KÜRESEL ISINMAYA NE OLDU?

Bu sezon (2007-2008) kış biraz uzun sürdü, ilkbaharı bile etkisi altına aldı, şakır şakır yağmurlar yağdı, etrafı sel götürdü diye hepimiz Küresel Isınma’yı unutmuştuk. Sıcaklar kendini biraz göstermeye başladı mı felaket çığırtkanları yine “kuraklıktan, kıtlıktan” dem vurmaya, belediyeler “su tasarrufu” için duyurularda bulunmaya başlıyor. Verilen tepkiler ne denli haklı, aslında küresel ısınma ne ve masum su tasarrufu projeleri bu dertten kurtulmaya yeterli mi? bunları konu edinmiş Sivil Toplum Dergisi 20. sayısında. Ve bakın araştırmacılar hangi acı gerçekleri kaleme almış: 

Antartika’da (Güney Kutbu) son 50 yıl içinde hava sıcaklığı 2,5 C artmış ve 7 dev buzul kitlesinin alanı 1970 yılından beri 13500 kilometrekare daralmıştır. 

(Kutuplardaki) Yaklaşık 12 bin yıllık olduğu tahmin edilen 3250 kilometrekarelik 750 ton ağırlığında buz kitlesi ana parçadan ayrılmış ve binlerce aysberge bölünmüştür.

Grönland’da 1970’li yıllardan beri buzulların %30’unu oluşturan kısmı eriyip kaybolmuştur. Bu adada yılda 100-150 kilometreküp buzul eriyor. Bu buzulların tamamının erimesi halinde okyanus sularının 7 metre yükseleceği hesaplanmaktadır.

Çocukluğumuzda “Klimanjora’nın Karlı Dağları” filminde gördüğümüz o dağların kar ve buzullarından artık hiçbir iz yok.

Erciyes, Nemrut, Kaçkar ve Süphan dağlarındaki kar ve buzullar hemen hemen yok olmuştur. Hakkari’nin Cilosat dağlarında yaklaşık 20 bin yıllık olduğu tahmin edilen ve kalınlığı yer yer 30 metreyi bulan buzulların erimeye başladığı, birkaç yıl içinde tamamen yok olacağı bildirilmektedir.

– Konya Kapalı Havzası’nda yer altı su düzeyleri 20-40 metre kadar düşmüştür. WWF-Türkiye tarafından bu su düzeyi 15 metre kadar daha düşerse Tuz Gölü’nün tuzlu suyu ile tatlı yeraltı sularının karışacağı bildirilmektedir.

– Hollanda-Danimarka gibi ülkelerin, New York ve Londra gibi kentlerin sular altında kalacağı bildirilmektedir. Bu öngörüler kısmen gerçeklemeye başlamıştır.

– Kuraklık ve susuzluk nedeniyle milyonlarca insanın “iklim mültecileri” olarak göç edecekleri bildirilmektedir. {Necmettin ÇEPEL}

BM raporlarına göre dünyada bulunan suların yarısı kirlenmiş durumda. Dünyadaki belli başlı akarsulara günlük 2 milyon atık boşaltılıyor.

– Kişi başına düşen su miktarı son 30-40 yıldır düşüşte. 1989 yılında kişi başına düşen 9000 metreküplük su oranı, 2000’lerde 7.800 metreküpe düştü. {Dilaver DEMİRAĞ}

Son bir not da 30.05.2008 tarihli Radikal Gazetesi‘nden. Doğa Derneği‘nin araştırmasına göre Tuz Gölü ve çevresindeki Tersakan, Bolluk, Kulu gölleriyle Eşmekaya Sazlığı tümüyle kuruma noktasına geldiği için bu göllerde üreyen ve beslenen en az 30 kuş türünün bölgeden silindiği tespit edildi. Ve Aksaray Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Semih Ekercin, önemli bölümü son yıllarda olmak üzere Tuz Gölü’nün 90 yılda % 85 küçüldüğünü belirledi. Buna bağlı olarak bölgedeki kuş nüfusu da eridi.

Bu yazıyı sıkıcı bulup okumayanlar da, benim gibi Küresel Isınma’yı ciddiye alanlar da aslında çok iyi biliyor: Bu ateşte hepimiz beraber kavrulacağız. Başka dünya yok, su kaynakları hızla kirleniyor ve besinler tükeniyor.

Hepimiz İçin Küresel Isınmayı Ciddiye Al!

Ne ilginçtir, dünyadaki bütün sorunlarda olduğu gibi Kürsel Isınma tehlikesinde de en ciddi ve somut adım yine Amerika’dan geliyor: Live Earth {Yaşayan Dünya} ! İllaki bazı gerçeklerin farkına varmamız için elin oğlunun gelip yüksek bütçeli, 2 milyar seyircili bir konser düzenlemesi gerekiyor. Gerçekten öyle mi acaba?Uygunsuz Gerçek belgeselini bilmeyen yoktur. Al Gore‘u da artık hepimiz tanıyor sayılırız. Küresel Isınma’ya dikkati çekmeye çalışan insanların başında geliyor kendisi. Bu konuda önce bir kitabı yayınlandı, sonra aynı isimle Oscar‘a iki dalda aday gösterilen belgeseli çekildi. Şimdi O, S.O.S. – Save Our Selves {Kendimizi Kurtaralım} hareketine ciddi anlamda kaynak elde etmek için Live Earth konser projesinin başını çekiyor. Her şey 7 üzerine kurulu: Dünyanın 7 büyük kentinde {Tokyo, Sidney, Şanghay, Johannesburg, Londra, New York ve Rio de Janerio} 2007’nin 7. Ayı’nın 7. Günü’nde bütün dünyayla aynı anda dünya starları konser verecek. Bu projeyle hem Küresel Isınma’ya dikkatlerin çekilmesi hem de S.O.S. oluşumuna kaynak sağlanması amaçlanıyor.

Peki ya Türkiye bu projenin neresinde? Konser zincirine Türkiye’nin dahil olmadığını farkeden bizimkilerin morali çok bozuluyor tabi. Elin oğlu dünya elden gidiyor! derken, bizimkiler Türkiye’nin reklam fırsatı elden gidiyor! deyip, 7 denklemini bozmak istemeyen organizatörleri ikna etmeyi başarıyorlar: Türkiye’nin 7 komşusu var ve İstanbul 7 tepeli. Üstüne üstlük Al Gore, kendisine gönderilen İstanbul fotoğraflarına da kayıtsız kalamıyor, çünkü adeta büyüleniyor.

Artık İstanbul da 07.07.2007 tarihinde yapılacak bu dev konserlere dahil kentlerden biri. Öyle ki dünyada 2 milyar insanın seyredeceği konserlerin İstanbul ayağından elde edilecek gelir TEMA, Doğa Derneği, Doğal Hayatı Koruma Vakfı ve Deniz Temiz‘e bağışlanacak. Bizim medya şimdilik işin maganiziyle meşgul. Bu organizasyonun Küresel Isınma konusunda kazandıracağı bilinçten, faydadan çok konserleri kaç milyar kişinin seyredeceği, İstanbul’un kaç saat reklamının yapılacağı, bunun turizm getirisinin ne kadar olacağı, Şebnem Dönmez’in basın sözcüsü olduğu, bunun iyi bir seçim olup olmadığı yazılıp çiziliyor.

Organizasyon dışarıdan bakılınca son derece profesyonel ve masum görünüyor. Öyle ki ilgili haberleri okuyunca ilk aklıma gelenböylesi büyük organizasyonda elektrik, su israfı, çöp sorunu da olacak soruları olmuştu. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu durumu söz konusu olabilirdi. Ama adamlar yola çıkış amaçlarıyla çelişmiyorlar: Çünkü kağıt israfını engellemek için konserle ilgili el ilanı ve afiş bastırtmıyor, organizasyon boyunca kullanılacak bütün ampulleri az enerji harcayan led ampullerden seçiyor, hatta sanatçıların kalacağı otellerdeki ampullerin de böyle olma mecburiyetini arıyor, sanatçıları güneş enerjisiyle çalışan tekne ve hibrid araçlarla taşımayı planlıyor, jeneratörlerin biyodizelle kullanılmasını istiyor, konser boyunca ortaya çıkan çöpün de mutlaka ama mutlaka geri dönüştürülmesine dikkat ediyor.

Çoğumuzun karşılaştığı bir durum: Apartman kapısını açar açmaz pek çok marketin haftalık bültenleriyle karşılaşıyoruz. Apartman 8 daireden oluşuyor belki ama yerde daire başına iki bülten. Hem de sayfalarca. Bütün bir sene boyunca bunları biriktirsen kışın odun almaya gerek kalmayacak. Apartmanlarımızı kirleten ve kağıt israfında bulunan marketlerin başında da Aydın‘da KİPA geliyor. Resmen har vurup harman savuruyor. Örneğin Tansaş son dönemde tüketicisini Kürsel Isınma konusunda bilinçlendirme projelerine imza atarken KİPA‘nın sırf daha çok müşteri – daha çok satış adına böylesine israfa ve kirliliğe sebep olmasını hoş karşılamak mümkün değil. Live Earth konserleri büyük ses getirecek kesin ama gidip konserde lay lay lom oynayıp ertesi sabaha Küresel Isınma’yı körükleyerek devam edeceğimizden hiç şüphem yok. Live Earth konserlerine şu el ilanı, reklam, broşür dağıtan firmaları mı göndermek daha faydalı olurdu acaba?