Eğer Birgün Evlenirsem

Leyla ile Mecnun‘un destansı aşkını okurken insan, kendinden geçer; Ferhat‘ın Şirin için dağları delmiş olmasına hayranlık duyar. Asırlardır insanlara ilham veren, edebi anlatımlarıyla okuyanları büyüleyen bu hikâyelerin gerçekliğine baktığımızda nasıl da büyük acıların ve zorlukların yaşanmışlığıyla ortaya çıktığını görürürüz. Kerem de Mecnun da Ferhat da onca sıkıntıyı çekerken yüz yıllar sonra yüz binlerce insana keyif vereceklerini, aşk adına onların bir şeyler öğreneceklerini hiç hesaba katarlar mıydı? Onların tek derdi bir türlü düzlüğe çıkamayan aşk serüvenleriydi. Oysa şimdi o âşıkların yaşadıkları elimizde süslü ciltleriyle, edebi üsluplarıyla birer kitap, birer eser, kimi zaman da etrafa yapılan birer gösteriş unsuru.

Bu vakitten sonra şunu anladım ki eğer birgün biriyle evlenecek olursam o insanın Mesnev-i Şerif‘i hatmetmiş olmasını isterdim. Mevlâna‘nın ruhunu özümseyebilmiş, Şems-i Tebrizî‘nin görevini anlayabilmiş biri ancak beni huzurlu ve dingin bir yuvanın direği yapabilirdi. Belki o zaman 21. yüzyılın beni korkutan sanal gerçeklikleri arasında sığınabileceğim bir liman buldum diyebilirdim.

Eğer ki olmuyorsa, işte o zaman buna aşk evliliklerinin âhir zamandaki çaresizliği derdim.

facebook’evreni ] facebook sayfası ] twitter’evreni RSS abonelik

Amasya’yı Ege’ye Taşıyalım!

Benim canım Türkiyem’in her karış toprağına vurgunumdur ama gezip gördüğüm çok az şehri beğenmişimdir. Kardeşimin yemin töreni için geçen hafta ilk kez ziyaret ettiğim Amasya‘yı ben çok sevdim ve Ah Amasya, tek kusurun Ege’ye uzaklığın. dedim ;) Ege’nin insanı Ege’den başka yerde yapamaz. diyenlerdenim ben. Dünyanın merkezi Ege’dir sanki benim için ve bu sebeple pek beğendiğim Amasya’nın bir şekilde Ege’ye kaydırılmasında veyahut şehri tam ortasından ikiye ayıran Yeşilırmak’ın yönünün değiştirilerek Adnan Menderes Bulvarı’nın göbeğinden akmasını talep ediyorum. Büyük ve Küçük Menderes kardeşlerin iznini de almak şartıyla elbette :P

İbrahim, bizim ailenin son askeri. Sayesinde Kayseri‘yi görecekken son dakikada soluğu Amasya’da aldık ve bu kutsal görevin yeminle taçlanan gururunu Amasya Askeriyesinin güler yüzlü ev sahipliğinde tattık.

Bu şehirde en çok kıskandığım özelliklerden biri, kentin ortasından geçen Yeşilırmak. Karadeniz’e dökülen en büyük akarsuyumuz olan Yeşilırmak boyunca bir ressamın fırçasıyla çizilmiş gibi ahşap evler uzanıyor ve her iki yakada da yürüş yolları, park alanları yapılmış. Amasyalılar biz Aydınlılar gibi Continue reading →

Kul’dum Ne Ol’dum

Bu dünyanın insanı oldum. Her şeyi bildim, kendimden geçtim. Kuldum, Senin yok’sulun oldum. Kendimi doluya koydum olmadı, boşa koydum almadı. Senin Evrenin‘de zerre bir evren, dolup dolup boşaldım. Han oldum, hancı oldum; terzi olup kendi söküğümü diktim. Mecnun‘la Ferhat‘a soyunup Leyla‘yı da Şirin‘i de Senden öte aradım. Ne Aşk‘ı buldum ne de Tebrizi‘ye kavuştum. Ben bir garip Yunus olup, Mevlana misali döndüm durdum.

Ben bu dünyanın insanı oldum. Kul‘dum, ne ol’dum… Ama Seni, ama Seni, ama Seni Unutmadım!

facebook’evreni ] facebook sayfası ] twitter’evreni RSS abonelik