Çankırı Günlüğü

Uzun soluklu bir Eylem 3 Gençlik Projesine uzun soluklu bir “ara” verdiğimin farkındayım. Dolu dolu bir projenin ardından Aydın’ın kavurucu sıcağına, yüksek lisansın vakit alan derslerine alışmak zor oldu. Nihayet az önce bütün enerjimi toplayıp, Çankırı Günlüğü’nü tutmayı başarabildim :) 

Tadımız Tuz’umuz
Yerine Geldi!

Dünyanın Tadı:TUZ projesinin koordinatörü sevgili Taner, kardeşleri Sibel, Mithat ve yakın arkadaşı Mikâil ile öyle güzel bir program hazırlamış ki, karşılaştığım kültürel çeşitliliğin arasında başım döndü. Serbest zamanımız öylesine azdı ki, durup her günün ayrı ayrı notunu almakta zorlandım. Oteldeki odalarımızda sabaha kadar süren sohbetler ve eğlenceler, bütün günün yorgunluğunu silip götürüyordu. Her projede ya da proje eğitiminde olduğu gibi yine “kendimiz gibi insanlar”la karşılaşmış olmanın tadını çıkarıyorduk.

Çankırı’ya doğru yola çıkarken herkes gibi kurak, çorak, bomboş bir şehre gittiğimi hayal ediyordum. Öyle ki Çankırı’da 3 yıldızlı bir otelde kalacağımızı duyunca şaşırmıştım. Projenin 6. günü yapılan toplu değerlendirmede bütün arkadaşlarımın da dile getirdiği ortak bir itiraf vardı: Biz Çankırı’ya kötü önyargılarla gelmiştik. Dünyanın Tadı:TUZ projesinin amaçlarından biri de bu önyargıyı kırmak, dünyanın ikinci büyük kaya tuzu mağarasını bir Avrupa Birliği Projesi çerçevesinde tanıtmak ve bu vesileyle gönüllü turizm elçileri kazanabilmekti.

5 gün boyunca süren bir Çankırı keşfindeydik. Tarihi Çamaşırhane, bizim Çankırı ile kucaklaştığımız ilk mekandı. Dr. Rıfkı Kamil Urga Çankırı Araştırmaları Merkezi haline getirilen eski bir Çankırı Konağını ve Yârenler evini gezdik. Çivitçioğlu Medresesi‘nde muhteşem bir ney dinletisitaşmescityle karşılandık. Taşmescit‘e çıkıp Çankırı’ya tepeden baktık. Bir taraftan Çankırı’nın tarihi yerlerini gezerken diğer taraftan da alanında uzman kişilerden Alternatif Turizm, Çankırı’nın tarihi ve tuz’un sağlık açısından önemi konularında bilgiler aldık. Günlerdir adından söz edilen ve Türkiye’nin dört bir yanından gönüllüyü Çankırı’da buluşturan Kaya Tuzu Mağarısı‘na apayrı bir heyecan içinde giriş yaptık. Tek kelimeyle muhteşemdi. İnsanı ürperten, yerin 150 metre altında büyüleyici bir dünyaya sahipti Kaya Tuzu Mağarası. Yerel yönetimler bu mağarayı turizme -özellikle de astım hastalığına olumlu etkileri sebebiyle- sağlık turizmine açmayı planlıyor. Beni en çok etkileyen gezilerden biri kesinlikle Ilgaz Dağı oldu. Birkaç yıl içinde çok önemli bir kayak merkezi haline getirilmesi planlanan Ilgaz, güzelliğiyle aklımı başımdan aldı.

Proje programında yemekler özellikle Çankırı’ya özgü tatlardan seçilmişti. Ben, Merve ve Yıldırım projenin “doymak bilmez” katılımcılarıydık. Her yemekte göze batar olunca artık üçümüz bir arada oturur olduk :) O kadar çeşitli ikramlar vardı ki, artık neler yediğimi hatırlamakta güçlük çekiyorum. Asmalı Konak‘taki gözleme faciası dışında beslenme konusunda her şey kusursuzdu :) Her şey dolu dolu ilerlerken Duygu, Merve ve Erdinç‘le gece gündüz Tuz Tv çekimleri yaptık :) Digiturk reklamını Tuz’a uyarlayıp, bütün herkesi bir odaya hapsedip saatlerce deneme çekimleri yaptık. Hiç bu kadar şebeklik yaptığımı ve bu rezilliğimi onlarca insana seyrettirdiğimi hatırlamıyorum. Hatırlamıyorum çünkü ilk defa böyle bir şeye cesaret ediyorum :)

Çankırı’da değerlendirilmeyi bekleyen çok fazla tarihi yapı var. Büyük çoğunluğu da yerel yönetimlerin bilinçli adımları sayesinde günümüze kazandırılmış. Zengin bir kültürel mirasa sahip bu şehirden ayrılırken ardımda çok güzel anılar ve arkadaşlar bıraktım. Taner’i, kardeşleri Sibel’le Mithat’ı ve Mikâil’i tebrik etmemek mümkün değil. Katılımcıların büyük çoğunluğu öğretmendi ve hep şunu söyledim: Böyle güzel öğretmenlerle aynı yerde görev yapacağımı bilsem, hiç düşünmeden öğretmen olurdum :)
Bu konuyla ilgili 122 fotoğraf var