Bir Günde Kral Olmadık, Bir Günde Tahttan İnmeyiz

{Şubat ‘09 MisAfiR KaLeM Yazısıdır}

Bir ara modaydı. Sağda solda, gazetede, TV’de Şeriat geliyor, 100 yıl geriye gidiyoruz, İran mı olacağız, muhafazakarlaştık, mahalle baskısı, Malezya gibi söylemler… Gına gelmişti. Haber sitesini açıyor, “kadını öldüresiye taşladılar!” Ulan noluyor diye haberi tıklıyordum. “İslam rejiminin kolluk kuvvetleri” diye başlayan cümleyi okuyunca dedim acaba hangi şehrimizde? Taa haberin sonunda Tahran diye bitiyordu (: Banane Tahran’dan diyesi geliyordu insanın… Bu konuda elma ile armutun kasti olarak karıştırıldığına inanıyorum. Bir kere şunu bilmek gerek: Osmanlı’da arapça bilen sayısı, günümüzde ingilizce bilen sayısı kadar ancak vardır. Neymiş Osmanlı zamanında bile halk arapça konusmuyormuş. Dilimiz öz ve öz Türkçe İMİŞ… Halife bizde olmasına rağmen, din önemli bir husus olmasına rağmen bu ülke şeriatla yönetilmedi. Recm olayı hiç yaşanmamıştır. Sanıldığı gibi halk cok eşli değildi. Bu olay kesinlikle ayıp karşınılırdı. Yasalarımız Türkçe idi. Yargıçlar Türk’tü. Hatta bu ülkenin insanları isyan edip padişahı indirtip yerine başka padişah çıkartmıştır. İstanbul’da bir grup kişi “müzik günah, ilahi günah, o günah, bu günah” diye kasıtlı dedikodu çıkartınca yeniçerilere verilen bir emirle, Sultanahmet camii basılıp Continue reading →

PENGUEN’in ATATÜRK Esprisi

Malezya, Türkiye hakkında ne düşünüyor acaba? Türk haber bültenlerini seyrettikçe haklarında söylenilenleri, yapılan yorumları duydukça gücenmiyorlar mı? Onlar da bizim aksimize “Malezya, Türkiye olabilir mi?” diye tartışmalar yapıp “Ah keşke” diye iç geçirmiyorlar mı? Neredeyse bütün köşe yazarlarının yerden yere vurduğu bu ülke, bütün bu yazılıp çizilenlere karşılık neden protestoda bulunmuyor ya da bunları savaş sebebi saymıyor :) Düşünsenize İsviçre’de ya da Fransa’da “Biz Türkiye gibi olur muyuz?” korkusu yaşandığını ve bütün aydın kesimin bununla yatıp kalktığını.

Söz Malezya’dan açıldı, çünkü özellikle giriş bunu gerektiriyordu. Son iki haftadır büyük keyif alarak okuduğum mizah dergisi PENGUEN‘in 4 Ekim’de piyasaya çıkan yeni sayısında gündemlik güncel bir espri vardı da altındaki imza bu hafif espriye malzeme edilemeyecek kadar ağır bir isimdi. Derginin 3. sayfasındaki “Okuma Parçası” başlıklı bölümde adı soyadı küçük harflerle yazılmış Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye’nin haftalardır tartıştığı konuda bakın ne demiş: “ben size malezya olamazsınız demedim, adam olamazsınız dedim

Espiri güncel… Ama her önüne gelen her istediği cümlenin altına Atatürk’ün adını yazabilir mi? Üstelik -format gereği bile olsa- bu özel ismin baş harflerini küçük temel harflerle işleyebilir mi? Bu, Atatürk adına espri yapmak mıdır, Atatürk’ü kullanmak mıdır, yoksa tamamen masumane bir “espri olsun işte” midir? PENGUEN bütün sayılarında gündemdeki her konuyu ti’ye alıp, altına da her seferinde küçük harflerle Mustafa Kemal Atatürk yazmaya devam etse… hatta PENGUEN yazarları “Atatürk’ün ağzından en güzel espriyi ben yazdım, ülkenin kötü gidişatı üzerine Atatürk’ü en iyi ben konuşturttum” diye birbirleriyle yarışa girmeye başlasa… Mahalle baskısı alsa yürüse, ders kitapları da Atatürk’e ait olmayan espri ve özdeyişlerle dolsa… Çok mu abarttım acaba. Yadırgadım da o yüzdendir. PENGUENciler mutlaka mantıklı bir açıklama yapacaktır bu konuda.