“Yıllar yarlardan, yarlar yıllardan vefasız… Kara baht bir kasırga gibi. Bu ne baş döndürücü iş? Geceler günleri, günler geceleri kovalıyor; cefalar cefaları kolluyor. Saçlarımızda aklar akları, alnımızda çizgiler çizgileri doğuruyor. Tevekkül güç, isyan vahim; felek hiç rahmetmeyecek mi? Heyhat, aziz dost, onu döndüren kara bahtın kasırgası…“
Bu sözlerle başlıyordu Yakup Kadri “Erenlerin Bağından“ eserine. Göz yaşlarımı tutamadım nedense bu satırlarda. Oysa kitap, bütününde böylesi bir duygusallığı barındırmıyor. Yakup Kadri’nin pek çok konudaki denemelerinden oluşan 118 sayfalık bu değerli kitabının elimdeki baskısı 1970-Milli Eğitim Basımevi’nden. Bu önemli eser güncel baskısıyla piyasada var mı bilmiyorum ama o zamanlar Başbakan Süleyman Demirel ve Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Orhan OĞUZ’un önsözüyle 1000 Temel Eser’in içindeymiş.
Kitap boyunca “Aziz Dost“a seslenen Karaosmanoğlu, öyle güzel soruyor ki kitapta: “…bülbül şeyda ise gül perişandır. Kim kime rahmedecek?“
Yunus Emre başlıklı yazısının girişine ise hayran olmamak elde değil: “Bu geniş ve ıssız Sakarya vadilerinde keşke bir derviş olsaydım. Küçük bir boz eşek üstünde, dağarcığım bir kıl heybenin gözünde, bugün burada, yarın orada dolaşsaydım. Her türlü dünyevi alakadan sıyrılmış, nerede akşam olursa orada kalsaydım.“
Erenlerin Bağından, Okun Ucundan ve Diğer Nesirler olmak üzere 3 bölümden oluşan kitapta Yakup Kadri’nin yazılara giriş cümlelerinden son derece etkileyici bulduğum bazılarını paylaşmak istedim:
-
*Arasıra, ahiretten haber gelseydi, ölüm bu kadar müthiş olmayacaktı.
-
*Şiir saf ve hayran kalblerin sesidir.
-
*Saadet, ruhun rükudetinden başka bir şey mi?
-
*Ey yuvasız bülbülden daha garip olan ruh, söyle sığınağın neresidir?
-
*O gülleri kapının önünde bırak; ey aşk…