Fotoğraf Çekmem Lazım Gibi

Havanın soğuk olması sebebiyle eve erken çıktığım bir kurban bayramı geçirdim. Eskiden öyle miydi; kaç tane kurban kellesi, bacağı yüzerdim, kaç kapıya kurban eti dağıtırdım sayısını bilmezdim.

Zaten pek fazla kimseyi de görmedim bu bayram; az ve öz bayramlaşmanın en uzun soluklu durağı Gülgün Hocamdı. Öğretmenlik üzerine tüyolar ve özel hayatıma dair acil eylem planları ile dolu bir hasret giderme yaşadık :)

Telefonda bayramlaşırken Umar‘ın söylediği Continue reading →

Şartlı Kurban Bayramı Tebriği

Salı günü son derse girerken gelen resmi yazıyla domuz gribi salgını sebebiyle Çarşamba ve Perşembe günleri okulların tatil edildiğini öğrenmiş; bu altı günlük tatil boyunca neler yapsam diye düşünüp durmuştum. İki günü heba oldu bile :)

Gereksiz işlerle vakit harcadığımı düşündüğüm, yahu Evren, sen böyle boş işlerle niye oyalanıyorsun dediğim anlarda hep aradığım kişiyi yine aradım. Önümde KPSS tarih kitabı, yaprak testler vs. Bazen, bu yolu seçmiş olmanın bana fazlasıyla vakit kaybettiridiğini düşünüyorum. Keşfedilmeden yeni bir yol keşfetmeli miyim yoksa o yol zaten karşımda da ben mi göremiyorum anlayamadım :)

Epey uzun bir aradan sonra ilk kez şiir yazabildim. İki sözcüğü ve başlığı eksik. Tamamlayabilirsem şiirimi ilk önce öğrencilerime okuyacağım :/

Bugün rüyamda annemin amcasının vefat ettiğini gördüm. Haberi abim veriyordu, şok oluyorduk. Uyandığımda rüyayı çoktan unutmuştum. Ta ki kahvaltı masasında gelen telefona annemin verdiği tepkiye kadar. O an, rüyamda amcamın ölüdüğünü gördüğümü hatırladım ki annemin aldığı haber de bir aile dostumuzun vefat haberiydi. Üstelik haberi yine abim  veriyordu. Babamı kaybettiğimizde hep bizim yanımızda olan aile dostlarımızın yanında olma sırası bizdeydi. Annemler cenaze evine biz de cenaze namazının kılınacağı camiiye gittik. Bayram arifesi ölüm, insanı en sarsan ölümlerden olsa gerek. Yarınının garantisi olmayan bu dünyanın hesap kitap dünyası olmadığının da bir kanıtıydı rahmetli amcanın ardından bıraktığı kurbanlığı…

ha.yır.lı.bay.ram.lar ev.ren.gun.lu.nu.net

Yarın 2009 yılının Kurban Bayramı. Yukarıdaki fotoğrafı da öğrencilerimin köyü Dereköy‘de geçen Nisan ayında çekilmiştim. O tatlı kuzucuk yedi ayda Continue reading →

Bayramın 4. Günü Asker Kınası

Bu seneki Kurban Bayramı geçen yıllara nazaran {zaten geçen yılkinde askerdeydim} daha çok ziyaret ve misafirle geçti. Bayram ziyaretlerine Ziya‘nın asker vedası ziyaretleri de eklenince dakika hesapları yapıldı, ziyaret listeleri karıştı. İşin belki de en zevkli kısmı buydu. Bunlar birer tatlı telaştı :) Kurban Bayramı 2008’i de bugün Hüss‘le bir bayram ziyaretinde çekildiğimiz yukarıdaki kareyle uğurlayayım istedim. e-vren günlüğü’ne 2009 Kurban Bayramı’nın notlarının da düşmesi temennisiyle günün son gelişmesine geçeyim:

Safiye Sultan ne abimin ne de benim askerliğimde asker kınası hevesini alamamıştı. Bugün küçük bir organizasyonla Ziya’nın avucuna asker kınası yakıldı. Öncesinde dualar edildi, sonra avucun ortasına madeni para koyulup Safiye Sultan’ın göz yaşlarıyla kınanın üzeri kapatıldı. Hala asker havasına giremediğini söyleyen kardeşim, Kütahya‘da Hava Kuvvetleri’nde yeteri kadar bu havayı soluyacak nasıl olsa :)

Senin İnsanların Yoruyor Beni

Sensiz geçmeye mahkum günlerin üzerine eklenen bu bayram, sensiz kaçıncı bayram… Sensiz aylara, sensiz olaylara alışıyor da insan; bir tek sensiz bayramlara alışamıyor. Tıpkı sensiz mezuniyetlere, doğum günlerine, asker yolculuklarına alışılamadığı gibi…

Geçen kurban bayramında asker ocağındaydım. Sen yoktun; oysa dilimde, avucum içindeki nurlardaydın. Sonra nöbetlerimin sessiz sedasız sırdaşı oldun. Bir sana bir de Rabb’a döktüm içimi.

Birkaç saat önce, gecenin bir vakti Ziya‘nın vatani görevini yapacağı yer belli oldu. Sultanın‘ın Evren’i asker kıyafetiyle göremedim; Ziya’yı bari göreyim duaları kabul oldu. Benim gibi uzaklara değil hemen birkaç saat mesafeye, Kütahya‘ya gidiyor. Şimdi her şey tastamam da bir sen yoksun. Tıpkı 12 yıldır olduğu gibi gelmiyorsun.

Bayramı sorma… Yarım yamalak bayram olmuyor buralarda. Kendimizi tamamladığımız günler gelir mi bilmiyorum. Gelir elbet. Can sıkan, can sıkıcı, konuştuğunu sanan dilbazlar çoktu yine. Ağrıtıyorlar her bayram olduğu gibi bu bayram da yüreğimizi. Öpülesi olmayan elleri öpüyoruz mecburen, senin yokluğunun ezikliğinden midir acaba. Sorma kimleri ziyaret ettiniz diye. Dolaşıyoruz Ziya ile. Görülmesi gerekenler, görülmesi gerekmeyenler, evine bayram uğramayanlar, bayramı evinden kovanlar çıkıyor çaldığımız kapılardan…

Safiye Sultan’ın bayramını kutlamaya gelmeyenler, bizden bayram tebriği bekliyor. Herkes saygıyı kendine bekliyor, en büyük saygısızlığı yaparken. Biz senden böyle öğrenmedik, kimi kime şikayet edeyim? Geçen yıl askere giderken haydi büyüklük bende kalsın diye vedalaşmaya uğradıklarım beni uğurlamaya gelmediler. Bir de üstüne kalbimi parça parça eden sözler ettiler. Sen duydun mu? Safiye Sultan’a duyurmadım hiçbirini… Şimdi onlar Ziya’nın yüreğini acıtmak için kolları sıvarlar. İnsanlar silahlarını ne de kolay kuşanıyor.

Bayramın üçüncü günü bugün. Kalbim yıllardır olduğu gibi yine kırgın, yine buruk, yine kızgın. Ardında bıraktıkların, yoruyor beni; yoruyor beni, senin bu insanların…  

Bayramdan Arta Kalanlar…

Bir ılık bir soğuk geçti bayram…

Geçen bayramda görüşemediğim yakın arkadaşlarımdan Mutlu Yavuz geldi. Anne ve babasına gittik sonra.

Benden önce davranıp Evren abi aradı beni. Bayramın en şaşırtan telefonuydu benim için :) Üstelik mahçup da oldum :(

Turgut Hocamı aramayı unutmuşum, dördüncü gün aklıma geldi. Utana sıkıla aradım hemen. Bu sefer sofra başında değildi :)

Emine nineme gittim. Torunu kat kaloriferi döşetmiş eve. “Artık hiç üşümüyorum.” diyor. Söz verdim pazar günü gidip pazardan kese yoğurdu alacagım ve ayran yapacağım ona.

Gülgün Hocamın elektrikleri kesikti, bu bayram elini öpmeye gidemedim :)

İncirliova’ya Harun‘un ailesini ziyarete gidecektim ki evde yoktular.

Çiftlik Köyü‘ne Yüksel abimin yanına gittim. Yine annesinin odun ateşinde pişen o muhteşem yemeklerinden yedim :)

Bayramın son günü İlknurlardaydık. Unutulan dondurma muhabbeti yarım saat sürdü :) Güldük eğlendik yine. Sonra toplanıp hep beraber Deniz‘lerin evine gittik. Orada da üzerime bir ağırlık çökünce ben pek muhabbete katılamadım. Zaten çoğunluk Avrupa Yakası‘nın tekrarına kilitlenmişti :)

Hüss‘ün üç yaşındaki kız arkadaşı Özge geldi ama Hüss, Denizli’de olduğu için görüşemediler. Özgecik evin bütün odalarında Hüss’ü aradı. En sonunda telefonumdaki Hüss videosu ile onu oyaladım :)

Dün Aydın’a dolu yağdı, ben de bayram ziyaretlerim sırasında doluya tutuldum.

YENİ YIL BAYRAMI

Bu Kurban Bayramında apartmanımızın bahçesinde belki de ilk defa kurban kesilmedi. Her yıl arefeden yeğenler ve kardeşlerle bir araya gelir, güle oynaya kurban kuyusunu kazar, bahçeyi yıkar, süpürürdük. Ertesi gün de bayram namazından hemen sonra kurbanlıklar kesilir, bir tarafta etler bölünürken diğer taraftan da kavurmalar, ızgaralar yapılırdı. O zamanlar dedemler, teyzemler ve dayımlar aynı apartmanda otururduk. Bu yıl, hem mahallemizde kurban kesimi yasaklandığı için hem de yine bir arada olalım diye Kardeşköy‘de annemin amcasının bahçesinde kestik kurbanı. Geçen yılki Kurban Bayramlarına göre fazla çalışmadım bu yıl ve belki de bu yüzden çok üşüdüm :)

Bana Hazır Mesaj Muamelesi Yapma!
Bu bayramda da toplu kutlama mesajlarından nasibimi aldım. Sabahtan geceye kadar gerek yılbaşı gerekse bayram için atılan hazır mesajlardan dolayı epey başım ağrıdı. Zahmet edip, bir iki karakter fazla tuşlayıp bayramımı ve yeni yılımı kutlayanlar dışında toplu mesaj gönderenlerden hiç birine cevap yazmadım. Muhtemelen bu yazıyı okuyan pek çok insan da hazır mesaj gönderenlerden :) “Herkese tek tek yazmaya vaktimiz yok” diyenleri duyar gibiyim. Biz ne gereksiz uğraşlara vakit bulabiliyoruz ama değil mi? Adı üstünde: Bayram bu!

65 yıllık bir ilk: Yılbaşı ve Bayram aynı güne denk geldi. Gündüz kurban telaşı olunca akşam Hüss‘le bayram harçlıklarımızı birleştirip alış verişe çıktık. Onun tabiriyle “büssürü büssürü” yiyecek aldık. Akşam televizyon başında çatlayıncaya kadar yedik :) Avrupa Yakası‘yla Beyaz Şov arasında gidip gelirken arada bir popstar alaturkaya da göz atmayı ihmal etmedik :) Bizde yeni yıl kutlanır mı? Biz yıl sonunu kutlarız ailecek :) Babamdan bize böyle miras kaldı. Böyle günlerde hep bir arada olmanın tadını çıkarırız, çocukluğumdan beri. Dışarıda arkadaşlarımızla program yapmak resmen yasak olmasa da biz yılbaşı akşamlarını bütün aile bir arada değerlendirmeyi yeğleriz.

Seneye ya da birkaç yıl sonra kimbilir nerelerde olacağız görev/meslek icabı. Belki de bize verilen soluk alıp verme sayımız yetmeyecek seneye bir arada olmaya. Babam bile sadece 90’lı yılların yılbaşı video görüntülerinde kaldıysa, biz “sarılıyoruz birbirimize her fırsatta vakit varken.” Elin Noeli umurumuzda değil…