e-vren Öğrencileriyle Dalama’da İftar

Dün, Dalama Lisesi öğrencilerimle Dalama’da iftarı yemeği yedik. Öğrencilerimden Halil‘in çalıştığı pidecideydik. ikram ve ev sahipiliği harikaydı. Daha harika olansa çok özlediğim öğrencilerimle birlikte geçirdiğim vakit ve yemeğin sonunda servis edilen üzerinde meşhur Dalama dondurmasının yer aldığı tahinli pidelerdi ;)

İftar sofrasında yer alamayıp da yemek sonrası aramıza katılan öğrencilerimle de beraber saat 22’ye kadar vakit geçirdik. Çoğuyla neredeyse 1 yıldan fazla zamandır görüşemiyorduk. Dalama’dan son ayrılışım üzerinden de epey zaman geçmişti. Pek çok öğrencim fiziksel anlamda değişmiş, zayıflamış, boyları uzamış, daha bir yakışıklı ve güzel olmuşlar ;) Kimisi liseye devam ediyor kimisi üniversite sıralarında oturuyor kimisi de üniversite tercihi yapıyor ama baktım ki hepsi hâlâ birer e-vren öğrencisi ;) Onlar, beni her seferinde Dalama’ya sürükleyen, öğretmenlik ruhumu hep canlı tutan ve Aydın’ın bu küçük kasabasıyla bağımı bir türlü koparttırmayan yüreği zengin gençleri. Onlar benim gençlerim!

facebook’evreni ] facebook sayfası ] twitter’evreni ] RSS abonelik

Öğretmenliğe İkinci Ara

Bugün Dalama Lisesi‘nde ikinci yıl sonu karne heyecanı, ikinci mezunlarım ve Dalama’ya ikinci vedam. 

Dalama‘da öğle yemeği yemeğe en çok gittiğim pideciye yemek yemeğe gittik.

Yemekten sonra da öğrencim Müge‘nin evde demleyip getirdiği çayları içip böylece 18 Haziran karne gününü sonlandırdık.

Yukarıda Dalama’ya ikinci vedam olduğunu yazdım ama öğrencilerim, onlarla asıl ne zaman vedalaşmaya geleceğimi biliyorlar; o yüzden bugün kısa bir süre sonra tekrar görüşmek üzere ayrıldık.

Ve sıra geldi 2 yıllık öğretmenlik ve Dalama lisesi maceram boyunca öğrencilerimle çekildiğim bütün fotoğraf arşivini paylaşmaya:                                                                                                        

 

 

 

……………………………………………………………………

evrengunlugu.net, 5. yılında sosyal sorumluluk gereği Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği‘nin kampanya ve projelerini destekleme kararı almıştır. Ziyaretçilerini de TOFD’a destek olmaya davet etmektedir. TOFD’a ulaşın; gönüllü olun; 3430‘a boş bir sms atarak Akülü Tekerlekli Sandalye Kampanyasına 5 TL’lik bağışta bulunun.

Koçarlı’ya İkinci Selam

Dün, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı resmi törenini Dalama meydanında gerçekleştirdik, öğrencilerimin Gençlik Bayramı’nı kutladım ve bir sonuca daha vardım: Bu tür organizasyonlarda en stresli gün resmi tören günü olsa da en yorucu kısım haftalarca süren hazırlık çalışmaları, provalarmış. Her şey göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor ;) Gençlik Bayramımızla igili bir iki fotoğrafı elime geçtiklerinde e-vren günlüğü’ne not düşeceğim.

Bayramın yorgunluğu ve ruhumdaki farklı tesiri günün geri kalanında başka bir şeyle meşgul olmamı gerektiriyordu ;) Yine Ümran babanın daveti ve ulaşım sponsorluğunda Koçarlı sokaklarında ve Koçarlı’nın dağ köylerindeydim.

ilk kez 12 Ekim 2008 tarihinde gidip gördüğüm {şurada} Koçarlı’ya ve köylerine duyduğum Continue reading →

Öğrencilerimden Ayrılık Vakti

3 Kasım 2008, 11A sınıfı. Dolanan dilim, titreyen ellerimle karşılarına çıktığım ilk sınıfım. Yedi ay boyunca yaşanacak bir rüyanın ilk günü…

12 Haziran 2009… Gelmesini hiç istemediğim ayrılık vakti gelip çattı tüm ağırlığıyla. Yürekten inanarak yerine getirmeye çalıştığım öğretmencilik’i kağıt üzerinde resmen sonlandırmama saatler kala elimde karnelerle girdim sınıfıma. Her bir öğrencimle çekildiğim siyah beyaz fotoğraflarımızı iliştirmiştim karnelerine. Yaşadığımız ilkler elbet hatırlarında kalacaktı da küçük bir karne hediyesi olarak Evren öğretmenlerinin son bir anısı onlara refakat etsin yol boyu istedim. 9. sınıflarla vedalaşmaya doyamadık, 12’lerle konuşmaya… Hiç kötü anımız yok dedik, varsa da unuttuk. Hepimiz aynı rüyayı gördük, aynı hayali doyasıya yaşadık.

Dönemedim o gün Aydın’a. Fotoğraflar çekildik, dertleştik, geçmiş günleri yad ettik, müzik eşliğinde dans ettik… Hava kararana kadar okulun bahçesinde odun ateşiyle semaver yakıp çay içtik, edebiyat dersi için ezberlenen şiirleri dinledik, ağladık… Çok ağladık…

Akşam, Dalama‘nın eski parkında toplandık. Anneler babalar da gelmişti. Ne çok kalabalıktık, inanamadım. Babalarla helalleştim, ağlayan anneler gördüm, onların KPSS adına hayır dualarına amin dedim. Gecenin geç saatlerine kadar şarkılar, türküler söyledik hep birlikte. e-vren öğrencileri, sadece bana değil, Dalama’ya ilkleri yaşattı dün gece de…

Gece, öğrencilerimin evinde kaldım. Sabah da 10.20’de ayrıldım Dalama’dan… Yüreğim buruk, gözlerim dolu, beynim bir dünya hatırayla bezeli her gün 1 saat 20 dakika katettiğim yolları seyrettim…

Ben, öğrencilik hayatım boyunca birkaç öğretmenim haricinde çoğundan nasıl bir öğretmen olmamam gerektiğini öğrenmiştim. Sahip olamadığım ama yaşamak istediğim öğretmenliği yaşatmaya çalışmıştım hayatımın bu ilk tecrübesinde. Benim canım 75 öğrencim de bana, nasıl bir öğretmen olmamgerektiğini öğrettiler. Öğretmenliğe veda mı bu benimkisi yoksa bir ara mı zaman gösterecek. Ama sınavları aşamayıp, hiçbir zaman atanamasam bile hiç öğretmenlik yapmadım demeyeceğim. Benim 75 e-vren öğrencim var; kendilerine “e-vren’in gençleri” diyen….

Öğrencilerimle çekildiğim tüm fotoğraflardan oluşan albüme aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz:

Öğretme’nin “E” Hali

Kirazı Dalından Yemenin Tadı

Öğle yemeğine öğrencim Hülya’nın evine davetliydim. Leziz yemeklerden sonra yetiştirdikleri atlara bakmaya gittik. Öğrencimin babası, büyük bir özenle atlarını her gün kaşağıladığını, özellikle koşucu olanına her gün mutlaka koşu çalışması yaptırdığını söyledi. Evlerindeki defteri görünce çok şaşırmıştım. Atların hepsinin doğum tarihlerini not etmişlerdi. Fotoğraftaki sarı tay 23 Nisan 2009 doğumluydu :) Bir ata en yakın ne zaman yaklaştım hiç hatırlamıyorum. Bugün öğrencimin sayesinde 9 atla beraber epey vakit geçirdim.

Okuldan sonra da Mügenur ve Onur öğrencilerimin Köşk’ün Kızılcaköyü’nde yaşayan anneannesigilin bahçesine gittik. Dalından kiraz topladık, erik yedik, semaverde çay içtik. Bahçelerin arasından dolanan dere boyu yürüyüp fotoğraf çekilirken pantolonumun arası da yırtıldı :) Dağa taşa tırmanmaya benim pantolonun sosyetik dikişleri dayanamadı sanırım :)

Ve yarın karne günü… Öğrencilerimle son günümde kasabanın parkında sabahlayacağız… Yüreğimdeki derin hüznü yüzlerce fotoğraf eşliğinde cumartesi günü e-vren günlüğü’ne not edeceğim. Hayatımın ilk öğrencilerini, her bir e-vren öğrencisinin ismini buraya tek tek işleyeceğim.

Dalama’nın 19 Yeni Şairi, Gönülleri Fethetti

Dün akşam sadece ben değil 75 öğrencim, aileleri ve Dalama Lisesi bir ilke şahit olduk… Dalama halkı, kasabasının okuyan gençlerinin nelere imza atabildiğine bire bir tanık oldu ve  eminim onlarla gurur duydu. Göster Şiirini, Konuştur Şairliğini, adına yaraşır şekilde pırıl pırıl 19 öğrencinin kendisini gösterdiği, gençliğini konuşturduğu bir şiir dinletisi oldu.

Yaklaşık 1 saat süren özel şiir dinletisinde her bir öğrenci sevgili Nur‘un radyo kayıtlarıyla sahnedeki yerlerini aldılar ve şiirlerini provadakilerden çok daha ayrı bir heyecanla seslendirdiler. Kimisinin ailesi sadece kendi çocuğu değil, her bir öğrenci de şiirlerini okurlarken gözyaşlarını tutamadı. Bilal Oğlantürküsünün koro halinde söylenmesiyle başlayan program, Veda Busesi şiiri okunduktan hemen sonra  sinevizyona yansıyan Zeki Müren, Muazzez Ersoy ve Zara yorumlu Veda Busesi şarkısınyla coşkusunu iyice arttırdı. Şiir dinletsinin özellikle aileler için en büyük sürprizi hiç şüphesiz evlatlarının hayat hikayelerinin ve fotoğraflarının yer aldığı kısa sunumlardı. Hepimizin iyive yüreğini kabartan ve herkesi aşka getiren, programın sonundaki semazen gösterisiydi. Evren’in en muhteşem Efesi, onca işine gucüne rağmen 19 öğrencim için okuduğum metin eşliğinde sema etti. Bu hepimiz için eşine az rastlanır bir gösteri olmuştu.

Berkant’ın eşliğinde Samanyolu’nu söyledik hep beraber. Dalama Lisesi’nin bütün öğretmenlerini sahneye davet etmiştik. El ele kol kola “Bir Şarkısın Sen” derken unutulmaz bir eğitim öğretim yılını, unutulmaz arkadaşlıkları, paylaşımları ve unutulmaz bir geceyi mazide bırakmak üzere olduğumuzun farkındaydık. Mikrofonu elime aldığımda tek söyleyebildiğim anne ve babaların böyle güzel evlatlar yetişrtirdikleri için haklarını helal etmeleriydi. Çünkü, o yüreklerin sevgisinden ötürü gitmek bize çok zor geliyordu. Salonun sıcaklığına rağmen salonu tıklım tıklım dolduran Dalama halkının, programın sonuna kadar gitmeyip programı seyretmeleri beni en çok mutlu eden ayrıntılardan biriydi. Gösteriden sonra fotoğraf çekilme karmaşasının arasında konuşabildiğim kadar konuşmaya çalıştım velilerle. Liselerine sahip çıkmalarını rica ettim onlardan…

Kardeşlerim Ziya, İbrahim, Fatih ve İlknur o gece beni yalnız bırakmadılar. Programdan sonra okulun yanındaki pastanede dondurma, lisemizin bahçesinde kiraz yedik; öğrencilerle sohbet ettik. Haftalardır hazırlandığımız program bir çırpıda bitmişti sanki ama gecenin Dalama kısmının son bulmasını istemiyordum içten içe..

Şimdi yeni hayaller, yeni heyecanlar peşinde koşma vakti. Ama nerede.. Ama ne zaman… Kimlerle ve ne şekilde. Kim bilir…