Çok Fotoğraf Çekesim Geldi, Ben de Yazı Yazdım

Benim fotoğraf çekme isteğim, karnımın acıkması gibi yer ve zaman dinlemiyor. Saat gece 01.13 ve ben bir taraftan patates kızartması konusunda can çekişirken bir taraftan da siyah-beyaz hatta simsiyah-bembeyaz bir portre çekme hevesiyle yanıp tutuşmuş durumdayım. Bu saatte ne patates kızartabilirim ne de sokakta birini bulup denklanşöre birkaç kez basabilirim değil mi ;)

İlknur‘a göre benim bu saatte acıkmam ve daha da kötüsü canımın patates kızartması çekmesi tam bir facia. Sanki beni yıllardır en çok tanıyan arkadaşlarımdan biri değilmiş gibi. İlknur’un benim yaşasın yemek yemek! yaşam biçimime getirdiği bu anlık tepkiyi keşke Mehmet Turgut da gecenin bu vakti bende peyda olan siyah beyaz portre çekme arzuma verseydi. Ama hayır, Mehmet Turgutaslanım, çık ve çek; fotoğraf beklemez! diye beni daha da yüreklendirirdi ;)

Sağa sola yazmıştım buraya da not düşeyim: Kars‘taki ucube olarak ün salan ama gerçek adını kimsenin bilmediği o heykel’in polemiğinden sonra Türk Telekom Arena‘nın açılışındaki sorundan ötürü Aydın Belediyesi de stadyumu Aydın’a taşımaya talibiz. der mi acaba diye çok bekledim ama demedi. Üzüldüm tabi ;(

On yılda bir gelen bir Montaigne krizindeyim. Fransa’nın yetiştirdiği en muhteşem ama en sıradan kalemi, Denemeler’i ile ruhumda yine fırtınalar estirdi. Montaigne’yi kıskanıyor muyum ne ;) Ama elbetteki Türk Edebiyatı’nın deneme üstadı Nurullah Ataç‘a da hakkını teslim etmeli: Muhteşemsin Ataç!

evrengunlugu.net

2010-2011 dönemindeki yayın süresince Acil İhtiyaç Projesi Vakfı‘nı, AİP Vakfı’nın proje ve çalışmalarını gönüllü olarak desteklemektedir.

7 Eylül Zaferi

7 Eylül Gök.han Kır.dar

İftardan sonra çizgi film seyretmesi için Hüss‘e bilgisayarı devretmiş Komik Hikaye’yi okurken İlknur ve Fatih‘in  telefonuyla kendimi Gökhan Kırdar‘ın konserinde buldum. Yaklaşık 1 saat önce eve girdim; saat 01 gibi konser bitti. Aydınlı olan ve Aydın Lisesi’nden mezun olan Gökhan Kırdar’ın özellikle, yaptığı dizi müzikleriyle renklendirdiği konseri, sahne performansı ve müzik kalitesiyle hemşehrilerine muhteşem bir gece yaşattı.

7 Eylül Zaferi

Havayi fişek gösterilerinden, Gökhan Kırdar’ın muhteşem sesinden, yeni belediye başkanımız Özlem Çerçioğlu‘nun kızıl saçları ve zerafetinden fazlasıyla etkilenmiş bir vaziyette sonlandırdığım gecenin gündüzünde 7 Eylül Aydın’ın kurtuluş törenlerini kaçırmıştım. Abimden duyduğuma göre geçen yıllara göre sönük geçmiş kutlamalar çünkü herkes 09.09.2009 Çarşamba günkü Dünya Aydınlılar Günü‘ne kilitlenmiş vaziyette :) İki gündür hareketli ve bol çiğdem kabuklu görüntülere ev sahipliği yapan Aydın’ın meydanı, iki gün daha büyük sanatçıları ağırlamaya devam edecek.

evrengunlugu.net, 5. yılında sosyal sorumluluk gereği Türkiye Omurilik Felçlileri Derneğinin kampanya ve projelerini destekleme kararı almıştır. Ziyaretçilerini de TOFD’a destek olmaya davet etmektedir. TOFD’a ulaşın; gönüllü olun; 3430‘a boş bir sms atarak “Akülü Tekerlekli Sandalye Kampanyası”na 5 TL’lik bağışta bulunun.

e-vren’in Zincirlerini Kırdığı Dakikalar

Sizi bir yerden tanıyorum; medyadan olabilir mi? diyen Çiçekköy’deki hanımefendinin bende oluşturduğu şaşkınlığın üzerine aman efendi çizginden taviz verme e-vrenli epostaların şaşkınlığı eklendi. Üstüne üstlük iki günlük İzmir’in yol yorgunluğu ve hemen üstüne gece 4’e kadar bilgisayar başında çalışmanın yorgunluğu… Haydar‘la gerçekleştirilen fotoğraf çekimlerinin birkaç video görüntüsünden bazılarını derledim. İşte Gizem‘in kamerasından, Haydar’ın objektifinden yansıyan eğlenceli görüntüler: {Yerinde oynamayanların yorumları onaylanmayacaktır :) }

Bu yazıda paylaşılan videoblogları hazırlamakla uğraştığım Cuma gününe korkunç bir başağrısıyla uyandım; Hüss‘le cuma namazına gittim; Fatih ve İlknur‘la buluştum; Şayzın‘ı karşılayıp bize götürdüm. Derken, 5. yıla 48 saat kala e-vren günlüğü’nde heyecan giderek artmaya devame diyor. Seni iyi ki seviyoruz e-vren günlüğü ;)

..

Sigara Beyinlilerin Yeni Kabusu: Dumansız Yeni Yaşam Formatı

e-vren günlüğü 5. yılında

15 yıl kadar önce, rahmetli babamla otobüsle İzmir’e ya da Denizli’ye gidip gelsek üzerimiz leş gibi sigara kokardı. O zamanlar otobüste isteyenin sigara içmesi normalken, o durum şimdi ne kadar da tuhaf geliyor bana. {Gerçi, bazı otobüs şoförleri penceresini açıp sigara içmeye devam ediyor; ön koltukta oturan yolculardan astım hastası ya da sigara kokusundan rahatsızlığı olan var  mı diye düşünmeden.} Türkiye’nin sosyal hayatında dün çok ciddi Continue reading →

Nargile Kokusu KPSS Korkusu

Hüss‘ü çok özlemiştik ki tam babalar günü döndü Aydın’a. Doğum gününü önce telefonda sonra da gecikmeli olarak babasının babalar günüyle ortak kutladık :) Yıllardır olduğu gibi bu yıl babalar gününde adresimiz yine canım abimdi.

Türkiye’nin en sıcak illerinden birinde yaşıyor olmanın dayanılmaz bunaltısı ile fotoğraf çekmeye devam ettim elimden geldiğince.

Sevdiğim birkaç arkadaşımla görüştüm. KPSS’ye çalışıyorum bahanesiyle kimisiyle de görüşemedim :(

Bu yılki doğum günümü ilk kez 22 gün önce öğrencilerimle kutlamıştık. Dün de İlknur ve Fatih sürpriz yaptılar bana. Ziya, pöfür pöfür nargile içti. Denesem mi denemesem mi diye kararsızlıklar yaşarken Continue reading →

Dalama’nın 19 Yeni Şairi, Gönülleri Fethetti

Dün akşam sadece ben değil 75 öğrencim, aileleri ve Dalama Lisesi bir ilke şahit olduk… Dalama halkı, kasabasının okuyan gençlerinin nelere imza atabildiğine bire bir tanık oldu ve  eminim onlarla gurur duydu. Göster Şiirini, Konuştur Şairliğini, adına yaraşır şekilde pırıl pırıl 19 öğrencinin kendisini gösterdiği, gençliğini konuşturduğu bir şiir dinletisi oldu.

Yaklaşık 1 saat süren özel şiir dinletisinde her bir öğrenci sevgili Nur‘un radyo kayıtlarıyla sahnedeki yerlerini aldılar ve şiirlerini provadakilerden çok daha ayrı bir heyecanla seslendirdiler. Kimisinin ailesi sadece kendi çocuğu değil, her bir öğrenci de şiirlerini okurlarken gözyaşlarını tutamadı. Bilal Oğlantürküsünün koro halinde söylenmesiyle başlayan program, Veda Busesi şiiri okunduktan hemen sonra  sinevizyona yansıyan Zeki Müren, Muazzez Ersoy ve Zara yorumlu Veda Busesi şarkısınyla coşkusunu iyice arttırdı. Şiir dinletsinin özellikle aileler için en büyük sürprizi hiç şüphesiz evlatlarının hayat hikayelerinin ve fotoğraflarının yer aldığı kısa sunumlardı. Hepimizin iyive yüreğini kabartan ve herkesi aşka getiren, programın sonundaki semazen gösterisiydi. Evren’in en muhteşem Efesi, onca işine gucüne rağmen 19 öğrencim için okuduğum metin eşliğinde sema etti. Bu hepimiz için eşine az rastlanır bir gösteri olmuştu.

Berkant’ın eşliğinde Samanyolu’nu söyledik hep beraber. Dalama Lisesi’nin bütün öğretmenlerini sahneye davet etmiştik. El ele kol kola “Bir Şarkısın Sen” derken unutulmaz bir eğitim öğretim yılını, unutulmaz arkadaşlıkları, paylaşımları ve unutulmaz bir geceyi mazide bırakmak üzere olduğumuzun farkındaydık. Mikrofonu elime aldığımda tek söyleyebildiğim anne ve babaların böyle güzel evlatlar yetişrtirdikleri için haklarını helal etmeleriydi. Çünkü, o yüreklerin sevgisinden ötürü gitmek bize çok zor geliyordu. Salonun sıcaklığına rağmen salonu tıklım tıklım dolduran Dalama halkının, programın sonuna kadar gitmeyip programı seyretmeleri beni en çok mutlu eden ayrıntılardan biriydi. Gösteriden sonra fotoğraf çekilme karmaşasının arasında konuşabildiğim kadar konuşmaya çalıştım velilerle. Liselerine sahip çıkmalarını rica ettim onlardan…

Kardeşlerim Ziya, İbrahim, Fatih ve İlknur o gece beni yalnız bırakmadılar. Programdan sonra okulun yanındaki pastanede dondurma, lisemizin bahçesinde kiraz yedik; öğrencilerle sohbet ettik. Haftalardır hazırlandığımız program bir çırpıda bitmişti sanki ama gecenin Dalama kısmının son bulmasını istemiyordum içten içe..

Şimdi yeni hayaller, yeni heyecanlar peşinde koşma vakti. Ama nerede.. Ama ne zaman… Kimlerle ve ne şekilde. Kim bilir…