Fotoğraflarla 2006

Ocak 2006‘da Kurban Bayramı’nı kutlamışız. Henüz lisans son sınıf öğrencisiymişim ve sınıf arkadaşlarım Selda ARSAK ve Dilek SAĞIR, bize bayramlaşmaya gelmişler.

Şubat 2006‘da Hüss‘le, o çok konuşulan elma rendesi’ni yapıp, e-vren günlüğü’nde paylaşmışız. Tarihinin en yüksek ziyaretçi sayısına o gün ulaşmışız :)

Mutlu‘nun yanına İzmir’e gitmişim. İzmir kazan biz kepçe gezmişiz.

Çılgın yeğenlerim Şaziye ve Arif‘le bizim evde sabahlayıp, zıvanadan çıkmışız. Abuk sabuk ama çok eğlenceli fotoğraflar çekilmişiz. Gül gül, ölmüşüz.

Mart 2006‘da eski adıyla ADÜ ToG, şimdiki adıyla ADÜ Genç Gönüllüler‘le sosyal sorumluluk projeleri için atölye çalışması yapmışız. Bir kaynaşmış bir kaynaşmışız ki hem çalışmışız hem bol bol fotoğraf çekilmişiz. Apayrı bir arşiv çıkmış ortaya. Sağlam bir proje de cabası…

Nisan 2006‘da üç kardeş merkez kafeteryada öğle yemeği yemişiz. Aynı kampüste okuyor olmamıza rağmen birlikte yemek yememiz 2006’da ilk ve son defa objektiflere yansımız :) Hangi üç kardeş aynı üniversitede okuyup da, aynı yemekhaneden yemek yiyebiliyor ki :)

Mayıs 2006‘da mezuniyet hazırlıklarına girişmişiz. Bizim sınıfta her şeyin “toplu”su başlamış. Mezuniyet andacı için toplu fotoğraflar çekilmişiz. Dağınıklığı epey bir toparlamışız :)

Mezuniyet gecesine katılmışım. Bunun için abimin düğününden sonra ilk defa bir takım elbise almışım. Ama bütün gece boyunca kendimi dünyanın en tipsiz erkeği hissetmişim :) Buna rağmen istemediğim kadar oynayıp zıplamışım.

Bütün sınıf, Paşayaylası’na mezuniyet pikniğine gitmişiz. Üç arkadaş semaveri yakmayı ve onda çay demlemeyi bütün piknik boyunca becerememişiz. Bol bol ip atlamış, yakar top oynamışız. Ekmeğimiz bitmiş, aç kalmışız.

Haziran 2006‘da o çok beklenen an gelmiş, mezun olmuşum. Ailem başta olmak üzere en yakınlarım o gün beni yalnız bırakmamış. Hayatımda en çok o gece dur duraksız oynamışım. Resmen zıvanadan çıkmışız :)

Harun‘un mezuniyet gecesine katılmışım. Eski sınıfımdan arkadaşlarımla aynı masada yemek yemişim. Eski hocalarımı görmüşüm ama tanımazlıktan gelmişim. sadece biriyle sohbet etmişim.

Temmuz 2006‘da Aydın Life dergisinde yazmaya başlamışım. Okuyuculara ilk Kısmetten Öteye Geçilmiyor Madem diyerek seslenmiş, derginin birinci sayısının piyasaya çıktığını bir arkadaşımın telefonuyla öğrenmişim :)

Ağustos 2006‘da göçmen hayatları konu alacağım yazı için Bulgaristan göçmeni Hatice nineyle söyleşi yapmışım. Sonra bu yazıyı Aydın Life dergisinin Ağustos sayısında yayınlamışım.

Eylül 2006‘da Çine‘ye çılgın yeğenlerimin yanına gitmişim. Meşhur Çine köftesi yemişiz, akşam film seyretmişiz, komik fotoğraflar çekilmişiz, balkonda dizüstü bilgisayarla internet bağlantısı yakalamaya çalışmışız.

Ekim 2006‘da Ramazan Bayramı‘nı kutlamışız. Dedemin kamerasıyla objektife poz vermişim. En çok o bayram ziyaretlerde bulunmuşum. Ama kimlerin geldiğini not etmeyi unutmuşum :)

En yakın arkadaşlarla kardeşim Ziya‘nın doğum gününü kutlamışız, canlı müzik yapılan bir yerde. Eğlenememiş olacağız ki alt kattaki discoya inip kurtlarımızı dökmüşüz.

Kasım 2006‘da teyze oğlumun düğününü yapmışız. Davetlilere yemek yetiştirememişiz. Kapıda misafir karşılamaktan kundura ayakkabı, ayağımı çok sıkmış :) Düğün vesilesiyle takım elbiseye biraz daha alışmışım…

GÖÇMEN HAYATLAR

{Evren’in Aydın Life Dergisi Eylül sayısındaki yazısıdır}

1940’ların sonu, 1950’lilerin başıdır. Bulgaristan’da yaşam, Türkler için iyice zorlaşmıştır. Çoluk çocuk çalışıp çabalayarak elde ettikleri ekinlerin ve kazançların çoğu devlet tarafından alınmakta, kendilerine çok az bir kısmı bırakılmaktadır. Bulgaristan Türklerinin gözü artık doğuda, Türkiye’dedir. Continue reading →

GÖÇMEN HAYATLARA DAİR

O’na biz Hatice Nine diyoruz. Çocukluğumdan beri yaşamımda olan, gurbetin insanı… Kendimi bildim bileli Hatice Nine, örgü örerdi ve gözleri hep az görürdü. Ramazan iftarlarında bizim soframızın vazgeçilmez isimlerinden biriydi. Uzun bir aradan sonra dün kendisini ziyaret ettim. Aydın Life dergisinin 3. sayısı için Aydınlılarca pek bilinmeyen Göçmen Mahallesi hakkında bir yazı yazacaktım ve bu mahallenin tarihini, onun en eski sakinlerinden dinlemek istedim. Çaldığım ilk kapı Hatice Nineydi. O’nun yaşam hikayesi öylesine etkileyiciydi ki, ikinci bir kapıyı çalmaya gerek duymadım. Programım değişmişti. Üçüncü sayının konusu Göçmen mahallesi’nin 90’lık sakini Hatice Nine’nin “”göçmen hayatı” olacaktı.

Bu gün ailecek tekrar ziyaretine gittik, dergi için fotoğraflarını çektik. Hatice Nine’nin hüzün dolu hikayesini Eylül’de {buradan} okuyabilirsiniz.