Bahtiyar Amcamızın Hatırasına

Bahtiyar Amcamızın Aziz Hatırasına...

Bahtiyar Amcamızın Aziz Hatırasına…

Dedemin en küçük kardeşi; annemin amcası, bizim sessiz sakin kendi halinde garip Bahtiyar Amcamızı 15 Mayıs 2013 tarihinde trafik terörüne kurban verdik. Hep tebessüm eder, kimseyi kırmaz, öylesine kendi halindedir ki varlığını bile bazen fark ettirmezdi. Birkaç saat sonra toprakla buluşacak; ömrünün tüm yükünü omuzlarından atacak. Bahtiyar Amacımızın ruhuna bir Fatiha rica ediyorum; nur içinde yatsın!

ÖLÜM ÇOK AĞIR…

Ağır açan bir gül kadar hafifken merhamet,

Ölüm çok ağır Allahım

Ölüm çok ağır, affet.

[musalla taşında açan gül, Hüseyin Atlansoy]

15 Ocak 2007 Pazartesi. Saat 14:00 sıraları. Yirmi beş yıldır arada bir uğradığım, yakınından geçtiğim Tellidede Mezarlığı’nın insanı kendinden geçiren ağaçlı yolunda ilk defa kendi kanımdan biriyle son kez vedalaşmak için yürüyorum. Bahtiyar Amcam, sağlı sollu uzanan mezarları gösterip: “İnsanlar 70-80 yıl yaşıyorlar ama 100-200 yıllık mezarlarda yatıyorlar” diyor usulca. Dünyada geçirdiğin vakitten kat be kat fazlasını geçiriyorsun kara toprağın altında. Birileri gelsin de ruhuna Fatiha okusun diye yol gözlüyorsun. Ama sanki gerçek özgürlüğüne bedenin hapsinden kurtulunca kavuşabiliyorsun. Tıpkı, seksen üç yıllık ömrü gurbetlerde, ana-baba, kardeş hasretiyle geçen anneannem gibi…

Anneanemim yeşil gözlerinin bu yalan dünyaya kapanmasının üzerinden altı gece geçti. Teyzemler, dayımlar, torunlar hepimiz dedemin yanında yatıp kalkıyoruz, ev sessizliğe bürünmesin, karanlığa gömülmesin diye. Her gün ev, başsağlığı için gelenlerle dolup dolup boşalıyor. Ama bunca insana, evin içinde dolaşan onca nefese rağmen dedem, gizliden gizliye anneannemin soluğunu arıyor namazlarını kıldığı her zamanki seccadesinin üzerinde. O gün bu gündür akşamın hep aynı saatinde sessizce odasına çekiliyor dedem ve işte o zaman acılarıyla başbaşa kalıp kimbilir neler konuşuyor anneannemle…

YENİ YIL BAYRAMI

Bu Kurban Bayramında apartmanımızın bahçesinde belki de ilk defa kurban kesilmedi. Her yıl arefeden yeğenler ve kardeşlerle bir araya gelir, güle oynaya kurban kuyusunu kazar, bahçeyi yıkar, süpürürdük. Ertesi gün de bayram namazından hemen sonra kurbanlıklar kesilir, bir tarafta etler bölünürken diğer taraftan da kavurmalar, ızgaralar yapılırdı. O zamanlar dedemler, teyzemler ve dayımlar aynı apartmanda otururduk. Bu yıl, hem mahallemizde kurban kesimi yasaklandığı için hem de yine bir arada olalım diye Kardeşköy‘de annemin amcasının bahçesinde kestik kurbanı. Geçen yılki Kurban Bayramlarına göre fazla çalışmadım bu yıl ve belki de bu yüzden çok üşüdüm :)

Bana Hazır Mesaj Muamelesi Yapma!
Bu bayramda da toplu kutlama mesajlarından nasibimi aldım. Sabahtan geceye kadar gerek yılbaşı gerekse bayram için atılan hazır mesajlardan dolayı epey başım ağrıdı. Zahmet edip, bir iki karakter fazla tuşlayıp bayramımı ve yeni yılımı kutlayanlar dışında toplu mesaj gönderenlerden hiç birine cevap yazmadım. Muhtemelen bu yazıyı okuyan pek çok insan da hazır mesaj gönderenlerden :) “Herkese tek tek yazmaya vaktimiz yok” diyenleri duyar gibiyim. Biz ne gereksiz uğraşlara vakit bulabiliyoruz ama değil mi? Adı üstünde: Bayram bu!

65 yıllık bir ilk: Yılbaşı ve Bayram aynı güne denk geldi. Gündüz kurban telaşı olunca akşam Hüss‘le bayram harçlıklarımızı birleştirip alış verişe çıktık. Onun tabiriyle “büssürü büssürü” yiyecek aldık. Akşam televizyon başında çatlayıncaya kadar yedik :) Avrupa Yakası‘yla Beyaz Şov arasında gidip gelirken arada bir popstar alaturkaya da göz atmayı ihmal etmedik :) Bizde yeni yıl kutlanır mı? Biz yıl sonunu kutlarız ailecek :) Babamdan bize böyle miras kaldı. Böyle günlerde hep bir arada olmanın tadını çıkarırız, çocukluğumdan beri. Dışarıda arkadaşlarımızla program yapmak resmen yasak olmasa da biz yılbaşı akşamlarını bütün aile bir arada değerlendirmeyi yeğleriz.

Seneye ya da birkaç yıl sonra kimbilir nerelerde olacağız görev/meslek icabı. Belki de bize verilen soluk alıp verme sayımız yetmeyecek seneye bir arada olmaya. Babam bile sadece 90’lı yılların yılbaşı video görüntülerinde kaldıysa, biz “sarılıyoruz birbirimize her fırsatta vakit varken.” Elin Noeli umurumuzda değil…