e-vren günlüğü 3. Yıl Tanıtım VideoBlogu

Uzun süredir yazıyorum… Bahaneyle üretiyorum… Bu vesileyle bambaşka bir alemde yaşıyorum. e-vren günlüğü sınırları içinde ortaya çıkan ama bana pek de benzemeyen ikinci e-vren’le büyük mutluluklar, sevinçler, hüzünler, sıra dışı tecrübeler paylaşıyorum. Bu e-lektronik yaşam serüveninde tanıdığım / tanımadığım pek çok insan beni yalnız bırakmıyor. Kimisi ses veriyor; kimisi yorumlarıyla renk katıyor; kimisi sessiz sedasız bu e-yaşam yolculuğuna ortak oluyor.

Kariyerimin en büyük parçası evrengunlugu.net’te yazmaya ve paylaşmaya devam ederken, uzun vadeli hedeflerimden birinin ilk adımlarını flickr‘da atmaya başladım. Özel yaşamıma tanıklık ettiğiniz gibi “adı bende saklı kariyer projemin ilk tohumlarına da ortak oluyorsunuz. Söyleyemediklerimi yazmaya, anlatamadılarımı paylaşmaya devam edeceğim. Okuyan okumayan ama hayatımda yer alan herkese yürekten teşekkür ediyorum.

İyi ki Varsınız

Canım ailem, sevgili Ayben, dosttan – kardeşten öte Harunum, canım kardeşlerim İlknur ve Fatih, bizim kız Deniz, hakim adayımız Betül Atlı, Çağrı Paçin, Ebruların Sultanı, Gülbahar, Güneş Yeşim, Neşe Altunal, Özlem Bilgi, Salih’im, Saliha Toksoy, Yasemin Hanım ve sınıf arkadaşlarım…

Dün doğum günümde beni unutmayıp aradığınız ve yanımda olduğunuz için teşekkür ediyorum :) Bu yol tek başına yürünmüyor, tek başıma yürütmediğiniz için de teşekkürler…

Yapayalnız bir doğumgünü sabahına gözlerimi açtım, hayatımda ilk defa. Ama akşama doğru Harun‘un sürprizi, akşam Fatih ve İlknur’un doğum günü organizasyonuyla bir kere daha yalnız olmadığımı, ne kadar da zengin olduğumu anladım. 2007’nin 26 Haziran’ı benim için çok önemliydi çünkü içimden bir his bunun Aydın’da ve ailemle geçireceğim son doğum günü olduğunu söylüyordu… Dün, belki de bunun bir provası yaşandı. Neyseki gece annemle kavuştuk yeniden :)

UA’nın Eğitimine Gidiyorum!

Başvuru sonuçlarını bekleme sürecinde içim içime sığmadı, sabırsızlığın en alasını gösterdim ve biliyorum Ayben, bu zaman zarfında sürekli başının etini yedim. Neyse artık sen de rahatladın ben de. Çünkü günlerdir beklediğim telefon bugün Ankara’dan geldi: Ulusal Ajans‘ın Konya‘daki eğitimi için yaptığım başvuru kabul edildi :) Salihim, senin de gözün aydın!

Ben İngilişçe Bilmiyor[muş]um!

Malum Pazartesi 23 Nisan. Neşe doluyor İnsan! Denizler de 23 Nisan Festivali için gelen Sırbistanlı bir kız öğrenciyi misafir olarak almış. Hep beraber toplandık Mesire’de sabah kahvaltısı yaptık. İngilizce kursunun birinci kurunu başarıyla bitirip, ilk sertifikamı almaya hak kazandım ama gördüm ki bende listening var, speaking yok :) Kahvaltı masamızdaki iki Sırp öğrenciyle iki kelam laf edemedim :)

Fatih‘le ben İlknur‘un Adana‘ya canlı telefon bağlantısıyla baktığı kahve falını gözümüz kapalı dinliyoruz. Bu kadar heyecanlı bir durum yani. 23 Nisan ekibi “seramoniye” gidince Fatih, İlknur ve Ziya ile kahvaltı sefasına devam edelim dedik. Ayben de kahve falı vesilesiyle “mekanik de olsa” masamıza dahil oldu.

Ayben’in bildirisinin kabul edilip Sivas’a gideceğini adım gibi biliyordum. Öyle ki, ben ağzımı bile açmadım ama fincanına yansımış :)

Dün 20 Nisan’dı. UA eğitimi için başvurusu süresi doldu. Gözüm kulağım gelecek e.postada. 30 Nisan’da Konya’da olmak is-ti-yo-rum!

25. SAAT

Neler olmuş neler bitmiş…Benim sosyo-toplumsal gönüllü arkadaşım Ayben, harika bir yazıyla e-vren günlüğü’nü renklendirdi. Kısa ama öz yazıydı.

Canım kardeşim Hikmet, Şubat’ta MisAfiR KaLeM olarak beni hayrete düşürmeye hazırlanıyor. Edebiyatçılığını konuşturup, fotoğrafları kadar muhteşem bir yazı ortaya çıkardığından hiç şüphem yok.

yunusevren.blogcu.com’da sık sık e-proje yapardım diğer blogcu arkadaşlarla. Umar‘la bu geleneği e-vren günlüğü’nde de başlatmış oldum, bir vesileyle. Özlemişim böyle ortak ürünler ortaya çıkarmayı.

İlkokul öğretmenimin izini buldum. 3-5 güne kadar müjdeli haberi yazacağım ayrıntılarıyla. Ama önce ben bir üzerimdeki şoku atlatayım…

3 haftalık tatile girdim ama gündem epey kabarık:

Sevme Sanatı, Öğretici Ruh, Sıradışı Yaşam Becerileri kitapları bir an evvel okunacak.
Şu Avrupa Birliği Projesine adam gibi bir isim bulunacak :)
İngilizce kursunun ilk 8 ünitesi detaylı bir şekilde tekrar edilecek.
Akşamüzeri sağlıklı yaşam yürüyüşlerine tekrar başlanılacak.
Ziya‘nın arkadaşıyla görüşülüp, gitar kursu için gün belirlenecek.
Spor salonuna gideyim mi gitmeyeyim mi, iyice oturup düşünülecek :)
Okul açılmadan önce bir haftasonu Manisa’ya Harun‘un yanına, bir başka haftasonu da Marmaris’e Mustafa‘nın yanına gidilecek.
Unutma, Şubat sayısında Şiir Antolojisi veren Kitap-lık dergisi alınacak. Hemen bitiyor :(

İyiler Mutlaka Kazanır!

{Ocak ’07 MisAfiR KaLeM Yazısıdır}

Bundan üç ay önce işyerinde oturuyor ve bilgisayarda bazı işleri yapıyordum. Aynı zamanda da radyo da Slow Türk’ü dinliyordum. Müzik bitti ve Dj; “reklâmlardan sonra tekrar buradayız” dedi. Reklâmlara girildiğinde de birden Levent Yüksel’in sesi geldi. Bir reklamın müziğini seslendiriyordu. İlk dikkatimi çeken şey müziğin insanı rahatlatan tınısıydı ama daha sonra beni asıl vuran şeyin sözler olduğunu fark ettim. Sözler şöyleydi;  Continue reading →