-Alo e-vren abi, mübarek Ramazan’ın mübarek olsun.
-Sağol Cengiz, çok kibarsın…
–Abi, teravih namazına gittiğim için son yazını okuyamadım :(
-Oh!
-Sahurda tekrar yayınlasan, o zaman okusam?
-Dıt dıt dıııt…
İlk teravih namazını Adnan Menderes Bulvarının ortasındaki 1659 yılında yapılmış Kırmızı Minare’de kıldım. Camiin asıl adı Ahmet Şemsi Paşa ama Aydın’daki insanların büyük çoğunlu ona Kırmızı Minare der. Minaresi kırmızı tuğlalarla örülü olduğu için bu isimle anılır olmuş sanırım.
Sabahları erken kalkma gibi bir sorun yaşıyorum. Ama nedense küçüklüğümden beri sahura uyanırken büyük bir heyecanla kalkarım. Annemin ikinci bir defa uyandırmaya geldiği nadir olmuştur. Bir de sahurdan sonra birkaç saat uyuyamıyorum. Okul döneminde bu yönden epey zorluk çekiyordum.
Oruçlu olduğumuz bu ilk gün dolmuşla gitmem gereken yerlere yürüyerek gidip geldim. Hal böyle olunca hem terledim hem de çok susadım. Yolda iki teyzeyle karşılaştım. Ellerinde su şişleri vardı ve ben aralarından geçmek zorunda kaldım. Hemen sonrasında elinde bir kutu coco cola ziro’yu ağzına dikmiş bir amca… Allah’ım bunlar halisünasyon olmalı derken, şırıl şırıl akan bir çeşmenin başında elinde sigaralı gençler… Sigara içen biri değilim, bu yüzden beni ilgilendiren akmakta olan çeşmeydi.
Ramazan günü insanlar ulu orta nasıl yer içer ve bundan rahatsızlık duymaz anlamıyorum. Geçen yıllarda iki japon turist Ramazan olduğunu bilmeden orta yerde yemek yedikleri için insanlardan nasıl özür diliyorlardı, çoğumuz haberlerde seyretmiştik. İnsan haklarına aykırı bir durum bence, ben ibadetimi yaparken diğerinin özgürce yiyip içmesi :) Güldüğüme bakmayın, çok içerliyorum bu konuyu :)