e-vren günlüğü 3. Yıl Tanıtım VideoBlogu

Uzun süredir yazıyorum… Bahaneyle üretiyorum… Bu vesileyle bambaşka bir alemde yaşıyorum. e-vren günlüğü sınırları içinde ortaya çıkan ama bana pek de benzemeyen ikinci e-vren’le büyük mutluluklar, sevinçler, hüzünler, sıra dışı tecrübeler paylaşıyorum. Bu e-lektronik yaşam serüveninde tanıdığım / tanımadığım pek çok insan beni yalnız bırakmıyor. Kimisi ses veriyor; kimisi yorumlarıyla renk katıyor; kimisi sessiz sedasız bu e-yaşam yolculuğuna ortak oluyor.

Kariyerimin en büyük parçası evrengunlugu.net’te yazmaya ve paylaşmaya devam ederken, uzun vadeli hedeflerimden birinin ilk adımlarını flickr‘da atmaya başladım. Özel yaşamıma tanıklık ettiğiniz gibi “adı bende saklı kariyer projemin ilk tohumlarına da ortak oluyorsunuz. Söyleyemediklerimi yazmaya, anlatamadılarımı paylaşmaya devam edeceğim. Okuyan okumayan ama hayatımda yer alan herkese yürekten teşekkür ediyorum.

Asker Harun, Manisa’ya

Üç gündür sanal dünyamın Misafirhanesi‘nde benim için özel bir arkadaşımı misafir ederken, haftasonu son gitar dersimi aldım, Harun’un yanına gittim ve birinci arasınavlarım için ders çalıştım. Soranlarınız olmuştu, bu bilgiyi de paylaşayım: Harun‘un askerliği Manisa‘ya çıktı.

Selahattin, hakikaten edebiyatçı kimliğine yakışır, kuvvetli bir yazıyla çıktı karşımıza. Gelen olumlu yorumlar ve yazının üç günlük okunma istatistiği de bunun bir göstergesi.

Bu Yeni Bir Hikaye

{Aralık ’06 MisAfiR KaLeM Yazısıdır}

YOL DA DOĞRUYDU YOLDAŞ DA DOĞRUYDU.

YANLIŞ OLAN BELKİ DE BEN’DİM…

Bu yeni bir hikaye, birkaç günlük belki de dün gecelik; ama kelimeler eski… Doğum kadar yakınmış ölüm aslında… Bunu hayatı soluklarken anlamıştım. “Anlamıştım”ı söyleyemediğim “an”larda ise takvim yaprakları 15 Mayıs 1982 ‘yi gösteriyordu. Güneşin doğmaktan zevk alıp, aşkıyla kavurduğu bir toprak parçasında gözlerim gökyüzünü ezberlemiş. Kütahya/Tavşanlı/Bozbelen Köyü Aşağı Mahalle No:77 Continue reading →

BAYRAM GÜNLÜĞÜ

Kimilerinin bayramı yoktur, bayram uğramaz bazı evlere. Kimisinin yarımdır bayramı, yarım olduğu için yüreği. Bizim eve bayram her yıl iki defa uğrar ama yarımdır yüreğimizdeki sevinç. Bayram namazından gelir gelmez hissederiz yaşamımızda eksik olan en önemli varlığı. Kimsenin haberi olmaz o an bizim evde nelerin yaşandığını. Sonra bayramlıklar giyilir, maskeler takılır… Bayram insanı oluveririz her insan gibi.

İlk toplanılan yer dedem ve anneannemin evi oldu yine. Anneannem her bayram olduğu gibi torunları için yeni çorapları hazırlamıştı. Dedemin bayram harçlığına da zam gelmiş bu yıl. Türkiye ekonomisi iyi yönde ilerliyor, kesin anladım. Ya da IMF’in dedemin verdiği yüksek bayram harçlığından haberi yok :) Düşünmedim değil, KDV alınsa bayram harçlıklarından nasıl olur? Her çocuk kendisine bayram harçlığı ya da şekeri verene fiş kesse, ekonomimiz daha da canlanır mı mesela?

Bu yıl da 90 yaşındaki ninelerimi ziyaret ettim. Biri geçen yılki Ramazan’da arkadaşlarla evinde iftar yaptığımız Emine Nine. Diğeri de Aydın Life‘ın Eylül sayısındaki yazıma konu ettiğim Hatice Nine. Tek başlarına bir bayram geçiriyorlar. Kardeşimle ben bayramlaşmaya gittiğimde henüz kendi çocuklarının gelmediğinden yakındılar. Birileri gümbür gümbür kutlarken bayramı kimileri sessiz sedasız buruk yaşıyor. Dünyanın düzeni mi desek buna…

Her evde baklava vs. Bugüne kadarki en değişik bayram ikramını eski edebiyat öğretmenim Gülgün Hocam yaptı: Marul arasında çiğ köfte. Herkes tatlı yiye yiye acıyı özlüyormuş, değişiklik olmuş onlar için. Kardeşi çok iyi çiğ köfte yoğururmuş, üşenmemiş yapmış. Bize de nasip oldu. Acının ardından tatlı yemek pek bir keyifli oluyormuş.

Uzun bir süredir görmediğim Fatih‘le kucaklaştık. Vefasızlığıyla beni şaşkına çeviren Selahattin‘le bayram münasebetiyle ilk defa sohbet ettik. Bayramın bitmesine saatler kala da Harun‘la hasret giderdik.

Bu arada bıyıksız halimden ilk kare’yi kullanmış bulunuyorum bu günlüğümde. Kardeşim İbrahim’in objektifinden, ben bayram görüntülerini çekerken…