Dijital Ekranlar Ardında Hayatın Gerçeğini Kaçırıyoruz!

Bunu fark edeli uzun zaman oldu; dijital ekranlar ardında hayatın gerçeğini kaçırıyoruz!

An’ı yaşayamadığımız anlardan biri; 29 Ekim’deki Cumhuriyetimizin 90. Kuruluş Yıl Dönümü kutlamaları sırasında Beşiktaş’ta bir nokta. Bu karedeki herkes gibi ben de Boğaz’daki muhteşem havai fişek gösterisini çekmeye çalışıyorum? Niye? Anadolu Ajansı’da çalışıyorum ya tüm dünyaya servis edeceğim sanki! Oysa internette birkaç saat sonra profesyonel ellerden çekilmiş o görüntülere ulaşmak mümkün, biz gösterinin tadını çıkarmaya bakalım!

Ama hayır, o anı ölümsüzleştireceğiz, hatıra kalsın diye çekeceğiz derken körleşiyor, tanıklık ve yaşanmışlıktan uzaklaşıyoruz. Arkamda genç bir arkadaş ‘şu telefonları indirseler de gösteriyi seyredebilsem!’ dedi. Çok da haklıydı. Dijital hafızamız için insanların gerçek hafızalarını engelliyoruz. Oysa o gösteriler biz insanoğlu için yapılırken o insanoğlu en arkada kalıyor; en ön makinelerin oluyor!

Cumhuriyet Açılımı

cumhuriyet 86. yaşındaBugün 86. yılını kutladığımız Cumhuriyet,  sadece bir gazete isminden ibaret değil. 75 milyon Türk vatandaşının hayatını derinden etkileyen, şekillendiren bu yönetim şeklinin ismi Arapça cumhur kelimesinden gelmekte. Halk, ahali, büyük kalabalık anlamlarına gelen bu sözcüğe zarf eki olan -iyet eklenerek halka ait olan yönetim açılımında yeni bir sözcük türetiliyor: Cumhuriyet.

TDK Türkçe Sözlükte Cumhuriyet: Milletin, egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı yönetim biçimi olarak tanımlanıyor.

Cumhuriyet, Türkiye’de her ne kadar demokrasi sözcüğüyle eş değerde ve eş anlamlı olarak algılansa da ikisi birbirinden bağımsız kavramlar. Örneğin İran, Suriye, Azerbaycan birer cumhuriyet devleti olmasına rağmen İran, antidemokratik cumhuriyet örneği teşkil edebiliyor; Suriye ve Azerbaycan’da iktidar “babadan oğula” geçebiliyor. Bu tuhaflık, o ülkelerin halkın egemenliğine imkan tanıyan demokrasiden yoksun olmalarından kaynaklanıyor. Bunun yanında rejimleri cumhuriyet olmadığı halde demokrasinin hakim olduğu monarşiyle idare edilen devletler de var: Birleşik Krallık, Danimarka, Hollanda, İsveç, Japonya gibi.

Cumhuriyet rejimi, en çok demokrasiyle yakışıyor; demokrasiyle beslenmeyince pek de bir anlam ifade etmiyor. Cumhuriyet’i en güzel “demokrasi”nin taçlandıracağını bilen Mustafa Kemal de boşunademokrasi ilkesinin en çağdaş ve en akılcı uygulamasını sağlayan yönetim şekli cumhuriyettir. demiyor.

Öğretmen olarak bir 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı resmi programı içerisinde ilk kez yer aldığım bu günde Hüss de bayramı benim yanımda kutladı.  Cumhuriyet’e sahip çıkarken diğer taraftan da demokrasiyi canlı tutabilmek,  86 yıl önceki emaneti asırlar sonrasına bile layıkıyla teslim edebilmek ümidiyle…

evrengunlugu.net, 5. yılında sosyal sorumluluk gereği Türkiye Omurilik Felçlileri Derneğinin kampanya ve projelerini destekleme kararı almıştır. Ziyaretçilerini de TOFD’a destek olmaya davet etmektedir.TOFD’aulaşın; gönüllü olun; 3430‘a boş bir sms atarak “Akülü Tekerlekli Sandalye Kampanyası”na 5 TL’lik bağışta bulunun.

Bugün 85 Kere CUMHURİYET!

Sabah saat 07.00 Evren amca saçıma cöle sürer misin?diyor bizim civciv. Okulunun bayram etkinliğine gidecek, şiir okuyacak ve yakışıklı olmak istiyor :) Önce saçlar “cöle”leniyor, sonra kahvaltı eşliğinde bir taraftan çizgi film seyrediliyor diğer taraftan da az sonra okulda okunacak şiirin tekrarı yapılıyor:

Dalgalan bayrağım benim canımsın

Toprağa dökülmüş şehit kanısın.

Niçin ayın var niçin yıldızın var

Yaşayacak ulusun sonsuza kadar!

Seninle başım dik yüreğim güçlü

Yüce bir varlıksın yücelttin Türk’ü

Her zaman yurduma düşmeli gölgen

Böyle olmazsa yaşayamam ben

Böyle seslendi Hüss, öğrenim hayatının ilk Cumhuriyet Bayramı‘nda, okul arkadaşlarına. Bayrağım şiirini ana sınıfında ezberlemişti ve o gün bu gündür sürekli dilindeydi. Gün geldi, bu gün 29 Ekim oldu ve Hüss, ilkokulun ilk basamağında mikrofonun başına geçip, o çok sevdiği Türk Bayrağı‘nın adına yazılmış şiiri okudu. Cumhuriyetimiz 85 yaşına basınca daha bir anlamlı, daha bir özeldi 29 Ekim 2008 tarihi. Ülkemiz, terörle ve global ekonomik krizin etkileriyle boğuşurken Cumhuriyet’e daha çok sahip çıkmamız gerektiğini daha iyi anlıyor muyuz, bilemiyorum. Anlayanlar her şekilde ve her fırsatta elinde Türk Bayrağı ile ya sokakta, ya balkonda, ya pencerede ya da arabasında. Ama Cumhuriyet’in ve Bayramı’nın en güzel tadını çıkaranlarsa yine çocuklar.

En Küçük CUMHURİYET!

Hüss’ün okulundaki 29 Ekim töreninde minik Tuğba da vardı. O, bu gün oradaki en küçük Cumhuriyetti, bir cumhuriyet bebeğiydi. Tuğba, e-vren’in objektifi’nden yansıyan utangaç ayakların sahibi, Hüss’ün sınıf arkadaşının da kardeşi :)

Cumhuriyet, bitmeyecek bir rüya! Bu rüya bir kere daha kutlu olsun. Özel birkaç kare evrengunlugu/flickr‘da