Hikâye mi Öykü mü

Kelimeleri, bazen bilinçli bazen bilinçsiz şekilde kullanırız. Bu, bizim kültürel birikimimizle ilgili ipuçları verir. Eş anlamlı kelimelerden hangisini kullandığımızın da çoğu zaman farkına varmayız ama hangisini tercih ettiğimiz de bizim hakkımızda fikir verebilmekte. “Bütün” mü diyorsun “tüm” mü? “Ayrıntı’yı mı kullanıyorsun “detay”ı mı? “Kelime”yi mi yoksa “sözcük”ü mü daha çok kullanıyorsun? “Mesela”yı mı “örneğin”i mi tercih ediyorsun? diye sorduğum arkadaşlarım olmuştur, kısa bir şaşkınlık yaşayıp bunun üzerine daha önce hiç düşünmediklerini söylerler, eş anlamlı kelimelerden hangisini kullandıklarını sorgularlar. Bu kez de “hikâye mi öykü mü?” bunun üzerine düşündüm. İlk bakışta eş anlamlı gibi görünen bu iki sözcük aslında tam olarak aynı anlama gelmiyor. Örneğin Doğan Aksan da dilde eş anlamlı sözcük olamayacağını savunuyor. Hikâye nedir, öykü nedir, biraz daha yakından bakalım:

Continue reading →

35. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarına Gideceklere Öneriler

35_uluslararasi_istanbul_kitap_fuari

İstanbul’da 1 yıl boyunca heyecanla beklediğim belki de tek organizasyon 35. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı nihayet 12 Kasım’da kapılarını açıyor. Fuar programı açıklanır açıklanmaz her zamanki gibi hangi söyleşilere katılacağımı belirledim. Yazının devamında hem bunları paylaşacağım hem de kitap fuarına gittiğinizde size yardımcı olacağını düşündüğüm birkaç öneride bulunacağım. Ayrıca yazının sonunda ’35. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’na dair birkaç sayısal veriyi bulabilirsiniz. Continue reading →

[Sesli yazı] Sen de mi ‘Türk insanı’sın?

turk_insani

Canı istediği gibi yazan, Türkçeyi mahveden kişilere (‘laf’ anlatma değil) söz anlatma çabamı yavaş yavaş terk etmeye başladım. Karşımda ‘dil benim, yazı benim, blog benim, istediğim gibi yazarım’ zihniyetinde parıl parıl parıldayan arkadaşların çokluğunu görünce pes etmiş de olabilirim. En iyisi ben bildiğimden şaşmayayım, bildiğimi kendi blogumda uygulayayım dedim. Ama yine de Feyza Hepçilingirler‘in “Dilin Zamana Dokuduğu Türkçe Günlükleri” kitabındaki şu ifadelerini paylaşmadan edemeyeceğim: Continue reading →

Şekil değiştiren birkaç proje

roportaj

Merhaba;

Bugünlerde nasılsınız?

Etrafımdaki çoğu insan ya mutsuz olduğunu ya kendisini yalnız hissettiğini ya da işten ayrılmak istediğini söylüyor. Sizin de sorguladığınız, sorgulayınca değiştirmek istediğiniz ama değiştiremediğiniz için de kendinizi çaresiz hissettiğiniz durumlar var mı?

Hayatını, yapıp ettiklerini (hata yapamadıklarını) çokça sorgulayan biri olarak bu soruya benim vereceğim epey bir cevap var. Ama size başka bir şeyden ve şekil değiştiren iki projeden bahsedeceğim. Continue reading →

Dersimiz Yazım Kılavuzu

feyca_hepcilingirler_turkce_gunlukleri

Geçenlerde bir grup insanın kendi reklamını yapmanın peşinde nasıl koştuklarına hayretler içerisinde şahit olmuştum. Oysa Ömer Seyfettin, Genç Kalemler dergisinde ‘Yeni Lisan’ adıyla çığır açacak başmakalesinin sonuna kendi imzası yerine soru işareti (?) koyar; çünkü Türkçe için giriştikleri davanın bir şahsın eseri olarak görünmesini istememektedir. Continue reading →

Türkçeyi niçin bu kadar hor kullanıyoruz?

Son okuduğum kitaplardan Türkçe “Off” 3 Dilim Dilim Anadilim, Feyza Hepçilingirler‘in dikkat çektiği Türkçenin yanlış kullanımına dair birçok ayrıntıyı gündeme taşıyor. İşin kötü yanı, 2007 yılında ilk baskısını yapmış olmasına rağmen kitapta bahsi geçen dil yanlışlarının hâlâ yapılıyor olması.

Continue reading →

Çok satan mı çok satılan kitap mı makbul?

Hayatımdaki fazlalıklardan kurtulmaya karar vermiştim, bu yönde ilk adımları atmaya başladım. İhtiyacım olmayan veya Freecycle‘ın sloganında olduğu gibi 6 aydır kullanmadığım için başkasına verme vakti gelenleri tespit edip dünyamı arındırmaya, tenhalaştırmaya çalışacağım. Söz konusu sadece eşyalar değil; kitaplar da buna dahil. 

Continue reading →