24 Kasım Benim Yasım

Öğretmenliğimin ilk haftasında öğrencilerimle çekildiğim ilk fotoğraf

Öğretmenliğimin ilk haftasında öğrencilerimle çekildiğim ilk fotoğraf

İlk öğretmenler günümü kutlayalı 5 yıl oldu. 24 Kasım 2008’de Dalama Lisesi’ndeki o ilk öğretmenler gününü unutmam mümkün değil. Benim için bayram günü gibiydi. Öğretmenler odasında arda arda velileri belediye başkanını öğrencilerimizi ağırlamıştık. Aynı heyecanı yine aynı lisede 2009’da yaşadım ve sonra KPSS ile atanma mücadelesi içinde 24 Kasım’ları öğrencilerimden ayrı geçirdim. Ve her 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde tarihin sayfalarına ‘Her 24 Kasım’da ben bu ülkeyi terk etmek istiyorum’ diye not düştüm.

Bu kadar zor olmamalıydı öğretmen olabilmek, atanmak. Üniversiteyi kazanıp, onlarca vizeyi finali başarıyla geçip mezun olup, pedagojik formasyon için ALES’ten yeterli puanı alıp mülakatları da geçip yüksek lisansı da bitirip KPSS’den istenen puanı bir türlü alamadığımız için öğretmen olarak atanamamak öylesine yoruyor, yıpratıyor ve gelecek korkusunu dağ gibi önümüze dikiyor ki…

Devletim de haklı. Bunca mezun öğretmen adayını kadroya alacak kadar yerim yok diyor. Beni üniversite sıralarına koyacak yer bulurken 4 yıl sonrasında yerleştireceği yeri de ayarlayabilirdi belki. Ya da binlerce öğretmen adayına, ücretli öğretmenlik yaptırırken, bizleri sahada bizzat denerken, tecrübe ederken ve bizim okuttuğumuz öğrencilerin mezun olmasını sağlarken sadece çözülen testlerdeki netlerimize bakarak ‘yeterli puan alamadığın için atanamadın’ dememeliydi. Bizi o mesleğe resmen dahil olamıyorsak eğer adı ‘ücretli’ bile olsa öğretmenin olmadığı okullarda beni ‘öğretmencik’ yapmamalıydı. Yapıyordu madem, 90 KPSS puanıyla atanma şartı ne oluyordu?

Ben KPSS savaşını bir kenara bırakıp öğretmen olma mücadelesinden vazgeçeli 2 yıl oldu. Ücretli öğretmenlik için de artık başvurmuyorum. İstanbul’a geldim, bambaşka bir sektörde geleceğimi inşa etmeye çalışıyorum. Ama biliyorum ve inanıyorum ki ben bu vatana öğretmenlik mesleğini yaparak daha faydalı olabilirdim. Beni yıllarca okutan ve öğretmenlerime, üniversite hocalarıma maaş ödeyen devletime borcumu da öğretmen olarak ödeyebilirdim. Bana ve benim gibi binlerce insana yapılmış onca emek ve verilmiş onca eğitim boşa gitmedi mi?

İlk Öğretmenler Günüm ve Dalama Lisesi

İlk Öğretmenler Günüm ve Dalama Lisesi (2008)

2010 yılından bu yana her 24 Kasım benim yasım… Öğrencilerimden ayrı kaldığımın, o çok yapmayı istediğim mesleğin bir parçası olamadığımın acı gerçeği önümde dağ gibi duruyor her 24 Kasım. Dalama Lisesi ve Çine Endüstri Meslek Lisesi’nde dersine girdiğim yüzlerce öğrencim var olduğu sürece ben bir öğretmenim. Bugün ve her zaman olduğu gibi eski öğrencilerim beni aradıkları, geçmiş güzel günlerimizi yad ettiğimiz sürece öğretmen tarafımı hiçbir zaman unutmayacağım.

Ama unutulmaması gereken -daha doğrusu şiddetle hatırlanması gereken- bir şey daha var. Çoğumuzun hayatında dönüm noktası olan 2010 KPSS skandalının failleri ne oldu? Sahi 2010 KPSS’de soruları çalanlar ve kopya çekenlerle ilgili son durum nedir?

Bazı Öğretmenlerin Face’ine Twit’leyeyim!

Bu yazıyı okumaya başlamadan önce facebook veya twitter arkadaş listenizde öğretmen olanların iletilerine bir bakın. Eksik harfli, anlamsız sözcükler ve ÖSYM’nin bile asla sormayacağı anlatım bozukluğuna sahip cümleler görecek misiniz ;) 

Feysine Tivitleyeceğimiz bu öğretmenler çoğunlukla öğrenci merkezli değil maaş merkezli bir mesleki kariyer kaygısındadırlar. 4-5 yıllık bir lisans eğitiminden 4-5 roman bitirmemiş olarak mezun olmakla övünürler. 30 yıllık öğretmen olduğuyla böbürlenip yeni nesil eğitimcileri ve eğitim sistemini eleştirenlerin evinden 30 kitap bile zor çıkar.

Feysine tivitlenesi bu öğretmen modelleri branşlarını ilgilendiren herhangi bir süreli yayına abone değillerdir. Hatta üç tane güncel edebiyat dergisinin adını bile sayamayan bu model üretimler, bu öğretmen maaşlıyla falan falan falan… bahaneleri sıralarken at yarışı detaylarını, sayısal lotonun şanslı sayılarını,hiç kaçırmadan takip ettikleri dizilerin bütün özetlerini bir çırpıda sıralayabilme kabiliyetine de sahiptirler.

Evde eşine, yolda çocuğuna söz geçiremeyen ezik karakterdeki öğretmen modellerinin çoğu, sınıfta bir anda tanrı kesilirler ve öğrenciye hem sözle hem de bedenen şiddet uygularlar. Bu öğretmen modellerinin bir kısmı sınıfta takındıları tanrısal tavra rağmen Cuma namazlarında boy göstermekten de geri durmazlar.

Ah bir de edebiyat öğretmeni olup 19 Mayıs programı hazırla(ya)mayan, Türkçeyi yabancı dil sersemliğinden konuşan, derste ve teneffüste diz üstü bilgisayarlarla mesleki yaşamını sürdüren özel üretim modeller var ki işte onlar için yapılacak çok fazla bir şey. Öğretmen kimliğine ve branşına aldırmayıp sanal alemin sosyal paylaşım sitelerinde öyle bozuk iletiler yazarlar ve arkadaşlarının iletilerine öylesine içler acısı yorumlarda bulunurlar ki bunu gören öğrenciler şunu söylemekte haksız değillerdir: Yazılı kağıdındaki en ufak bir yazım yanlışından puan kıran hocam, e sen internette bizden daha bozuk cümle kuruyorsun ya!

Öğrencinin yanlışından öğretmen her zaman sorumludur. Bir yazılı kağıdını öğrenci ve öğretmenden başka kimse görmezken internette yazılanları cümle alem görmektedir.

evrengunlugu.net

2010-2011 dönemindeki yayın süresince Acil İhtiyaç Projesi Vakfı‘nı, AİP Vakfı’nın proje ve çalışmalarını gönüllü olarak desteklemektedir.