Yağmur yağıyor Aydın’a şu an. Balkondaki çamaşırlar ıslanmış. Annem telaşlarda :)
Aydın’a döndüğümden beri Seda’yla ilk defa az önce konuştum telefonla. Biraz olsun kendine gelmiş. Cumartesi köye geleceğimi söyledim. “Hüss’e söyle” dedim, “yemek yemezse gelmeyeceğim.”
Yengem Pazar günü dönüşte Hüss’ü Aydın’a götürmemi söyledi. Köyde hava çok soğuk, hasta olmasından korkuyor. Çok mutluyum, yeniden Hüss…
3 haftalık aradan sonra yarın ingilizce kursum yeniden başlıyor. İngilizceden de nasibimi alacağım sanırım.
Birkaç saat sonra Nisan MisAfiR KaLeMim Mustafa‘nın yazısı yayına giriyor. Onun adından çok bahsetmişimdir bazı yazılarımda. “Ellerine sağlık” dedirtecek son derece anlamlı bir yazı yazmış. Çok konuştuk, çok bekledik. Mustafa’m görücüye çıkıyor, hadi bakalım.
Adnan Menderes Bulvarı‘nı bilmem kaç milyonuncu kez arşınlarken Aykut Bey(!)leri fırçalamayı da ihmal etmedim. Beni aramayan sormayan, ihmal eden dostlarım, böyle durumlarda başlarına gelecekleri çok iyi bilirler. Saat 21:00. Şu sıralar Aykut’un gelmesi gerekiyor :) {Laftan, sözden, cep mesajından, epostadan, tehditten anlamayanın sanal alemde afişe edilmesi kaçınılmazdır. Ey Aykut bu taş, hayatımdaki sen ve senin gibiler için!}