Dokuz Yıl Sonra Konya

1998 yılında ilk ÖSS’ye girdiğim günün gecesi Konya‘ya yola çıkmıştım. O zaman Abdullah abim gezdirmişti beni. Selçuk Üniversitesi‘ne hayran kalmış, ilk tercihlerimde burası yer almalı demiştim. Üniversite hayallerim Konya’dan çok sonra gerçekleşti. Pamukkale Üniversitesi’nin Fen Edebiyat Fakültesi girişinde Türkiye Eğitim Gönüllüleri‘ne gönüllü kaydı alınıyordu ve nasıl da heyecanla formları doldurmuştum. Ama ne var ki bu ilk gönüllülük atağımda ne beni ne de form dolduran diğer sınıf arkadaşlarımı arayan soran olmamıştı :)

Ateş Böceği Tırı‘nda başlayan gönüllü abilik-ablalığı, atölyeler, eğitimler, projeler, proje koordinatörlükleri, büyük organizasyonlar takip etti. Gönüllülük muhabbetlerinden sabah sabah içimiz bayıldı diyen gençliğin yanında biz hep birkaç kişi olduk. Birkaç yüz’ün arasında birkaç kişi yol aldık sosyal sorumluluk bilinciyle, toplumsal sorumluluk faaliyetlerinde. Ve ölene kadar devam etmesini dileğimiz bu heyecanın ve sorumluluğun geldiği son nokta Yeryüzü Gönüllüleri oldu.

Ulusal Ajans‘ın Avrupa Birliği Gençlik Programı kapsamında Eylem 1 (Avrupa İçin Gençlik) Eğitimi, ısrarla “Kağıt üzerinde değil sahada gönüllüğü” savunan bizler için en büyük hayallerden birine açılan önemli bir kapıydı. Ve 9 yıl sonra yine Konya’da 29 Nisan’dan 4 Mayıs’a kadar sürecek bir büyük proje eğitimi macerası… Yarın sabah bu büyük maceraya doğru yol alıyorum, içimde kocaman bir heyecanla…

ATEŞ BÖCEĞİ ÇOCUKLARI

Yunus, Erhan ve Uğur… Onlar bundan yaklaşık 4 yıl önce Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı‘nın gezici öğrenim birimi Ateş Böceği Tırı‘yla tanışan şanslı öğrencilerden sadece üçü. e-vren günlüğü’nde yer almalarının sebebi ise bu sabah öğretmenlik stajımda yaşadığım güzel sürpriz. 2003-2004 eğitim öğretim yılında ilk gönüllülük tecrübem Ateş Böceği”yle onların okulunda tanışmıştım. Ve bir zamanların ilkoköğretim öğrencileriyle yıllar sonra lise sıralarında kesişti yollarımız. Çarşamba günleri Yunus, Erhan ve Uğur’un Edebiyat dersinde kitap okuma saatleri yapıyoruz. Onlarla 1 ders saati vakit geçiriyorum. Bugün sohbet esnasında konu döndü dolaştı ve Ateş Böceği Tırı’na geldi. Çocuklar şöyle bir hafızalarını yoklayıp beni hatırladılar. “Ama o zaman sakalınız vardı hocam” dediler :) Onlara dağıttığımız bir sponsor firmanın şeftali kokulu sabunlarını hala unutmamışlar. O sabunların şeftalili mi, kavunlu mu olduğu ne kadar çok tartışılmıştı :)

O zamanın Ateş Böceği sorumlusu Muhammer Abi,gönüllülük kanınıza bir bulaştı mı kurtulamazsınız demişti. O tır, öylesine büyülüydü ki benim için, onunla yaşadıklarımı, dolaştığım dört okulu, onlarca öğrenciyi, diğer gönüllü arkadaşlarla tırda oynadığımız jengayı hiç unutamıyorum. Ateş Böceği, ilk gönüllülük tecrübemdi. Sonrası çorap söküğü gibi geldi. Muhammer Abi haklı çıktı. O gün bugündür Toplum Gönüllüleri‘nden Deniz Feneri‘ne kadar “hayata” gönüllü oldum. Bakalım nereye kadar sürecek kanımdaki bu bitmez tükenmez gönüllülük iksiri.

24 KASIM GELİR.

Henüz resmen öğretmenliğe adım atmadım. Şu sıralar Ağustos ayına kadar sürecek olan eğitimini alıyorum. Ama lisans öğrenciliğim ve gönüllülük çalışmalarım boyunca öğretmenliği olmasa da eğitmenliği iyi kötü tattım. Ateşböceği Tırı ile dolaşırken, Salavatlı Köyünde Kardeş Yürekler Projesi yaparken, Kemer Toplum Merkezi’ndeki drama çalışmalarımda, küçük arkadaşlarım, öğrencilerim oldu son 5 yıldır. Öğretmen sıfatıyla anılmadım şimdiye kadar ama bir öğretmen nasıl olmalı bunu tecrübe ettim. Yıllardır “benden öğretmen olmaz, ben başka şeyler olacağım” diye tuttururken bu mesleğe girmeye hazırlanıyorum. Hal böyle olunca her geçen yıl, bir öğretmen adayı olarak öğretmenler günümü kutlayanların sayısı bir iki artıyor :) Ama bugün gözlerimden yaş getiren en anlamlı ve sürpriz kutlama EFE’M’den geldi:

 

Bu mesajı bir şeye inandığım ve hatta bildiğim diyebileceğim geleceğin için yazıyorum: Benim gözümde geleceğin en parlak öğretmeni olacaksın! Öğretmenler günün kutlu olsun ÖĞRETMENİM!” / İbrahim SOYUÇOK