazar. O yazıyı Webrazzi yazmıyor, sponsorlu içerik markadan gelir. Webrazzi’de reklam haberi yayımlamayız.

Cehalet mutluluktur

  • Konferanslarda yer almayı çok seviyorum. Sahnede olmayı seven bir adamım. Webrazzi sonuçta bir etkinlik şirketi değil. Etkinlik, yaptığımız işin sadece bir bölümü. Ama tabii ki sizlerin daha çok gözünüzün önünde olan şey etkinlik olduğu için algı hep Webrazzi, Webrazzi Summit gibi düşünülüyor.
  • Girişimciyim, zaten karakterim de öyle. Çok sevdiğim iki söz var: “Cahil cesareti” ve “Cehalet mutluluktur.” 
  • Girişim hızımız acayip yavaş gidiyor. Türkiye’de hâlâ olması gerektiği kadar yatırımcı yok, olması gereken kalitede girişim sayısı az. Bu arada girişimcilik kolay bir şey değil. Girişimcilerin çok rahat hayal kuramamalarını, hayal kurmayı biraz unutmuş olmalarını veya o cesareti gösterememelerini  anlıyorum. Yatırımcıların da biraz daha ürkek davranmalarını anlıyorum. Ama birkaç başarı hikâyesinden sonra her şeyin çok hızlı değişeceğini düşünüyorum. Ve şu an tam zamanı olduğuna inanıyorum. 13 yıldır bu işi yapıyorum bana güvenin. Şu anda tam zamanı. Çünkü paternler her şeyi çok güzel gösteriyor. 2008’deki ekonomik kriz sonrası hareketlerle 2009’da yaşadıklarımız, 2010’da nabız ve Türkiye’de internet ekosistemi adına 2011-2012’deki altın yıllar… 2008’den itibaren 2009, 2010’daki paternleri şu anda görüyorum. O yüzden de internet sektörü için 2020-2022’de tekrardan Türkiye’den bir yatırımcı ilgisi artışı ve belli bir değerlemenin üzerine çıkabilmiş girişimlerin sayısındaki artışı göreceğimizi düşünüyorum.

Hayatta apartman dairesine yatırım yapmam

  • Bugüne kadar 14 yatırım yaptım. Bunun 1’i exit oldu, 13’ü hâlâ aktif devam ediyor, bunların da sadece 2 tanesi Türkiye’de. Geri kalan hepsi yurt dışı yatırımlar. Bunun birkaç sebebi var. “Adam bize söylüyor neden kendi yapmıyor” demeyin çünkü o zamanlardaki etik anlayışım, rekabetin içinde bir yatırımcı olarak Türkiye’de yer almanın doğru olmayacağına dairdi. O yüzden de Türkiye’de rekabete girmeyecek işlere ortak olmaya çalıştığım için ancak 2 tanesine ortak olabilmiştim. Bu inancım değişti çünkü bana kimse “Arda bey çok etiksiniz gerçekten, bu davranışınızı çok takdir ettik, buyurun bu da plaketiniz” demedikleri için çok da kasmaya gerek olmadığına karar verdim. Türkiye’de artık iyi bir iş görürsem yatırım yaparım.
  • Ben hayatta apartman dairesine yatırım yapacak adam değilim. Ortada hiçbir şey yokken daha yarım saat önce tanıştığım bir insana çıkartıp 50 bin ,100 bin dolar yatırım yapabilen bir kafa yapısından geliyorum. Ama siz bana Ereğli Demir Çelik’i al derseniz almayacağım. Bankanın araştırmasının tavsiyesiyle beni arayan yatırım danışmanın bana “şu hisseyi al” demesi, risk anlamında benim için biraz önce tanıştığım bir insana para yatırmaktan daha büyük risk.

Elon Musk’ı ölmeden getireceğim

  • Girişimcinin, yatırımcının aslında ortağı olacağı gerçeğini unutmaması gerekir. Yatırımcıyı sadece para olarak görmemeli. Yatırımcının da o girişimciye inanıp güvenmesi lazım çünkü o işi o girşimci yönetecek. 
  • (Webrazzi konferanslarına getirmek amacıyla) Hayatta olsa Steve Jobs için uğraşırdım, Elon Musk için de bayağı bir kastım. Ama hâlâ uğraşıyorum, fırsat kovalıyorum. Konferansa gelmesi için şimdilik ileride gördüğüm bir şey yok ama Musk, hakikaten şu an dünyada getirmek istediğim Steve Jobs’tan sonraki kişidir. Çünkü kendisini şahsen seviyorum, tarzını seviyorum. Elon Musk süper PR dehası, çok hoşuma gidiyor o tarzı. Hastasıyımdır kendisinin, inşallah başaracağım, o ölmeden getireceğiz onu.