İlkokul öğretmenim Aynur Durmaz’la 26 yıl sonra ilk kez yüz yüze görüştük

1993 yılının Haziran ayıydı. Beş yıl boyunca birlikte olduğumuz, okuma yazma başta olmak üzere daha birçok bilgiyi, beceriyi kendisi sayesinde öğrendiğimiz ilkokul öğretmenimiz Aynur Durmaz’ın elinden karnelerimizi aldıktan sonra kendisini bir daha göremedik. Tayini çıkmış ve Antalya’ya taşınmıştı. Son karne gününü, vedalaşma anını ve o güne dair ayrıntıları hafızamı zorladığım halde hatırlayamıyorum; karne aldığımız güne ait elimde sadece iki fotoğraf olmasına rağmen.

Continue reading →

24 Kasım Benim Yasım

Öğretmenliğimin ilk haftasında öğrencilerimle çekildiğim ilk fotoğraf

Öğretmenliğimin ilk haftasında öğrencilerimle çekildiğim ilk fotoğraf

İlk öğretmenler günümü kutlayalı 5 yıl oldu. 24 Kasım 2008’de Dalama Lisesi’ndeki o ilk öğretmenler gününü unutmam mümkün değil. Benim için bayram günü gibiydi. Öğretmenler odasında arda arda velileri belediye başkanını öğrencilerimizi ağırlamıştık. Aynı heyecanı yine aynı lisede 2009’da yaşadım ve sonra KPSS ile atanma mücadelesi içinde 24 Kasım’ları öğrencilerimden ayrı geçirdim. Ve her 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde tarihin sayfalarına ‘Her 24 Kasım’da ben bu ülkeyi terk etmek istiyorum’ diye not düştüm.

Bu kadar zor olmamalıydı öğretmen olabilmek, atanmak. Üniversiteyi kazanıp, onlarca vizeyi finali başarıyla geçip mezun olup, pedagojik formasyon için ALES’ten yeterli puanı alıp mülakatları da geçip yüksek lisansı da bitirip KPSS’den istenen puanı bir türlü alamadığımız için öğretmen olarak atanamamak öylesine yoruyor, yıpratıyor ve gelecek korkusunu dağ gibi önümüze dikiyor ki…

Devletim de haklı. Bunca mezun öğretmen adayını kadroya alacak kadar yerim yok diyor. Beni üniversite sıralarına koyacak yer bulurken 4 yıl sonrasında yerleştireceği yeri de ayarlayabilirdi belki. Ya da binlerce öğretmen adayına, ücretli öğretmenlik yaptırırken, bizleri sahada bizzat denerken, tecrübe ederken ve bizim okuttuğumuz öğrencilerin mezun olmasını sağlarken sadece çözülen testlerdeki netlerimize bakarak ‘yeterli puan alamadığın için atanamadın’ dememeliydi. Bizi o mesleğe resmen dahil olamıyorsak eğer adı ‘ücretli’ bile olsa öğretmenin olmadığı okullarda beni ‘öğretmencik’ yapmamalıydı. Yapıyordu madem, 90 KPSS puanıyla atanma şartı ne oluyordu?

Ben KPSS savaşını bir kenara bırakıp öğretmen olma mücadelesinden vazgeçeli 2 yıl oldu. Ücretli öğretmenlik için de artık başvurmuyorum. İstanbul’a geldim, bambaşka bir sektörde geleceğimi inşa etmeye çalışıyorum. Ama biliyorum ve inanıyorum ki ben bu vatana öğretmenlik mesleğini yaparak daha faydalı olabilirdim. Beni yıllarca okutan ve öğretmenlerime, üniversite hocalarıma maaş ödeyen devletime borcumu da öğretmen olarak ödeyebilirdim. Bana ve benim gibi binlerce insana yapılmış onca emek ve verilmiş onca eğitim boşa gitmedi mi?

İlk Öğretmenler Günüm ve Dalama Lisesi

İlk Öğretmenler Günüm ve Dalama Lisesi (2008)

2010 yılından bu yana her 24 Kasım benim yasım… Öğrencilerimden ayrı kaldığımın, o çok yapmayı istediğim mesleğin bir parçası olamadığımın acı gerçeği önümde dağ gibi duruyor her 24 Kasım. Dalama Lisesi ve Çine Endüstri Meslek Lisesi’nde dersine girdiğim yüzlerce öğrencim var olduğu sürece ben bir öğretmenim. Bugün ve her zaman olduğu gibi eski öğrencilerim beni aradıkları, geçmiş güzel günlerimizi yad ettiğimiz sürece öğretmen tarafımı hiçbir zaman unutmayacağım.

Ama unutulmaması gereken -daha doğrusu şiddetle hatırlanması gereken- bir şey daha var. Çoğumuzun hayatında dönüm noktası olan 2010 KPSS skandalının failleri ne oldu? Sahi 2010 KPSS’de soruları çalanlar ve kopya çekenlerle ilgili son durum nedir?

İkinci Öğretmenler Günüm

Meslek hayatımın ikinci Öğretmenler Günü‘nü daha “öğretmen sıfatıyla” kutlayabildiğim için mutluyum :) Haksız bir uygulamanın, laçkalaşmış bir sistemin içinde yer alıyor; hâlâ “ücretli” ön adıyla bu görevi yerine getiriyor olsam da ben 75+16 öğrencim, bir yılı aşkın süredir yuttuğum tebeşir tozları  ve katettiğim binlerce kilometreyle bu kutsal görevin hazzını tadabildiğim için gururluyum.

Onlar çok iyi biliyorlar; e-vren öğrencileri’nin yıllar sonrasına taşacak “ileri zaman hikayeleri”ni büyük bir keyifle birlikte yazıyoruz ve bunu, onları gönülden severek yapıyorum. Akademik bilgi düzeyim, bilgiyi aktarma kabiliyetim, resmi prosedürleri bilme konularında “yeterli olduğumu” iddia edemem ama gönlümdeki öğrenci aşkından fazlasıyla eminim.

Bugün yaşadıklarım, Continue reading →

Bugün Benim İlk Öğretmenler Günüm

İlk defa bir 24 Kasım‘ı “öğretmen” sıfatıyla kutlayacaktım. Bunun heyecanıyla dün akşam bir türlü uyuyamadım. Hiç böyle olacağını tahmin etmemiştim. Seneye bu vakitte atanmış olur muyum yoksa yine ücretli öğretmen mi olurum ya da özel sektörde farklı bir işe mi başlarım bilemiyorum ama bugünkü 24 Kasım ilk de olsa son da olsa benim için bayram gibi bir gündü.

İlk kutlama mesajı gece Cihan’dan gelmişti. Mesajları gün içerisinde Kaan, Teyzem, yeğenim İbrahim, Enis ve kardeşim İbrahim ile Ayşe’nin kutlama telefonu takip etti.

İkinci ders öğretmenler günü kutlama törenine geçtik. 12. sınıflar, bu organizasyonun tamamını üstlenmişler, gayet güzel de bir iş çıkarmışlardı ortaya. Bütün öğretmenlere birer karanfil hediye etme nezaketinde de bulunmuşlar, provaları beraber yapmamıza rağmen bu güzel sürprizi benden de başarıyla saklayabilmişlerdi. Törenin sonunda öğrencilerle sarıldık, öpüştük, bol bol fotoğraflar çekildik. Gün boyu bu, böyle sürdü gitti : )

Bir öğrencimiz bu güne özel tatlı yapıp getirmiş, kendi elleriyle bize servis yaparken kasabanın belediye başkanı girdi kapıdan elinde baklavasıyla. Hep beraber öğretmenler odasında çay içip tatlı yedik.

Öğle yemeğinden sonra bir öğrencimizin anne babası geldi; onların da ellerinde bir tatlı paketi. Hepimize birer kalem getirmişler, bayan öğretmenlere de küçük birer hediye. Sonra kasabanın ilköğretim okulunun müdürü ve bir öğretmeni ellerinde karanfillerle çıkageldiler. Yine çiçeğiyle eczacı bey öğretmenler odamızdaki yerini aldı. Bu kasabada insanlar ne kadar düşünceli ve candandı; çok mutlu oldum.

Akşam eve geldiğimde de Hüss, öğleden beri içi içine sığmaz bir şekilde sakladığı çiçeğini getirip öğretmenler günümü kutladı. O, ilkokulun bense öğretmenliğin ilk basamağında lise sıralarında bir araya gelebilmeyi diledik : )

Akşam yemeği sofrasından tam kalkıyordum ki zil çaldı. Kocaman bir çiçek gönderilmişti bana. Kilometrelerce uzaktan her zamanki inceliğini gösterdi yine Ebruların Sultanı. Ve bana günün en güzel sürprizlerinden birini yaptı.

İlkokul öğretmenim Aynur Durmaz‘a telefonla ulaşamadım. Ama Türkçe öğretmenim Gülgün Sargın ile uzun uzun sohbet ettim telefonda. Okula çok erken gidip, eve geç döndüğüm için ancak telefonla arayabilmiştim. En kısa zamanda bunu kutlayalım dedi Gülgün hocam. Şimdiden kendisine güzel bir sürpriz düşünüyorum.

Hayatımın ilk 24 Kasımı’nı bizim grupla Öğretmenler Günü anısına kestiğimiz pastayla sonlandırdım. Sevgili kardeşlerim Ziya ve İbrahim’in sürprizi ile bu gün, artık hafızalarıma kazınan bir gün olmayı hak etmişti. Benim gibi çiçeği burnunda öğretmenler Deniz ve İlknur’la 3 mumlu pastayı üflerken, Ozan da bizimle beraberdi. Bu günü böyle hayal etmiyordum gerçekten. Sanki bayramdı bugün, öylesine heyecanlıydım. Heyecanıma da değdi. Harika birgün geçirdim.