Geçen yıl tam bugün bu saatlerde Emine Ninemizde iftardaymışız. Fotoğrafın altında 22.10.2005 tarihi; içinde de bugün sınıf öğretmeni olan Betül, Bilal Emrah; matematik öğretmeni olan Deniz; felsefe grubu öğretmeni olan Ziya ve üniversitede okutman olan İlknur… Bilal Emrah ve Betül’le çok fazla Continue reading →
Tag / betül a
Ah Salavatlı Ah Kardeş Yürekler!
Haftalardır beklediğim gün geldi; öğle vakti İlknur‘la buluşup Sultanhisar‘ın yolunu tuttuk. Az sonra ADÜ Sultanhisar MYO Sera Süs Bitkileri 2. sınıf öğrencileriyle buluşacak, hep beraber devasa bir serada inceleme yapacak; oradan da 4 yıl önce “Kardeş Yürekler“ projesiyle yüreğimizin bir parçasını bıraktığımız Salavatlı İlköğretim Okulu‘nu ziyaret edecektik. Her şey öyle peşi sıra yaşandı ki “bütün bu duygu karmaşasını eve gidince idrak edebileceğim“ demiştim, öyle de oldu…
ADÜ Sultanhisar MYO’dan hareket edip ilk durağımıza vardığımızda gözlerime inanamadım. Continue reading →
İftar Olur Biz Emine Nine’ye Gideriz!
Hiç tatmadığımız acılara, tanık olmadığımız olaylara göğüs germiş tam 85 yıldır Emine Nine. İlk toprağa verdiği kızı 8 yaşındaymış daha. 15 yaşındaki oğlu takip etmiş bunu. Üçüncü kızının ardından hayat arkadaşını da kara toprağa teslim etmiş ansızın. Bütün bu acılar karşısında kısmi felç geçirmiş… Hayatın son büyük darbesi de 8 ay önce oğlunun ölümüyle olmuş. Evine giderken yolda kalp krizi geçirerek ölen oğlundan sonra 8 aydır yaşam sevincini, her şeyini yitirmiş tamamen Emine Nine… “Ben ölümü bekliyorum artık.” diyor… Hayatta kalan tek bir kızı var, o da Almanya’ da yaşıyor…
“4 yavrumu toprağa gömdüm ben.” diyor Emine Nine. “Bir de aynı yastığa baş koyduğum kocamı…” Yıllardır tek başına bir göz odada geçen bir ömür…
Hiç tatmadığımız, yaşamak da istemediğimiz acılarla yüzleşmiş Emine Nine. O’nu dinledikten sonra “ölümü istemek bir an önce” çok da kötü gelmiyor insana… Tek başına yaşamak; hem de 4 yavrunun bir eşin ölüm acısını duyarak… Dayanılır gibi olmasa gerek…
Emine Ninemiz 8 ay önce yitirdiği oğlunun ardından eski gücünü kaybetti iyice. Evinden çıkmıyor, iftar davetlerini kabul etmiyor. O, kendi deyimiyle “ölümü” bekliyor… Biz de Ziya, Deniz, Bilal, Betül ve İlknur’ la aldık yemeğimizi, ekmeğimizi, hurmamızı, çayımızı, iftar vakti çaldık kapısını Emine Ninemizin. Onun yıllardır tek başına geçen “garip akşamına”, “kuru iftarına”, renk katmak istedik. Bir kaç saatliğine de olsa ona yalnızlığını unutturmak, onun dertlerini dinlemek istedik. Bunu başardık da sanırım. 6 arkadaş huzurlu bir şekilde gönlümüz rahat ayrıldık Emine Ninenin yalnızlık kokan evinden; elini öpüp, hayır duasını alarak.
Ahir zamanın saçma sapan koşuşturmaları içinde unutuyoruz Emine Nineleri, sevdiklerimizi, hatta kendimizi bile. Ölüm, yalnızlık, yaşlılık, yoksulluk hiç gelmiyor bile aklımıza. Kalan ömrümüzde hayatın bize ne gibi roller biçeceğini, her yeni günde nelerle karşılaşacağımızı bilmiyoruz, gözümüz kapalı son sürat yol alıyoruz şu fani dünyada.
Geç değil hiç bir zaman… Yalnızları, yoksulları, yaşlıları, düşkünleri mutlu edebilmek için daha çok Ramazan iftarları, daha çok günlerimiz var. Haydi, bırakın elinizdeki işleri bir günlüğüne… Milli Maçı, Tv dizilerini, parayı unutun bir kaç saatliğine, ihmal edin… Emine Ninelere koşun… As’l olan onlar çünkü…
—
Bu yazı, Salih GÜRBÜZ tarafından Radyo Gençlik’te Ramazan Programında seslendirilmiştir.