Ramazan’a Veda

İlk teravih; Ramazan Paşa Camii; 19.07.2012

Bir Ramazan-ı Şerif’i daha geride kaldı. İlk teravih, iftar telaşı, sahur mahmurluğu derken Ramazan, yerini bayramına bıraktı ve hepimiz için sıradan günler yaşanmaya başlandı.

Bu Ramazan fırsat buldukça her akşam teravih namazına gitmeye ve gittiğim her caminin cep telefonumdan fotoğrafını çekmeye çalıştım. Zaman kısıtlılığından dolayı teravih namazlarında birkaç camiye ikinci kez gittiğim oldu. Namaz sonrası cemaatin hızla dağılmasıyla birlikte cami görevlilerinin ışıkları hemen kapatmaları sebebiyle bazı camilerde fotoğraf çekemedim. {Not: Camilerde profesyonel fotoğraf çekimi için İl Müftülüklerinden resmi izin gerekiyor.} Ancak, elimden geldiğinde önce kendime bir hatıra kalması adına ve Ramazan’ın maneviyatını yansıtabilme amacıyla çektiğim fotoğrafları camilerle ilgili kısa bilgilerle birlikte instagram aracılığıyla tweeter ve facebook’tan paylaştım.

Bodrum Tepecik Camii

Camilerimizin çoğu son derece düzenli ve insana huzur veriyor. Teravih namazı öncesi ve sonrası gözlemlerinden yola çıkarak camilerimizdeki durumlarla ilgili birtakım olumlu ve olumsuz izlenimler edindim. Camilerin tertip ve düzeni çok önemli ki bazı fotoğraflara caminin düzensizliğiyle ilgili yorum yapanlar ya da o halini göstermek yerine daha farklı bir açıdan çekip durumu düzeltmeye çalışmama yönelik öneriler geldi.

Bazı camilerde terip – düzen eksik, bu genellikle mahalle camilerinde mevcut. Ancak çoğunlukla camilerimiz -özellikle de Ramazan’dan dolayı- oldukça bakımlı. Her caminin kendine has farklı bir atmosferi var fakat bazı cami görevlilerinin özellikle çocuklara ve cemaata karşı sert tutumları o manevi havayı bir anda dağıtabiliyor. {Bazı müezzin ya da imamların namazda gülen çocuklara yönelik müdahalelerini, safları sıklaştırma adına cemaate yönelik sert yönlendirmelerini, havanın sıcaklığından dolayı namazı dışarıda kılmak isteyen cemaate karşı olumsuz söylemlerini kastediyorum.} Ben bu Ramazan ilk defa her teravih farklı bir caminin huzurunu yaşamaya, kendine has atmosferini solumaya çalıştım ve zaten Aydın’da Ramazan’ın geldiğini sokakta cadde pek anlayamıyorken teravih namazlarında cemaatle bir araya gelinmese bu kutsal ayın maneviyatının hepten eksik kalacağının farkına vardım.

Yavuz Sultan Selim Camii – Aydın

Birkaç arkadaşım en çok hangi camiden etkilendiğimi sormuştu; kesinlikle Yavuz Sultan Selim Camii ve  Adnan Menderes Camii. Bugün itibariyle Aydın’ın en büyük camisi olan Yavuz Sultan Selim, gerek mimarisi, gerek görevli imamının profesyonelliği gerekse de manevi atmosferiyle beni ikinci kez teravih namazı için kendisine çekti. Adnan Menderes Üniversitesi merkez kampüsünün hemen yanında yer alan muhteşem Aydın manzaralı Adnan Menderes Camisi de yine ferahlığı, huzuru, düzeni ve atmosferiyle son derece etkileyiciydi. Caminin avlusunda teravih namazı öncesi ve sonrası ücretsiz olarak ikram edilen çaydan içip Aydın manzarasını seyre dalabiliyordunuz ki bu sadece bu camiye has bir güzellikti.

Yazımın sonunda şu konuya da değinmeden edemeyeceğim. Bazı camilerde kendisini çok rahat ve huzurlu hissederken bazı camilerde de namaz biter bitmez sizi orayı hemen boşaltmanız gerektiği hissine kaptırabiliyorlar. Camiler madem ki Allah’ın mekanıdır ve her müslüman dilediği zaman orada huzura durabilmektedir bunu “haydi namaz bitti benim de mesaim bitti, pencereleri kapıları kapatıp gitmeliyim” mantığıyla yapan bazı imamlar yerle bir edebiliyor. Bir imam, camiyi devlet dairesi gibi düşünüyorsa ve namaz sonrası orada biraz daha kalıp Allah’a içini dökmek isteyecek birisini aceleye getiriyor, onu huzursuz ediyorsa burada bir hata vardır diye düşünüyorum. Mahalle camilerinde hırsızlık gibi vakalardan dolayı imamının namazdan hemen sonra kapıyı kilitleyip gitmesi bir yere kadar anlaşılabilir ama özellikle Ramazan ayında teravih sonrası alelacele cami boşalttırıp çıkıp gitmek bana yanlış geliyor.

Cemaat olarak da namazı kılıp çekip gitmek yerine mahallemizin camisinin eksiğinin olup olmadığını sormak, bunu sadece cami görevlilerinin sorumluluğuna bırakmamak gerekiyor. Cuma namazları çıkışında yardım parası toplanmasını beklemeden bizi Allah’ın huzuruna çıktığımız bu kutsal mekanların ihtiyaçlarını da sorup soruşturabilmeliyiz. Teravih namazlarıyla bir ay boyunca şenlenen camilerimiz Ramazan’ın bitmesiyle bir anda yetim kalıyor; on iki bay boyunca camilerimizi şenlendirmek ümidiyle.

2011 Ramazanı Şikayetlerim

Bu benim 30 yıllık ömrümün ilk Yaz Ramazanı. Bu yüzden her yıldan daha çok merak ediyordum 11 Ayın Sultanı’nın gelişini.

İlk haftasını geride bırakalı bir iki gün oluyor. Sahura kadar oturuyorum, bilgisayar başında çalışıyorum, sahuru hazırlayıp bizimkileri uyandırıyorum. Bu Ramazan sahur Evren’den, iftar sizden şeklinde bir program yürütüyoruz ;) Hiç acıkmıyoruz desem yeridir, iftar sofrasında tek aradığımız su. Çorba dışında diğer yemekleri yiyemiyoruz bile. Şu an zorunlu tatilde olduğum için Ağustos sıcaklarında oruç tutuyor olmayı objektif olarak değerlendiremeyeceğim ancak tahminimden daha rahat geçiyor. Ortaokula giderken kışın oruç tutardık ve o zamanlar iftar saati bir türlü gelmek bilmezdi, susuzluktan kıvranırdım ;)

Bu Ramazan’ın ilklerinden biri de hatimli Teravih namazı tecrübesi ;) İlkokuldayken dedem, Alperen‘le beni Ramazan Paşa Camii‘ne götürmüştü. Meğer hatimli kıldırılıyormuş, o zaman ilk 4 rekat bir ömür gibi gelmişti bana. Yaşlı amcalar nasıl dayanıyorlar böyle diye çok şaşırmıştım ki zaten yarısında dedeme çaktırmadan camiden kaçmıştık ;)

Her Ramazan olduğu gibi bu yıl da fütursuzca ulu orta yiyip içenlerden şikayetçiyim. Onlar kıyamete kadar her zaman var olacaklar, bunu da biliyorum ;) Bir de camilerdeki klimalardan şikayetçiyim, bir treavihte üç defa yer değiştirdiğimi hatırlıyorum. Her cepheden demir gibi keskin esen klimalar bizim 60 yaşı görmemize mani olacak gibime geliyor ;)

Ah bir de Cami Muhtarları var ki daha dün bir yenisine daha denk geldim. Bu can sıkıcı cemaat üyeleri, her camide mutlaka olur ve hedeflerinde hep birkaç çocuk vardır. Namazı o yaşlarda eğlence olarak gören ama aslında bu şekilde pişen çocukları gözlerine kestiren bu Cami Muhtarları onlara bir an olsun rahat nefes aldırmazlar. Hatta işi çocukları ya camiden kovmaya ya da en arka safın da en arkasına tek başlarına namaz kılmaya göndermeye kadar ilerletirler. Bunların derdi ben namazımı huşu içerisinde kılayım bencilliğinin ötesinde veya berisinde bir şey değildir.

Aydın il sınırları içerisinde Ramazan her zamanki gibi pek yaşatılamıyor. Henüz Atatürk Meydanı’na çıkmadım ancak Aydın Belediyesi’nin Ramazan etkinlikleri ile ilgili reklamlarını gördüm. Koskoca Belediye bugün başlayan ve sadece 3 gün sürecek bir dizi Ramazan etkinlikleri hazırlayabilmiş. Çok uzağa değil Denizli’ye gidip bu konuda bir modelleme yapsınlar ;)

Bu yıl, en önemli Ramazan davetlerinden birine iştirak etmek üzere dünden beri heyecanlı bir bekleyiş içerisindeyim. e-vren öğrencilerinin organizasyonundaki o Ramazan iftarı gerçekleşir gerçekleşmez detayları e-vren günlüğü’nde büyük bir mutlulukla  paylaşacağım.

facebook sayfası: http://tr-tr.facebook.com/evrensoyucokphotoblogger

facebook’evreni: http://www.facebook.com/evrengunlugu

twitter’evreni: https://twitter.com/#!/evrengunlugu

e-vren’i reader’dan anlık takip et: http://www.evrengunlugu.net/feed/