Artık Herkes Çok Yakışıklı Pek Güzel

Uğraşım gereği bi’ blogluk fotoğraf çekilebilir miyiz? derdim; şimdiyse insanlar bi’ feysbukluk fotoğrafımı çeksene abi der oldu. Albümlerin şeffaf yalıtımlarından, duvarlarımızdaki çerçevelerinden çıkan {daha doğrusu artık oraya konulmayan} fotoğraflar sadece facebook profilinde arkadaşlarımıza hava atmak için çekilir ve sadece dijital ortamlarda saklanır (!) hale geldi. Özellikle facebook profillerine bakıyorum da herkes çok yakışıklı, herkes pek de güzel. Neredeyse sanatçılar da bile olmayan pozlara, göz alıcı karelere sahibiz. Yeni nesil Türkler ne kadar yahşileşiyor diyebiliriz evet ama unutmayalım ki hepimiz birer fotoşop hilesiyiz ;)

Sevgili Doğan geçenlerde facebook duvarındaPeki ya 1987 yılında Thomas Knoll denilen amca Photoshop’u geliştirmeye başlamasaydı?diye sormuştu. Makyajsız kadın düşünebilirim ama fotoşopsuz bir fotoğraf düşeniyorum :p Bu benim fotoğraf konusundaki amatörlüğümün bir göstergesidir belki ama yukarıdaki ihtimalin üstüne bir de Adobe Lightroom harikasının olmayışını kariyerimin sonu olarak görüyorum ;)

Bu yazımı da Lightroom’lu bir fotoğrafımla desteklemek istedim. Yukarıdaki karenin konu mankeni olarak öylece kalmasına da gönlüm razı olmadı ;) Söz konusu fotoğraf henüz buradan haberini veremediğim Aydın Life efsanesinin geri dönüşü -tabi benim de orada köşe yazarlığına geri dönüşüm- için kardeşim tarafından çekildikten sonra bir dizi photoshop ve üzerine lightroom müdahelesi uygulanan birkaç kareden biri. O birkaç kare geçen ay blogun facebook profilinde ziyaretçilerin oylamasına sunulmuş ve yukarıdaki karenin dergide kullanılmasına karar verilmişti.

Bu vesileyle başta Thomas Knoll amcaya, kardeşime ve e-vren günlüğü taraftarlarına teşekkür ederim ;) ha bir de kendini klonlayan tek ve en blogger öğretmen Doğan’a ;)

evrengunlugu.net

2010-2011 dönemindeki yayın süresince Acil İhtiyaç Projesi Vakfı‘nı, AİP Vakfı’nın proje ve çalışmalarını gönüllü olarak desteklemektedir.

Bir Gün Kendimi de Klonlarım

Basket-bol

Bizim mahallenin delikanlılarından Ferhat‘ın sayesinde fotoğrafla haşır neşir bir hafta sonu geçirdim. Önümüzdeki cumartesi fotoğrafla muhabbetimin dozunu biraz daha arttırmayı planlıyorum.

İlk Ziya‘da denediğim, (zaten böyle bir şeyi denediğim için Ferhat tarafından başımın etinin yenilmesi sebebiyle ikinci kez uğraştığım) fotoğraf  klonalama çalışmasını tekrar denemeyi düşünmüyorum; en azından bir süreliğine.

Kafamda hâlâ çekemediğim iki kare var ki hayalimdeki o iki farklı fotoğrafı ne zaman nerede çekebilirim çok merak ediyorum ;) 

Bu arada Okan, son programında laf arasında fotoğraf işlemeyle (fotoşoplamayla) ilgili güzel bir detaya değindi. Eskiden insanlar bir yerde arkadaşıyla bir şeyler içerken fotoğraf çektirirdi, fotoğrafçı bir koşu dükkanına gider 20 dakika sonra fotoğrafı bastırıp size teslim ederdi. Şimdi fotoğrafı çektikten sonra fotoşoplamak için üç gün eve kapanıyorlar. benzeri bir şeyler söyledi. Hakikaten öyle. Fotoğrafı çekmek, fotoğrafa bilgisayar başında son şeklini vermek kadar vakit almıyor sanki. En azından amatör bir fotoğrafçı olarak şunu söyleyebilirm ki bir fotoğrafı çektiğim gibi flickr‘a ekleyemedim henüz ;)

İçime sinene kadar fotoğraf üzerinde değişiklik yapmak, saatlerimi harcamama sebep olabiliyor. Ama çok zevk alıyorum. Hem de ne zevk ;) İki kez gitar hocasını değiştirmemin sebebi, fotoğrafa dört elle sarılmamın altında yatan sebepte gizliydi. Ben, (fotoşoplamayı saymazsak) sonucunu hemen alabildiğim ve üzerinde istediğim değişikliği yapabildiğim uğraşları seviyor{muş}um ;)

evrengunlugu.net

2010-2011 dönemindeki yayın süresince Acil İhtiyaç Projesi Vakfı‘nı, AİP Vakfı’nın proje ve çalışmalarını gönüllü olarak desteklemektedir.